Saadet Partisi Zonguldak Haziran ayı İl Divan Toplantısı bugün parti binasında gerçekleştirildi.
Toplantıya, Saadet Partisi Zonguldak İl Başkanı Burak Erol ve partililer katıldı.
Toplantıda konuşan ve hükumeti eleştiren İl Başkanı Burak Erol: "Bugün Ortadoğu yine yanıyor. Amerika ve İsrail, İran’a saldırdı.
Bu saldırı sadece İran’a değil; bölgedeki tüm halklara, tüm mazlumlara yapılmıştır.
Bu sadece bir ülkeye değil, tüm bölgeye yöneltilmiş bir saldırıdır.
Bu, mazlum coğrafyaların yeraltı zenginliklerini çalmak için oynanan kirli bir oyundur.
Ve bu ateşin dumanı, bizim sınırlarımıza kadar ulaşıyor.
Bakın açıkça söylüyorum: Eğer bu yangın büyürse, Türkiye’yi de içine çekebilir!
Her savaş, yeni gözyaşı demek. Yeni yetim çocuklar, yeni acılar, yeni yıkımlar demek.
Biz diyoruz ki: Bu kirli oyunlara artık dur denmeli!
Ortadoğu’da barış, adalet ve kardeşlik hâkim olmalı. Kanla, bombayla huzur gelmez!
Peki Türkiye ne yapmalı?
Tank yapmak güzel, İHA üretmek elbette önemli. Ama asıl mesele, bu gücü kimin için, ne için kullandığımızdır.
Bizim en büyük gücümüz; adaletimiz, dürüstlüğümüz ve milletimizin duasıdır.
Türkiye, kendi göbeğini kendi kesmeli. Kimseden icazet almamalı.
Kendi kararını kendisi vermeli, dimdik durmalı. Ama bu dik duruş; bağırmakla değil, ilkeli olmakla olur.
Türkiye’nin hava Gücü, savunma Gücü, füze Gücü ne durumda ?
Peki böyle bir ortamda
Türkiye hazır mı?
Elbette savunma sanayinde bazı adımlar atıldı. İHA’lar, SİHA’lar, bazı yerli füzeler üretildi.
Ama bu yeterli mi? Hayır! Çünkü sadece demirle, çelikle değil; stratejiyle, akılla, diplomasiyle de güç kazanılır.
Hava gücümüz belli seviyede, evet. Ama bağımsız mıyız? Radar sistemimiz, hava savunma ağımız, füze kalkanlarımız yeterli mi?
Açık konuşalım: Biz hâlâ bazı alanlarda dışa bağımlıyız.
Savunma sistemimiz tam oturmuş değil. Türkiye caydırıcı bir güç olmak istiyorsa:
Kendi uzun menzilli füzesini üretmeli.
Milli hava savunma sistemini tamamlamalı.
Yazılımını, kontrolünü, karar mekanizmasını tamamen yerli hale getirmeli.
Yoksa bir gün düğme bizde sanırız ama ip başkasının elinde olur!
Biz Saadet Partisi olarak bu gerçekleri yıllardır söylüyoruz.
Sadece silah üretmekle olmaz. Asıl mesele: Bu gücü kimin adına, ne için kullanacaksın?
Güç, adaletle birleşirse anlam kazanır.
Biz “önce ahlak ve maneviyat” diyerek, güçlü ama vicdanlı bir Türkiye istiyoruz.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bildirisinde;
11 kez – destekliyoruz
6 kez – kınıyoruz
6 kez – vurguluyoruz
5 kez – teyit ediyoruz
4 kez – çağrıda bulunuyoruz
3 kez – reddediyoruz
3 kez – takdir ediyoruz ifadeleri kullanıldı.
İstanbul'da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın sonuç bildirgesi açıklandı.
İsrail ve ABD'nin, İran'a ve Gazze'ye yönelik saldırıları kınandı.
Somut bir adım çıkmadı.
Artık kınamaların, kaygıların ,çağrıların, zamanı değil.
Endişelenmek yerine somut adımlar atmak ve tehlikeyi bertaraf etmek zorundayız. Tekraren söylüyorum!
Bu ülkede;
Emperyalizme,
Siyonizm’e,
Büyük Ortadoğu Projesi’ne
Büyük İsrail Projesi’ne asla geçit vermeyiz . Burada;
büyük olan ABD ve İSRAİL değil aziz milletimizdir,
Küçük olan ve yok olacak olan işgalcilerdir, onların planlarıdır. Unutmamalıyız!
Bölgemizin istikrarı Washington’un, Tel Aviv’in inisiyatifiyle olmayacaktır;
Türk, Kürt, Arap, Farisi ve tüm bölge insanlarının birbirlerini el üstünde tutmasıyla,
Ankara’nın, Tahran’ın, Kahire’nin, İslamabad’ın birliği, kararlılığı ve cesaretiyle sağlanacaktır!
TBMM’de birkaç gün önce , Saadet Partisi'nin Ortadoğu’daki gelişmelerin kapsamlı ele alınması, Türkiye’nin diplomatik/güvenlik politikalarının netleşmesi, Gazze’ye insani yardımın ulaşması, Mısır’daki hak ihlallerinin değerlendirilmesi amacıyla görüşme açılması önerisi Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi.
Zonguldak bu ülkenin yükünü çeken şehirlerden biri.
Maden işçisi bu ülkenin öz evladıdır.
Biz istiyoruz ki Türkiye, bu cefakâr milletin alın teriyle kalkınsın, bağımsız olsun, güçlü olsun.
Bunun için çalışacağız. Her mahalleye gideceğiz, her haneye ulaşacağız.
Milletimize diyeceğiz ki:
“Güçlü Türkiye hayal değil! Ama bunun yolu adaletten, ahlaktan, liyakatten geçer!
Bugün AK Parti’ye oy veren ama artık umudunu kesen milyonlarca insan var. Bu insanların çoğu:
Hayal kırıklığına uğramış durumda.
“Eskiden iyiydi ama artık değişti” diyorlar.
Alternatif arıyorlar ama “kime güveneceğiz?” sorusunu soruyorlar.
Bu yüzden Saadet Partisi olarak önce şu taahhütü veriyoruz.
Sizin derdiniz bizim de derdimiz. Sizin umudunuz bizde karşılık bulacak.
Ekonomide kriz var. Emekli, işçi, memur perişan.
Gençler umutsuz, beyin göçü rekor kırıyor.
Dış politikada tutarsızlık var: Dün dost olanlar bugün düşman, dün düşman olanlar bugün dost!
Adalet sistemine güven kalmadı. Mahkemelere değil medyaya bakılarak karar veriliyor.
İsraf, yolsuzluk ve kayırmacılık devletin her alanında görülüyor.
“AK Parti artık milletin derdine çare üretemiyor. Gücünü milletten değil, rant çevrelerinden alıyor.”
Peki Millet Neden Saadet Partisi’ne Yönelmeli?
İşte burada altını çizeceğiniz şey farklılığımız ve samimiyetimizdir.
Bizim geçmişimizde yolsuzluk yok, israf yok, kibir yok. Biz milletin sofrasından çalmaya değil, sofrayı büyütmeye talibiz.”
Biz bu ülkeyi koalisyonlarla yönetirken bile denk bütçe yaptık. Fakiri ezdirmedik. Havuz sistemini getirdik. 54. Hükümet’te alın terinin hakkını verdik.
Biz rüzgâra göre yön değiştirenlerden olmadık. Doğruya doğru, yanlışa yanlış dedik. Kimseye yamanmadık, kimseye boyun eğmedik.
Biz kadrolaşmayla değil, ehliyetle iş yaparız. Herkese eşit, adaletli bir düzen vaat ediyoruz.”
Aziz milletimiz artık görüyor:
Bugün ekonomiyi yönetenler, sadece rakamlarla oynuyor ama sofralara dokunmuyor!
Bugün dış politikayı yönetenler, bir gün Filistin derken ertesi gün İsrail’le el sıkışıyor!
Bugün adaleti yönetenler, kanuna değil millete değil, sadece güç sahiplerine kulak veriyor!
Bu millet artık yoruldu, bu millet artık arayışta!
İşte bu yüzden milletimiz, temiz geçmişiyle, ilkeli duruşuyla, adil siyasetiyle Saadet Partisi’ne yönelecektir.
Çünkü biz milletin partisiyiz. Biz rantın değil, halkın tarafındayız!
Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın.
Bu davaya yıllarını veren büyüklerimizi rahmetle anıyorum.
Şimdi hep birlikte daha fazla çalışmamız gereken bir dönemdeyiz.
Türkiye’nin bizim gibi dürüst, ilkeli, samimi insanlara ihtiyacı var.
Hep birlikte seslenelim:
Yaşanabilir bir Türkiye için, Yeniden Büyük Türkiye için, Yeni Bir Dünya için el ele, omuz omuza!
Allah hepinizden razı olsun. Yolunuz açık, yüreğiniz ferah olsun."