Sosyal medya fenomeni Özlem Altınok ve eşi Tayyar Taylan Öz ile şirket ortağı İbrahim Karaorhanlı hakkında "ilgi çekici paylaşımlar yaparak sahte marka algısı oluşturdukları, düşük maliyetli ürünleri yüksek fiyatlardan satışa sundukları" yönünde gelen ihbarlar üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış, soruşturma tamamlanarak iddianame düzenlenmişti. İddianamede, Özlem Altınok eşi Tayyar Taylan Öz ve İbrahim Karaorhanlı hakkında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne intikal eden ihbarlar üzerine Mali Suçları Araştırma Kurulu tarafından (MASAK) rapor hazırlandığı belirtilmişti. Mali Suçları Araştırma Kurulu tarafından hazırlanan raporda, şahısların yöneticisi oldukları Medelina Sağlık ve Reklam Hizmetleri Ltd. Şti. üzerinden yapılan e-ticaret satışlarında sahtecilik ya da örgütlü suç faaliyetine rastlanmadığı, bu nedenle ’resmi belgede sahtecilik’, ’örgüt üyeliği’ ve ’kooperatif dolandırıcılığı’ suçlarından takipsizlik kararı verildiği kaydedilmişti. Vergi incelemesi sonucu şirket üzerinden vergi kaçakçılığı yapıldığı, kamunun 10 milyon lira zarara uğratıldığı, bu zararın cezasının ise 51 milyon lira olduğu tespit edilmişti. İddianamede, vergi kaçakçılığıyla elde edilen gelirlerin aklandığı değerlendirmesine de yer verilerek, şüpheliler hakkında kamu davası açmak için yeterli delil bulunduğu belirtilmişti. Bugün Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanıklar Özlem Altınok Öz, eşi Tayyar Taylan Öz, şirket ortağı ibrahim Karaorhanlı ve sanık avukatı katıldı.

Mahkemede savunma yapan sanık Özlem Altınok Öz, "Biraz hüzünlüyüm böyle bir şeyle suçlandığım için. Suçlamaları kabul etmiyorum. 4 çocuk annesiyim, hayatım onlarla geçiyor. Bu olaylardan dolayı düşüğüm de oldu. Beraatımı istiyorum. Böyle bir suçlama içerisinde kendimi bulmak beni çok üzdü. Babamın emekli maaşına tedbir kondu. Bunların artık son bulmasını istiyorum. Ev sahibi evden çıkmamızı istiyor" dedi.

Tutuksuz sanık Tayyar Taylan Öz ise savunmasında, "Suçlamaları reddediyorum. 100 bin lira gelirim var. Sosyal medyadan paylaşımlar yapmaya başladık. Bu paylaşımlar nedeniyle sayfam giderek büyümeye başladı. Hesabım büyüdükten sonra ticarete girmeye karar verdik ve bu konuda başarılı olamadık. Sonra İbrahim Bey’le ortak olduk ve büyük başarı elde ettik. Sosyal medyada hakkımızda karalama başladı. Ticaretimizin tamamı faturalı ve vergi şeklinde yapılmasına rağmen kara para denildi. Kara paraya dair bir şey yokken, bu süreçle karşı karşıya kaldık. Büyük başarı yakaladık, madalya beklerken karalama kampanyası başladı. E-ticaretten büyük satışlar yaptık. Bu satışları faturalı şekilde sattık. Yüksek miktarda vergiler ödedik ancak hakkımızda sosyal medyada haksız karalamalar yapıldı ve dava açıldı. Açılan dava, tedbirler nedeniyle mağdur olduk. Beraatımı talep ediyorum. Kardeşimin hesabına gelen paralar konusunda aile içi borç durumu. Biz o dönemde sosyal medya reklamları yaparken ödemeler o hesaba geçti. MASAK raporunu kabul etmiyorum. Engin Polat ve şirketlerinin reklamları eşim tarafından sosyal medya üzerinden yapılmıştır. Bundan dolayı bir alacağımız oluştu. Benim de aile içi maddi tasarruflarım nedeniyle alacağımız para kardeşim Tacettin’in hesabına yatırılmıştır" ifadelerini kullandı.

Tutuksuz sanık şirket ortağı İbrahim Karaorhanlı da, "Ben olaya ilişkin yazılı savunmamı hazırladım. Ben suçlamaları kabul etmem. Benim hakkımda hiçbir şikayet yoktu. MASAK raporlarında Bülent Cihan Timur örgüt yöneticisi olarak gösterilirken, bu şahıs hakkında hiçbir tedbir uygulanmamış, ismi medyada geçmemiştir. Şirketin, benim ve diğer sanıkların, yakınlarının mal varlığı üzerine tedbir konulmuştur. Olay basına sızdırıldığı gerekçesiyle hakkımızda dava açılmıştır. Alınan raporlarda kayıt dışı satış olmadığı belirtilmiştir. Vergi suçu öncül suç olarak değerlendirilemez. Bu konuda açılmış başka dava olmadığını biliyorum. Bu olayda maddi olarak zor günler geçirdim. Benden danışmanlık aldılar, Özlem Hanım ürünlerin reklamlarını yaptı. Soruşturma aşamasında borçlanarak zararı olan parayı ödedim. Tedbirlerin kaldırılacağı söylenmesine rağmen dava açılıp, mahkemenin takdirine bırakıldı" dedi.

Cumhuriyet savcısı, yargılamanın bulunduğu dosya kapsamında dikkate alınarak mevcut tedbirlerin devamını ve eksik işlemlerin giderilmesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklara ait Medelina Sağlık ve Reklam Hizmetleri şirketindeki el koyma ve kayyım kararının kaldırılmasına, sanıklar hakkındaki adli kontrolün devamına karar vererek, duruşmayı 26 Şubat 2026 tarihine erteledi.

Kaynak: İHA