Evet, ben herkesten önce davrandım. Önümüzdeki periyotta en çok duyacağımız olan söylemi konu alacağım. Tabii ki de bayram dediğimiz zaman gelenek ve göreneklerimiz aklımıza geliyor. Geleneklerimizden ne kadar uzaklaştığımızı söylememe gerek yoktur herhalde. Sağır sultan bile bunu duymuştur.

Geleneklerimize sahip çıkmıyoruz desem çok basit, sıradan bir cümle kurmuş gibi hissedeceğim ama yine de bile bile yazıyorum. Genelde büyüklerimiz gençlerimizi suçlar geleneklerimize sahip çıkmıyorlar diye ama büyüklerimiz ne kadar sahip çıkıyor geleneklerimize; düşünmek lazım. Ama şunu söylemeden duramayacağım; bu düğün – cenaze merasimlerindeki bağlılıklarımızı takdire şayan buluyorum. Bu kadar kutuplaşmış, bana dokunmayan yılan bin yaşasın kafasında olan bir toplumda düğün ve cenaze merasimlerindeki birlik, beraberlik; ciddi anlamda çok güzel, anlamlı ve özverili. Ben bu durumu çok düşündüm, hem de uzun uzadıya. O kadar düşünmeye aklıma tek bir gerçek neden geldi. Gelenek – görenek kaygısı falan değil bu; bunun sebebi bal gibide toplumsal empatidir. Yani yarın ben de düğün yapacağım, yarın ben de o musalla taşına yatacağım; bu sebeplerden dolayı olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki artık insanlar; gerek ekonomik şartlar, gerek yaşam standartları,  gelir farklılıkları, kültürel farklılıkları baz alıp üstüne çevresel etkenleri de eklediği zaman toplumdan biraz kopuk daha bireysel bir yaşam sürmeye başladılar. Büyük toplulukların yerini minik toplulukcuklar almaya başlamıştır.

Bu saydığım sebepler ister istemez insanlığı bencilleştirmiştir. Gelenekler falan da bilmem kaçıncı plana düşmüştür; insan sevgisinin yerini bir de maddi olgular/çıkar ilişkileri alınca durum daha da vahim duruma gelmiştir. Ama dediğim gibi o kadar olumsuz etkene rağmen düğün-dernek ve cenaze olaylarında tek vücut olunuyor, bunda da bencillik var aslında ama siz yine de çaktırmayın ( her ne kadar yukarıda bahsetsem de). Nasıl unuttum bir konu daha var, geleneklerimizde sanki altın harflerle yazılmışçasına savundukları konu; o saç ne olum öyle kadın gibi, yok o küpe ne, o nasıl kıyafet vs. Bu durumlarda da tek bir ağızdan konuşabiliyorlar. Ben de uzun yıllardır uzun saçlı biri olarak onlara tek bir açıklama yapıyorum. Tüm uzun saçlı gençleri baz alın; ya müzikle uğraşıyor, ya edebiyatla, ya resimle, ya da hiç olmadı elinde kitap okuyorlar. İlime – bilime ve sanata yönelim halindedirler ki ben hiç uzun saçlı bir hırsız, tecavüzcü, sapık, devlet malına zarar veren bir insan daha görmedim. O zaman sıkıntı yok değil mi?

Tabii biz gençlerin de biraz dozunu bilmemiz lazım, orası da ayrı bir gerçek. Büyüklerimizin haklı olduğu taraflar da yok değil. Şimdi biraz da bizi konuşalım. Bizim geleneklerden uzaklaştığımız aşikâr, bırakın geleneği insan ilişkilerimiz, aşklarımız, önceliklerimiz ve abartmıyorum kelimelerimiz bile değişmiş. Sadakat kalmadı, bugün biri yarın başka biri ve bunun adına aşkı aramak demişiz bir de. Bana göre devamlı sevgili değiştiren insanların seri katillerden hiçbir farkı yoktur; kimse kusuruma bakmasın. Kelimeler nasıl değişir dediğinizi duymuyor değilim. O Cemal’in, Nazım’ın, Ahmet Arif’in, Cahit Zarifoğlu’nun tozlu kitaplarındaki anlam yüklü kelimelerinin yerini ne yazık ki içi boş kelimeler almış. Çok fazla uzağa gitmeye gerek yok bizim lise dönemlerine gidelim; karşımızdaki “ Canım” dediğinde bilin ki ilgisi vardı. Ama şimdilerde muhabbet “Bebeğim” ile başlıyor ne canımı. Anlayamıyorsun kimin ne ima ettiğini, size nasıl yaklaştığını, bir bakıyorsun arkadaşa bağlanabiliyor olay ve klişe cümle “ ben sana o gözle bakmadım”. Bu da yetmezmiş gibi lens diye bir şey çıkarmışlar. Bakışlar da sahte oldu; anlayacağınız kelimeler gibi, yetim kaldı aşk şiirleri. Ben de küskünüm zaten şiirlere, hayatlarında fıkra anlatılmayı bile hak etmeyen insanlara şiirler yazdık, hata ettik. Ben bayram falan diyordum nerelere geldim; dağıldım kusura bakmayın ama. Tekrar bayrama dönersek, en kısa haliyle sizlere formülize edeceğim.

“Bayram = yardımlaşma + bayramlık (yeni kıyafet) +  sevgi/saygı alışverişi” iken

“Bayram= toplu mesaj ( sms ) + bavul + tatil” haline dönmüştür.

Buradan nereye varıyoruz; matematik de bizi kandırıyor artık. 

Hadi şimdiden size iyi tatiller of pardon pardon iyi bayramlar.