Zonguldak dünya birincisi..

Ne kadar da sevindirici bir haber 

Öyle değil mi

Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü olarak defne yaprağı üretiminde sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın birincisiyiz. 

Zonguldak Orman Bölge Müdürü Zekeriya Beyazlı’nın Bölge Müdürlüğü olarak dünya birincisi olduğu sözleri beni gururlandırdı.

Zonguldak Orman Bölge Müdürü Zekeriya Beyazlı, düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu, biz gazetecilerdin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.

Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü’nün yaptığı faaliyetler hakkında bilgi verdi.

SERVETİMİZİN KORUYUCUSU ONLAR

Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü; Batı Karadeniz Bölgesinde, Zonguldak, Karabük, (Eskipazar İlçesi hariç) Bartın ile Bolu ilinin Mengen ve Düzce ilinin Yığılca İlçelerinin bir kısmını kapsar.

Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğünün;

Kuzey ve kuzeybatısı Karadeniz,

Güneyi Bolu Orman Bölge Müdürlüğü,

Güneydoğusu Ankara Orman Bölge Müdürlüğü ve

Doğusu Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü ile çevrili.

Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü;

12 Şube Müdürlüğü, 5 Orman Kadastro Başmühendisliği, 9 Orman İşletme Müdürlüğü,, 1 Orman Fidanlık Müdürlüğü, 76 Orman İşletme Şefliği, 4 Kadastro ve Mülkiyet Şefliği, 1 Ağaçlandırma ve Toprak Muhafaza Şefliği, 1 Fidanlık Şefliği, 2 Depo Şefliği, 1 Elektronik Haberleşme ve Atölye Şefliği ile çalışmalarını sürdürüyor.

Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü; orman ürünleri konusunda Kastamonu ve Bolu’nu ardından Türkiye’de 28 bölge müdürlüğü arasında 3.sırada bulunuyor.

Zonguldak Orman bölge Müdürlüğü, orman köylülerimize orköy kredileri vererek kalkınmasını sağlıyor.

Zonguldak Orman bölge Müdürlüğü, 24 saat ormanlarımızı hem yangınlara karşı koruyor hemde gençleştirerek 24 saat görev yapıyor.

Ormanlarımız bizim milli servetimizdir, hazinemizdir

Orman ve yeşil olmazsa yaşam da olmaz

Bu kadar değerli hazinemizi orman teşkilatımız koruyor.

Kısacası Zonguldak orman bölge müdürlüğü ile ne kadar gurur duysak azdır.

**

YOLUMUZDAKİ ENGELLER:

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak?. 

Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral. 

Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. 

"Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır."

**

DURSUN’UN PARAŞÜTÜ AÇILMAMIŞ:

Temel ile Dursun bir gün askeri tatbikata katılmışlar.

Diğer paraşütçüler gibi onlarında uçaktan atlama sıraları gelmiş ve kendilerini boşluğa salıvermişler.

Temel in paraşütü açılmış ancak Dursun un ki açılmamış.

Dursun Temel'e :

- Ula Temel bu meret açılmayi da!.. Temel:

- Ula Tursun yardımcı paraşüti aç uşağum!..

Dursun yardımcı paraşütü açmaya çalışmış fakat o da açılmamış ve Dursun Temel'e:

- Ula Temel bu merette açilmayi. Temel:

- Boş ver uşağum nasul olsa tatbikattayız!