TV’de “ Öyle bir geçer zaman ki …” başlıklı diziyi ikinci kez izliyorum…

Cumhuriyet tarihimizin en karanlık sayfalarından biri olan 12 Eylül darbesinin faşist baskılarını, cuntacıların işkencehanesi Ziverbey Köşkü’ndeki akıl almaz işkenceleri de içeren, bu yönüyle mutlaka izlenmesi ve ibret alınması gereken bir dizi…

Türkiye’de 27 Mayıs 1960 ihtilali ile başlayıp, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül darbesi, 28 Şubat postmodern darbesi ile devam edip, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile sona eren sürecin kimler tarafından, nasıl ve neden tezgahlandığını daha iyi anlayabilmek için, siyonizmin elebaşlarından “ Rockefeller’in  Türkiye itiraflarından” bölümler aktaralım…

“ BİNLERCE TÜRK GENCİ UYDURMA İDEOLOJİLER UĞRUNA CAN VERDİ

En sonunda bu ikilem yine bildiğimiz yollarla, Ordo Ab Chaos ile çözüldü. Yani önce kaos, sonra düzen. Provokatörlerimiz aracılığıyla sağ ve sol ideoloji kavgaları başlatıldı. 

Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halkı kışkırtmak hiç zor olmadı. Ülke halkı sağcı ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatışmaya başladılar. 

Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can vermişti. Hükümetler birbiri arkasına iktidara geliyor fakat olayları önleyemiyorlardı. Sonra darbe geldi ve bütün olaylar bıçak gibi kesiliverdi. Zavallı ülke halkı bu sözde başarıyı darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermiş, ülkeye huzur gelmişti. Aslında provokatörlerin görevi bitmiş, sahneden çekilmişlerdi. Burada oynanan oyun, halkı umutsuz ve çaresiz bir duruma düşürmek ve onlara bir “kurtarıcı” sunmaktır; ondan sonra bu kurtarıcı ne yaparsan yapsın hemen kabullenecektir.”

*

Öyle bir geçti zaman ki….

 Türkiye’nin en karanlık günlerinin başlangıcı olan 12 Eylül 1980 askeri darbesi sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişi işkencede öldü. 

Darbeciler idam sehpasına ilk olarak 8 Ekim 1980’de sol görüşlü Necdet Adalı’yı gönderdi, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi.

*

12 Mart askeri muhtırası sonrasında Deniz Gezmiş, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin İnan idam edildi.

Bu süreçte Zonguldaklı üç lise öğrencisi de duvarlara “ Kahrolsun ABD emperyalizmi, Yaşasın tam bağımsız Türkiye” yazdıkları için tutuklanıp cezaevine gönderildi, üç genç idam istemiyle yargılandı.

Onlar ne Karl Marx’ı, ne Engels’i, ne de diğer komünist akımları bilmiyorlardı.

Das Kapital’i sorsanız okumamışlardı…

Sadece, ABD’nin “ Türkiye’nin dostu olmadığını” biliyorlardı.

ABD’nin, Türkiye’de askeri üsler kurmasını istemiyor, 6. Filo’nun İstanbul’da demir atmasına razı olmuyorlardı.

Öyle bir geçti zaman ki…

*

Şimdi yeniden siyonizmin elebaşlarından Rockefeller’in “ Türkiye itiraflarına” dönelim…

“ İSLAMİYETİ YIKMAK İSTİYORSAK ÖNCE TÜRKİYE’DEN BAŞLAMALIYIZ”

Türkiye hakkında biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. 

Nedenlerine gelince:

Bir kere Büyük İsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir.

İkincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. İslamiyeti yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.

Üçüncüsü, Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır. 

Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler. Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.”

*

12 Eylül askeri darbesinin ardından, CIA Türkiye Masası Şefi Paul Henze’nin, ABD Başkanı’na gönderdiği “ Bizim çocuklar başardı” şeklindeki mesajın gerçek olduğu belgeleriyle kanıtlandı,

Üniformanın şerefini, ABD’ye satan cuntacı generallerin yargılanması ve rütbelerinin sökülmesi ise bu dönemde gerçekleşti.

15 Temmuz başarısız olduğu için ise, dönemin ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, “Darbe girişimi ve geri tepmesi, Türkiye’deki ulusal güvenlik aygıtının tamamını etkiledi. Bizim bazı muhataplarımız, ya tasfiye edildi ya da tutuklandılar. Şüphesiz ki bu durum ABD’nin Orta Doğu stratejisini daha güç hâle getirecek” açıklamasını yapmıştı.

*

Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Milleti’nin gözbebeğidir, milletimiz tarafından “ Peygamber ocağı” olarak kabul edilir.

Tarihi şan, şeref ve kahramanlıklarla dolu Türk Ordusu’nda bundan böyle ABD’li ajanların “ Bizim çocuklar” diye hitap ettiği cuntacı generallerin yer bulamayacağı anlaşılıyor.

Milletimiz neyin ne olduğunu anladı artık…

“Ordo Ab Chaos” bile bu milleti bölemez artık…

Erhan ÇAKMAK

Editör: Haber Merkezi