İnsan hayatını önceleyen ve insan sağlığı için ömrünü adayan doktorlar ve sağlıkçılar İsrail’in Filistin Gazze'de  insanlık dışı katliamları durdurmak ve farkındalık oluşturmak için yürüyüş eylemi yaptılar.

Türkiye’de 36 ilde aynı anda yapılan sessiz eylem yürüyüşüne Zonguldak tren garından madenci anıtına kadar sessiz yürüyüş devam etti.

 Yürüyüşe katılan sağlıkçılar şiddeti ve insanlık dışı katliamı simgeleyen kanlı önlükleri ile yürüyüş yaptılar

Sağlıkçıların insanlık dışı savaşı durdurmak için yaptığı yürüyüşe Zonguldak halkı destek verdi.
Zonguldak madenci anıtı’ndan İsrail’in Filistin’e uyguladığı insanlık dışı savaşı durdurmak için dünyaya seslenendiler. 

Yürüyüşe Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, sivil toplum kuruşları ve vatandaşlar da katılarak destek verdi.

Zonguldak madenci Anıtı’nda yürüyüş  grubu adına basın açıklaması yapan 
Stajyer doktor Rasim Meriç, “ Haftalardır Türkiye’nin dört bir yanında tüm meydanlarda Katil ve Siyonist İsrail’i lanetlemek ve Filistinli Müslüman kardeşlerimizin haklı davasını tüm Dünya’ya duyurmak adına çıktığımız bu yolda bugün bir kez daha buradayız. Yürüdük, yürüyoruz ve bu zulüm bitene kadar da yürüyeceğiz.
Bizler Gazzeli kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissederken, bu acıya büyük bir acı daha eklendi. Filistinli kardeşlerimizin katledilmesine sebep olan karanlık ellerin desteklediği taşeron örgütler, Kuzey Irak’ta görev yapan askerlerimize hain saldırılarda bulundular. Bu hain saldırılarda 12 askerimiz hayatını kaybetti. Bu askerlerimize Allah’tan rahmet diliyor ve acılı ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.
Bizler biliyoruz ki, Filistin’de kardeşlerimizi katleden silahlar ile askerlerimize doğrultulan silahları aynı eller tutmaktadır. İsrail’in arkasında duran ülkeler ile taşeron Terör örgütünün arkasında duran ülkeler aynı ülkelerdir ve aynı emperyalist çıkarları savunmaktadırlar. Ama başarılı olamayacaklardır. Hain emellerine kavuşamayacaklardır.
Artık maskeler düşmüştür. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İnsan haklarından bahsedenlerin mumları sönmüştür. Tüm dünyadan yükselen seslere ve feryatlara rağmen savaş suçları ve soykırımlar devam etmektedir. Çocuklar, bebekler, kadınlar ve masum siviller umarsızca bombalanmaktadır. Yaralıların tedavi edilmeye çalışıldığı hastaneler bombalanmaktadır. Yaralı taşıyan ambulanslar dahi hedef alınmaktadır.
Hekimler ve sağlık çalışanları kan görmeye, yaralı görmeye; aralıksız çalışmaya, uykusuz kalmaya, saatlerce ayakta kalmaya, ailesini günlerce görmemeye alışıktır. Ancak önüne gelen yaralıya yardım eli uzatamamaya hiç alışık değildir ve hastalarının gözlerinin önünde yavaş yavaş ölümü, tecrübe edebileceği en büyük acılardan biridir.
Peki, Gazze’deki doktorlar ve sağlık çalışanları ilaç ve cerrahi ekipmanlarının tahrif edilmesi, sterilizasyon sağlanamayışı, elektrik ve oksijen kaynaklarının kesilmesi nedeniyle kaç gündür bu acıyı yaşıyor biliyor musunuz? Bazen ailelerinden yaralılar ve şehitler getiriliyor hasta baktıkları odalara, koridorlara. İnsanlık dramı bu değilse nedir?
 Gazze’de hâlâ sağlıklı bir su kaynağı yok, elektrik yok, ulaşım yok; yemek kısıtlı, kalacak yer kısıtlı, can güvenliği yok! Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi?
 Peki sözde medeni dünya bu soykırımı durdurmak için daha neyi bekliyor? Neden hala seyrediyor? Neden müdahale etmiyor?
En temel insan hakları ve uluslararası hukuk ayaklar altında. Güya medeniyet inşa edecek kurumlar tamamen felç olmuş durumda. Tüm dünya sadece izliyor.
Tüm bunlar olurken bizler sadece ekranların başında bu yaşananlara seyirci kalamayız. Yaşananları normal olarak göremeyiz
Hayır Kesinlikle Hayır! Seyretmeyeceğiz! Kabullenmeyeceğiz! Normalleştirmeyeceğiz! Sabırla ve Azimle zulme karşı duranlar olacağız!
Çünkü, bizler bu ümmetin evlatları olarak İstanbul’u Kudüs’ten, Hakkari’yi Gazze’den, Karadeniz’i Kızıldeniz’den ayrı görmeyiz. Nerede bir zulüm varsa, nerede bir masum kanı akıyorsa tek yürek ve tek yumruk olarak karşısında dikiliriz. Zira bu izzetli duruş, bizlere ecdadımızın kutsal emanetidir. Bu emanet, kıyamete kadar taşıyacağımız mukaddes bir yük ve bu halkın yiğit evlatlarının geleceğe dair ufkudur!  
Aynen şairin şu mısralarında dediği gibi;
Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir
Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir
Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir
Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.
Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı
Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
Külümüzden yükselen duman bizden yanadır
Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır
Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı
Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim
Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim
Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim
Zalimler için karar verildi; infaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı
 Bu yürüyüşümüz, dünyanın hiçbir yerinde terör, soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır! Ülkemizde geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarında şehit olan askerlerimizin ailelerine tekrar baş sağlığı ve sabır diliyoruz. İnsanlık dışı bütün eylemlerden kurtulmak için verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz! Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz” dedi.

Kaynak: Ercan Demir