Uzun yıllardır ilk kez bir yaz döneminde enflasyon rakamları yükseliş gösterdi. Öyle böyle değil, tüm beklentilerin aksine tahmin edilemeyen seviyede olması, özenli analizler yapılmasını zorunlu kılıyor.

  Herkesin söylediği ama hiçbir zaman rakamsal olarak ifade edilmeyen bazı ekonomik verilerle bu küçük köşeyi doldurmak istemiyorum. Öncelikle üretmeyen bir ülke değiliz! Ama yeterli üretmeyen bir ülke olduğumuz daha doğru bir tespittir. Hiç üretmesek örneğin buğdayı, nohudu, mercimeği veya eti dışarıdan almak zorunda kalırdık. Diyeceksiniz ki “ biz zaten bunları dışarıdan alıyoruz”. Evet, iç üretim yeterli olmayınca mecburen dışarıdan ithal ediyoruz. Demek ki üretmiyor değil, yeterli üretim yapamıyoruz.

  Bu kısa girişten sonra rahatlıkla yazabilirim ki; “ KURTULUŞ TARIMDA” . Bu; sanayi, teknolojiyi veya enerji alanında hiç yatırım yapmayalım anlamında değildir. Tam tersi, nasıl ki bir masa 4 ayak üstünde ancak dengede durabiliyor bizde her bir ayağı en doğru ve rasyonel şekilde yerine koymalıyız.

  Dış borç alarak, kredilerle girişim/yatırım yaparak böylesi koca bir ülkenin ekonomisini sürdürülebilmenin imkanı yok. Bunun olumlu bir örneği de yok. Deneyip ülkelerini iflasa götürenler var. En yakın örneklerden biri Arjantin ! Takdiri ilahiye bakın ki o Arjantin “ iflas krizinden sonra” bize “ büyük baş hayvan eti ( sığır eti) nohut, kuru fasulye ve armut bile satacak üretim rakamlarına ulaşmış !

  Arjantin’den ürün ithal ederken dikkatlerden kaçan en önemli kriter bu ülkenin A.B.D den sonra GDO ( genetiği değiştirilmiş organizmalar)’lu ürünlerin en fazla üretildiği ikinci ülke olması. Yani sattıkları mallar “ sağlık acısından riskli” . Bugün yiyen elbette yarın ölmüyor ama büyük sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiği kesin.

  Bizim için “ kurtuluş tarımda” dedim ama nasıl ? Bilimi ve yerel dinamikleri en doğru şekilde kullanarak. Adana’da pamuk yetişiyorsa orada pamuğu, Kırkağaç’ta iyi kavun yetişiyorsa kavunu orada yetiştireceksin. Doğru sulama usullerini, organik yollarla elde edilmiş gübreleri hatta mümkünse çok az zirai ilaç kullanarak mahsul almayı başarmalıyız.

  Dışarıdan alıyoruz demek ki paramız var gibi bir algının yanlış olduğunu ve cari açığı nasıl pompaladığını son yıllarda hep birlikte gördük.”Üretmeyin aslanım üretmeyin” diyenlerin DOST olmadığını hala anlamadıysak ne yazsam boş !

  İflas eden bir ülke olan Arjantin bile kısa zamanda üreterek çıkış bulduysa, her santim toprağından bereket fışkıran bu güzel ülkede niye boşa zaman harcıyoruz ki ?

  Patates soğan biber veya erik fiyatlarının düşmesi için “ duaya çıkacağımıza” uygun olan her yeri tarımla buluştursak hem ürettiğimiz bize yetecek, hem organik olanı tüketeceğiz GDO’lu olanı değil hem de enflasyon bizi bu kadar hırpalamayacak …. Az bir başarı mıdır?