Bir akademisyen…

Bir başka deyişle üniversite öğretmeni…

Peki, bir üniversitede, öğretmen-öğrenci ilişkileri nasıl olmalı?..

Yaşına göre, baba-evlat, ya da ağabey-kardeş düzeyinde olmasını herkes benimsemese bile, mesafenin ve saygınlığın korunması esastır.

Öğretmen öğretmenliğini, öğrenci öğrenciliğini bilecek, hiç kimse bir eğitim kurumunun kuralları dışına çıkıp, öğretmen-öğrenci ilişkisinin saygınlığını dejenere etmeyecek.

Üniversite hocaları, yani akademisyenler genel olarak bu kurala uymakla birlikte, sayıları çok az da olsa, içlerinden " sütü hileli " olanlar da çıkıyor işte !..

Sütü hileli bir akademisyenin üniversiteden kovulması, sonra akraba-i taallukat marifeti ile bir belediyede "danışmanlık" görevi alması gibi...

Peki, bu akademisyenin üniversiteden (istifa ettirilmek suretiyle ) kovulmasının sebebi ne?..

Kız öğrencilere "musallat" olması, taciz etmesi ve benzeri şikayetler olabilir mi?..

Bu nedenlerle süregelen davalar olabilir mi?..

Öğrencilerine sadece ders müfredatını değil, aynı zamanda ahlaki değerleri de öğretip, onlara örnek olması beklenen bir akademisyon…

Siyasi bir akrabası nedeniyle kendisini "dokunulmaz" zanneden, uçkurunu kontrol edemeyen bir akademisyen…

Üniversite yönetimi buna razı olmamış, sözkonusu akademisyene "istifa" yolunu gösterip, kapı dışarı etmiş…

Şimdi bir ilçe belediyesinde "danışmanlık" görevine getirilmiş…

Uçkuruna düşkünlüğü orada da kendini belli etmese bari !..

HABER MERKEZİ

Editör: Oğulcan Öz