Zonguldak'ta 1 Mayıs. Uluslararası Birlik mücadele ve dayanışma Günü kutlandı.

Kutlamalara Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekilleri Ünal Demirtaş ve Deniz Yavuzyılmaz, Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, Genel Maden İş Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil ile sendikaların başkanları yöneticileri ve üyeleri katıldı.
İstasyon Caddesi'nden başlayan yürüyüş Madenci Anıtı'na kadar devam etti.
Binlerce madenci ve sendikacı ellerinde pankartlarla slogan atarak Madenci Anıtı'na kadar yürüdüler.

HAKAN YEŞİL KONUŞTU...

Saygı duruşunda bulunulup istiklal marşının okunmasından sonra 1 Mayıs kutlama komitesi adına Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil konuşma yaptı.
Hakan Yeşil konuşmasında Maden Şehitlerini İş kazalarında hayatını kaybeden şehitler ve tüm şehitlerimizi anarak şunları söyledi;
“Tüm işkollarında, hayat devam etsin diye canını dişine takanlar…
Gecenin körü, sabahın şafağı; kışın ayazı, yazın sıcağı demeden alın teri dökenler…
Çeliğe, cama, taşa, toprağa, çimentoya şekil verenler; uzakları yakın edenler, hastaları sağlıklarına kavuşturanlar…
Tezgâh başında, büroda, laboratuvarda, madende, tarlada, muayenehanede çalışan emekçiler…
Bugün sizin gününüz…
Bugün yaşamını emeğiyle sürdürenlerin hak arama ve mücadele günü…
Bugün 1 Mayıs!
Adımız, inancımız, yaşam biçimlerimiz, yaşadığımız şehir, çalıştığımız işyerleri farklı olsa bile işçi ve emekçi olmanın ortak paydasında buluşuyoruz.
Birlik, beraberlik, dayanışma, mücadele ve demokrasi kültürümüzü; işimize, geleceğimize, ülkemize ve milletimize sahip çıkma geleneğimizi her türlü güçlüğe rağmen sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. 
Buradan, Emeğin Başkenti’nden ülkemizin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm emekçilere dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. 
Değerli emekçiler, emek dostları,
Son elli yılda, bütün dünyada emekçilerin yaşama şartları her sene bir öncekine göre daha da kötüleşti.
Dünya 1973 Petrol Krizinden bu yana ilk defa bu yıl, uluslararası düzeyde yaşanan üretim ve talep kriziyle karşı karşıya kaldı…
Gıdadan otomotive, yarı iletken teknolojilerinden ham madde tedarikine kadar birçok alanda yaşanan üretim ve tüketim krizi genel bir durgunluğa neden oldu…
Yani, 2021’de başlayıp 2022’nin ilk yarısında yoğunlaşarak devam eden bu dönem, önceden yaşanan bütün meseleleri adeta gölgede bıraktı…
Dünyada geçerli ekonomik sistem daha fazla krize yol açtı, daha da tartışılır oldu…
Resmi olarak neredeyse iki buçuk yılı geride bırakan Covid-19 Salgınının zor şartları ekonomik durgunluk ile birleşti, emekçilerin hayatı adeta kâbusa döndü…
Hem ulusal hem de uluslararası alanda yaşanan bu gelişmeler, başta dar gelirliler olmak üzere, hayatını emeğiyle sürdüren herkesi olumsuz etkiledi. 
Dünyanın büyük bir bölümünde emekçiler, 1 Mayıs’ı daha da ağırlaşan sorunlarla mücadele ederek karşılamaktadır. 

Sevgili İşçiler, Emekçiler, Emek Dostları,
Bu anlamlı günde herşeyden önce, Türkiye’de kömür sektöründe tarihsel birikime sahip olan, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na, ülkemizin ve milletimizin geleceği için Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük önem verdiği, yerli ve milli varlığımız olan Maden Tetkik Arama Kurumu’na ve özkaynaklarımızı ülke ekonomisine katan madencilik sektörümüze sahip çıkılmasını istiyoruz.
Uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki Türkiye’nin, stratejik bir ürün olan taşkömürünü ithal etme lüksü yoktur.
Demir-çelik fabrikalarımızın yüksek fırınlarını çalıştırmak, sanayimizin çarklarını döndürebilmek için havzamızdaki özkaynağımız taşkömürüne ihtiyaç olduğu açıktır.
Yerli ve milli üretim politikalarının konuşulduğu, hammadde fiyatlarının hızla yükselmeye devam ettiği bu dönemde, TTK’ya ve MTA’ya yapılan yatırımların sonuçlarının alınması için işçi açıklarının biran önce giderilmesini, TTK’nın norm kadro ile çalışır hale getirilmesini ve böylece üretim artışının istikrarlı hale getirilmesini istiyoruz.
TTK, taşkömürü üretimini artırarak ülkemize ve milletimize daha çok hizmet eder duruma getirilmelidir.
Reel ücretlerin ve satın alma gücünün korunması ve artırılması sağlanmalıdır. Bunun için öncelikle enflasyon artışına yol açan olumsuz şartlar ortadan kaldırılmalı, koruyucu ve kapsayıcı ekonomik ve sosyal politikalar benimsenmelidir.
Yabancı para birimleri karşısındaki TL’nin değer kaybının engellenmesi hem üretim hem de tüketim açısından zorunludur.
Türkiye çokuluslu şirketlerin “ucuz emek deposu” değildir. 
Katma değeri yüksek mal ve hizmet üretimi, bir diğer ifadeyle “üretim üssü” haline gelmek nitelikli işgücünü, kapsamlı eğitim ve istihdam politikasını gerektirir. Böyle bir hedefi gerçekleştirmek için yapısal düzenlemeler yapılmalıdır.  
Nominal ücret artışları nedeniyle işçi çıkarma eğiliminde olan, karından zarar etmemek için emekçileri kapı önüne koyma eğilimi sergileyen işverenlere karşı, bir yandan mücadele yoğunlaştırılmalı, diğer yandan bu eğilime karşı yaptırımı öngören mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır.
Güvencesizliğin panzehri sendikal örgütlenmedir.
Sendikal örgütlenme emekçinin güvencesizliğine karşı can simididir.
Kayıt dışı, kuralsız çalışan motorlu kuryelerden, merdiven altı imalathanelerde üretim yapan tekstil işçilerine, maden işletmelerinde alınteri döken maden işçilerine kadar, farklı işkollarındaki tüm güvencesiz işçiler, sendikal örgütlülüğün koruyucu şemsiyesi altına alınmalıdır.
Geçici işçilerin daimi kadro talebi karşılanmalıdır. Geçici işçilerin yılda 360 gün çalıştırılmaları ile çoğu işyerinde alt işveren uygulamasıyla hizmet alımı ihalesine gidilmesine de ihtiyaç kalmayacaktır. Yıllardır başarılı olarak çalışan, bilgi, beceri ve deneyimleri ile işyerine faydalı bu işçilerin kadroya alınması ve 12 ay çalışmaları sağlanmalıdır.  
Kamuda taşeron çalıştırma sonlandırılmalıdır. Bu kapsamda KİT’lerde çalışan işçiler; belediye şirketlerinde ve özel bütçeli kuruluşlarda çalışan işçiler başta olmak üzere benzer kapsamdaki tüm işçilerin yıllardır bekledikleri kamuda daimi işçi kadrosuna alınması için yasal düzenleme yapılmalıdır. 
Kamuda kadroya alınan işçilere tayin hakkı verilmeli, zorunlu emekliliğe sevk edilmemelidir. 
Artan uluslararası gerginliğin en fazla kaybedeni yine ücretliler/emekçiler/çalışanlar olmamalıdır. 
Küresel, bölgesel, yerel çatışmalardan en fazla etkilenen aileleriyle birlikte emekçilerdir. Savaşlarda ve terör eylemlerinde en fazla bedeli ödeyenler, işçiler, kadınlar ve çocuklardır.
Sendikaların temel mücadelesi ekmek, barış ve özgürlük içindir.  
Uzun yıllardır ülkeyi yönetenler; birikmiş tüm sorunların çözümü için tarımdan eğitime, ekonomiden istihdama kadar tüm politikalarını gözden geçirmek zorundadırlar.
Çalışan kesimlerini koruyamayan, halkını refaha kavuşturamayan hiçbir Hükümet, başarılı olduğunu söyleyemez.

Değerli emekçiler, emek dostları,
1 Mayıs, İşçi-emekçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür.
1 Mayıs, aydınlık bir gelecek için mücadele etme geleneğinin pekiştirildiği gündür.
1 Mayıs, düşük ücretli çalışmaya, işsizliğe ve yoksulluğa hayır deme günüdür.
1 Mayıs işçi-emekçi sınıfının savaşsız ve sömürüsüz bir dünya özlemini haykırdığı gündür.
Biz Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta barış, dünyada barış” istiyoruz.
Bugün 1 Mayıs, tüm Türkiye’de ve dünyada; dil, din, ırk, cinsiyet, renk, meslek, memleket farkı gözetmeksizin;
İşçiler, emekçiler olarak 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.
1 Mayıs şehitlerimizi, demokrasi şehitlerimizi, terör şehidi güvenlik güçlerimizi, ülkemizin bağımsızlığı için hayatını veren Kurtuluş Savaşı Şehitlerimizi, maden şehitlerimizi ve iş kazalarında kaybettiğimiz tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
1 Mayıs İşçi ve Emekçi bayramınızı tekrar kutluyorum.
Yaşasın Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günümüz.
Yaşasın 1 Mayıs”

GRUP EMEK KONSER VERDİ
Hakan Yeşil’in konuşmasının ardından milletvekilleri Ünal Demirtaş ve Deniz Yavuzyılmaz, Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, GMİS Genel Başkanı Hakan yeşil ve kutlama komitesi üyeleri Türkiye çıkarak katılımcılara karanfil attılar ve ardından Grup Emek'in konseri gerçekleştirildi Grup Emek seslendirdiği işçi marşlarıyla alandakileri coşturdu.
(Haber-Ercan Demir)

Editör: Haber Merkezi