Geçen hafta İstanbul’da yaşanan ve şiddet olarak yıkıcı sayılmayacak depremin ardından neredeyse tüm uzmanların yorumlarını dinledim ya da okudum. 

Konunun uzmanı değiliz çoğumuz ama herkes mutlaka kendince yorum yapıyor ve bilgi kirliliği doğuyor ister istemez. İşte bu durumda çözüm yolu KONDÜVİT sistemi olabilir. Bilmeyenler için “ KONDÜVİT; tiyatroda sahneye çıkma sırası gelen sanatçıları uyarmakla görevli kişidir.” 

  İstanbul’da yaşanan ve yıkıcı olmayan deprem şunu net gösterdi ki, bizim bir PLANIMIZ YOK. 1999 depremlerinden sonraki yirmi yılı lay lay lom la geçirmişiz. Her işi Allaha havale etme hastalığımız burada da kendini göstermiş. Sosyal medyada yorum yapanlara kızıyor devlet büyüklerimiz. İyi de hocam, sizin bilgi akışını sağlayacak bir sisteminiz yok mu? Bir organizasyon düzeniniz yok mu? 

  Hiç beklenmeyen bir durum olur da hazırlıksız yakalandık deriz. Var mı böyle bir durum? Hayır yok. Yıllardır söyleniyor uzmanlar tarafından “tarihi belli olmayan ama olması kesin bir deprem hattı üzerindeyiz”. Yani sürpriz değil beklenen bir doğa afetine karşı tek hazırlığımız “ölenleri defnedecek imam yetiştirmek” . Oysa depremlerde asıl öncelik insanları sağ salim hayatta tutabilmektir. 

  Televizyon ekranlarına çıkan tüm uzman yorumcular şu serzenişte bulundu “ bugüne kadar hiç kimse bize bu konuyla ilgili bir soru sormadı, arayan olmadı, bir kriz yönetimi hazırlığı yapıp bizlere neler yapabileceğimizi/onlardan nasıl faydalanabileceğimizi öğrenmediler”. 

  İşte KONDÜVİT burada devreye girmeli. Böylesi bir depremde görevli kişilerin sırasını, yapacaklarını onlara uyaracak, olası krizi en az hasarla atlatmayı sağlayacak, yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden halka net ve doğru bilgileri verecek bir SİSTEM. 

   Eline her mikrofonu alanın değil o KONDÜVİT SİSTEMİN ne söylediğini dikkate alacağımız, deprem bölgesindekilere hızlı ve etkin ulaşım, acil müdahale gerektiren yerlerin ilk önce tespiti ve yapılacak görevler. 

  Herkes konuşmasın işi uzmanlar yönetsin diyorsak sistemi kriz olduğunda değil şimdiden kurmalıyız. Daha doğrusu şimdiye kadar kurulmalıydı. 

  Yaşamda en çok kullandığımız ama uygulamada hiç yanına bile uğramadığımız şeyler; “ders almamak, işi uzmanına teslim etmemek” . Sonra eleştirilince kızıyoruz.