Zonguldak gerçeği.

Evet.

Maden gerçeğimiz var mı?

Var.

Doğamız.

Ormanımız..

Yer altı zenginliğimiz.

Yerüstü zenginliğimiz.

Potansiyel gücümüz.

Cumhuriyetin ilk ili.

Termik santraller üssü.

Çelik sanayi merkezi.

Demiryolları.

Havaalanı.

Karayolları.

Denizyolları.

Bunların hepsinde var mıyız?

Varız.

Yeterli miyiz.?

Değiliz.

Sanatsal yönümüz.

Kültürel durumumuz.

Turizm potansiyelimiz.

Üniversite şehri.

Kenti.

Tersaneler  bölgesi.

Fındık.

Kestane.

Çilek.

Tarım da OSB.

Sera OSB.

OSB sanayileri.

Hiç unutmuyorum.

Yıl 2008 Zonguldak ekonomi çeşitliliğini konuşuyordu.

Sektörel teşvik konuşuyordu.

En azından bugüne geldiğimizde.

Geçen  12 yıl sürede.

Ekonomi çeşitliliği üzerinde bir hayli yol aldık.

En azından ilerleme gösterdik.

Zonguldak potansiyel il.

Zonguldak yaratan il.

Zonguldak içinden iki il çıkarmasına rağmen.

Ayakta kalan bir il.

Zonguldak’ta siyaset yapan siyasiler.

Bize göre.

Kendime göre.

Zonguldak’ ı öncelik olarak sevmesi gerekir.

Saymalı.

Sahip çıkmalı.

Peki içinden iki il çıkartan,Zonguldak’a neden sahip çıkılmadı?

Neredeydi  bu Zonguldak sevdalıları.

Bugün halen daha ayakta durmaya çalışıyoruz.

Var olmaya doğru yol alıyoruz.

Kendi kendimizi ayakta tutmaya çalışıyoruz.

Zonguldak bugün için içinden iki il çıkartmasaydı.

Ülkenin en büyük ili olurdu.

En az 11 veya 12 vekil ile temsil edilirdi.

Çok daha muazzam bir şekilde.

Potansiyel olarak büyürdü.

Gelişirdi.

Bakıyorum.

Karabük halen daha 12 ay turizmi konuşuyor.

Yapabilir miyiz?

Adına.

Zonguldak  il olarak  bu durum yıllar önce  beraber kalabilseydik, halledilirdi.

İçimizden çıkan iki il.

Ayakta kalabildiler mi?

Kimin sayesinde ayaktalar.

Gene Zonguldak.

Zonguldak içinden iki il çıkartırken.

Sınırlar  değişti.

Ama ekonomik olarak kopartamadılar.

Birde kent yaşanı olarak kopartamadılar.

Ne mutlu Zonguldaklıyım diyene.

Dedirtene.

Zonguldak çok önemli ve değerli şehir.

Ayrıcalıklı kent.

Ve komşularımız.

BİZİM İÇİMİZDEN.

Böğrümüzden  çıkan iki il.

Böğrümüzden sözü ve lafı de eski GMİS genel başkanı gene Zonguldaklı.

Çaycumalı.

Bir isim Çetin Altun’ a ait.

Ve bu hep böyle olacak.

Zonguldak ,  Bartın ve Karabük ayrılmaz bir üçlü.

Büyük abi Zonguldak.

Tabi ki iki önemli eski ilçemiz.

Yeni illerimiz,  Karabük ve Bartın bizlerin her zaman sahip çıkacağı illerimiz.

Çünkü bunlar bölge insanı.

Bunlar buranın insanı.

Bu şehrin yaşayanı.

Onun için Zonguldak gerçeğinden bahsettim.

Bizler ayrılmayız.

Geçmiş dönemin bazı  siyasilerin yaptığı beceriksizliği tüm Zonguldak siyasetine mal edemeyiz.

O dönmemin susan il başkanları bugün nerede?

Genel başkanlarını temsil eden il başkanları ne iş yaparlar.

Bizler biliyoruz ama.

Bugün köşemizden söylemeyelim.

Onları çok daha rencide etmeyelim.

Gerçi nerede olduklarını ben biliyorum.

Nerede mi?

Herhalde tatil köyünde şezlonga uzanmış keyif yapıyorlardır.

O il başkanlarını hiçbir şey yapamadıkları için Zonguldak halkı onları affetmiyor.

Bizler  de affetmiyoruz.

Hakkımızı da helal etmiyoruz.

İnşallah anlatabilmişsizdir.

Onlara rahat uyku yok.

Hem de her daim.

 TÜİK GERÇEK Mİ?

2020 yılında bildiğiniz gibi özellikle bitkisel üretimde aşırı bir pahalılık göze çarptı. Sebze ve meyve fiyatlarıyla tahıl ürünleri vatandaşın alım gücünün üstüne çıktı…

Halen Zonguldak piyasalarında yerli muz en az 10 liraya, portakal 8 ya da 9 liraya, mandalina de aynı fiyata, satılıyor.

Bir demet maydanoz manavlarda 2 lira, domates 7-8 lira, salatalık aynı fiyata, marul 5-6 lira arası, taze fasulye ve bamya 15 lira 20 lira arası vatandaşa sunuluyor.

Çoğu vatandaş da pahalı ürünleri uzaktan seyretmekle yetiniyor…

Ve bizim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise inatla şaşırtıcı fiyatlar açıklıyor. Vatandaş da haklı olarak bunlara soruyor; “nereden aldın söyle biz de alalım…”

Bitkisel ürünlere bir yılda en az yüzde 70 zam gelmiş iken bakın TÜİK’in son verilerinde bu konuda neler açıklanmış:

“Üretim miktarları, 2020 yılında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde %8,7, sebzelerde %0,3, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde %5,8 oranında artış gösterdi. Üretim miktarları 2020 yılında yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 69,3 milyon ton, sebzelerde 31,2 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 23,6 milyon ton olarak gerçekleşti.”

Gel de gülme…

Tahılda da aynı nakarat:

“Tahıl ürünleri üretim miktarları 2020 yılında bir önceki yıla göre %8,1 oranında artarak yaklaşık 37,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

Bir önceki yıla göre buğday üretimi %7,9 oranında artarak 20,5 milyon ton, arpa üretimi %9,2 oranında artarak 8,3 milyon ton, dane mısır üretimi %8,3 oranında artarak 6,5 milyon ton, yulaf üretimi %18,7 oranında artarak yaklaşık 314,5 bin ton oldu.”

Ve TÜİK’in diğer tarım ürünleri hakkında yaptığı şu açıklamayı da iyi okuyun:

“Baklagillerin önemli ürünlerinden yemeklik bakla %8,8 oranında azalarak yaklaşık 5 bin ton, kırmızı mercimek %5,9 oranında artarak yaklaşık 328,4 bin ton, yumru bitkilerden patates ise %4,4 oranında artarak 5,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

Yağlı tohumlardan ayçiçeği üretimi %1,6 oranında azalarak yaklaşık 2,1 milyon ton oldu.

Tütün üretimi %12,2 oranında artarak 76,5 bin ton, şeker pancarı üretimi ise %16,3 oranında artarak 21 milyon ton olarak gerçekleşti.

Sebze ürünleri üretim miktarı 2020 yılında bir önceki yıla göre %0,3 artarak yaklaşık 31,2 milyon ton oldu.

Sebze ürünleri alt gruplarında üretim miktarları incelendiğinde, yumru ve kök sebzeler %0,7, başka yerde sınıflandırılmamış diğer sebzeler ise %3,4 oranında arttı.

Sebzeler grubunun önemli ürünlerinden domateste %2,8, kuru soğanda %3,6, salçalık kapya biberde %4,6 oranında artış, karpuzda %9,8, kavunda %2,9, hıyarda %1,6 oranında azalış oldu.

Meyve, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarı 2020 yılında bir önceki yıla göre %5,8 oranında artarak yaklaşık 23,6 milyon ton olarak gerçekleşti.

Meyveler içinde önemli ürünlerin üretim miktarlarına bakıldığında, bir önceki yıla göre elma %18,8, şeftali %7,4, kiraz %9,1, çilek %12,3, nar ise %7,3 oranında arttı.

Turunçgil meyvelerinden mandalina %13,3, sert kabuklu meyvelerden Antep fıstığı ise %248,7 oranında arttı.

İncirde %3,2, muzda ise %32,8 oranında artış oldu.”

Durum böyle işte…

TÜİK böyle diyor!

Böyle deyince de bu verilerle asgari ücreti hesaplamaya kalkan komisyonlar da işçiye yüzde 21 zamla yetiniyor. Hissedilen enflasyonun yüzde 70-80 olduğu ülkemizde işçiye verilen zam yüzde 21…

Kazığı nasıl ve nereden yiyoruz, anlayabiliyor musunuz?

Bugünlük nokta.