Zonguldak Valimiz Mustafa Tutulmaz günün gereğini yaptı ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle basın mensuplarıyla orduevinde güzel bir kahvaltı sofrasında bir araya geldi.

Öncelikle;

Orduevinde sabah güneşinin cilaladığı liman manzarası ne kadar güzelse, kahvaltı salonunun girişine hazırlanan açık büfe de o kadar güzeldi. Her şey düşünülmüştü, hatta vejetaryen olanlar için bile uygun kahvaltı menüsü vardı, isteyen istediği lezzetleri orada buldu, beğendi... Orduevini gösterdiği bu titizlik ve eşsiz konukseverlik için kutlamamak günün ilk gerçeğini göz ardı etmek olur.

Kutluyoruz!..

Basın mensuplarının haricinde kahvaltı salonunun başka konukları da vardı, İl Jandarma komutanımız, İl Emniyet Müdürümüz ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri da Vali Bey'in yanı başında masada  yerlerini almışlardı.

Ve tabii ki her zamanki dostluğu ve güler yüzüyle yılların Özel Kalem müdürü, yılların İl basın müdürü sevgili Mehmet Alas...

Yedik içtik...

Kahvaltısını eksik alan veya doymayanlar da oldu tabii ki, tekrar tekrar açık büfe ziyaret edildi, çaylar tekrar tekrar dolduruldu, meyve suları tekrar tekrar tazelendi; kahvemiz yoktu, belki isteyen olursa anında yapıp getireceklerdi ama o da kusur kalsın... Zaten kimse de kahve aramadı!

Ve tabii ki böyle bir araya gelmelerin kaçınılmaz sonucu olan sorular, sorular, sorular!..

Her telden çalan  basın mensupları...

Kendi haberlerinin teyidinin peşinde koşan gazeteciler...

"Ben yazmıştım..." diyenler...

Ve gazetecileri izleyen gazeteciler!..

Ben de onlardan biriydim, bir köşede Vali Beyin açıklamalarını dinledim ve en çok hoşuma giden sözü, hatta bence güne damgasını vuran sözü şu oldu: "Ben kuralcıyım"

Doğru söze ne denir?

Elbette ki devlet belli kurallar çerçevesinde yönetilir!.. Öyle her önüne gelenin her önüne geleni ve bazen de sırf kişisel kaprisler kapsamında çamura buladığı ortamda devleti de mindere çekmek ne derece doğru?

Araştırılır, soruşturulur, bazen beklemeye alınır,  sonunda gereği yapılır...

Kurallar çerçevesinde tabii...

Şunları da ilave etti Valimiz; " Ben göreve geleli iki buçuk yıl oldu, geldiğimden beri hep sevgi dili hep barış dili kullandım, hiç kin ve nefret dili kullanmadım..."

Böyle dedi, sözlerini ifade ederken bir kırgınlığın, bir hayal kırıklığının üzüntüsü yüzüne yansıyordu. Neydi, ne olmuştu?

Ve yine kızgınlıktan uzak, ve ufaktan bir sinyal çakarak, liman kenarındaki MMOB lokalinin  sıkça gündeme gelen yıkılma konusunda yapılan açıklamaların üslubunun nezaketten uzak olduğunu vurguladı.

Bir anlamda haklıydı da;

Vali devleti temsil ediyordu, devlet başka bürokrat başkaydı. Bu kapsamda şöyle diyordu Vali Bey; "basın mensubu arkadaşlar bazen bazı bürokratlar hakkında yazılar kaleme alıyorlar, hepsini takip ediyoruz, gereği yapılması gerekenlerin hakkında kurallara uyarak gereğini yapıyoruz..."

Böylece görevini savsaklayan bürokratların korunup  kollanmadıkları da anlaşılmış oldu, devlet bunlar hakkında gereğini yapıyor, teminatı da vali...

Kahvaltı sırasında valimizin hoşuma giden bir irdelemesini buradan yazayım, şöyle dedi; "Ereğli Belediye Başkanı gereğinden fazla Ereğli milliyetçiliği yapıyor, kamuoyunu da yanıltıyor, biz ek bütçemizin yarısından fazlasını bile Ereğli ilçemize kullanmışız, bir gün Ereğli Kaymakamımız bile oluşturulmuş olan kamuoyunun etkisinde kalmış 'bütçeden az pay alıyoruz' deyince 'sen de mi kaymakam bey' dedim..."

Ve turizm;

Valimiz Mustafa Tutulmaz benim de uzmanlık alanım olan turizm konusuna değinmeden geçemedi kahvaltıda.

Turizm sektörünün öneminden söz etti,

Bir turistik otel yapımının 40 - 50 milyon dolar maliyetinin bulunduğunu, böyle yatırımlara önem verilmesinin gerektiğini, yöre olarak konaklama kapsamında yatak sayımızın yetersiz olduğunu, son günlerdeki ekonomik gelişmeler sonucu Filyos'ta otellerde boş yer kalmadığını, bu amaçla bir kruvaziyer geminin bile konaklamaya açıldığını açık açık belirtti.

"Ben Zonguldak'ın geleceğinin turizmde olduğuna inanıyorum" diyerek umutlarının kuvvetli olduğunu vurguladı.

Evet; Valimiz böyle diyor ama kendisine gereken desteği ne yazık ki yerel yönetimler pek  sağlayamıyor. Açıkça söyleyeyim, bizim seçilmiş belediye başkanlarımızın kafası pek turizme basamıyor, bu nedenle Vali Tutulmaz'ı turizm kapsamlı gelişmelerde yalnız bırakıyorlar.

Örneğin:

O kadar yazıldı, çizildi...

Son üç yılda Zonguldak ile Zonguldak ilçe ve beldelerindeki sahillere kaç soyunma kabini, kaç wc yapıldı?

Hadi bakalım kolay gelsin!..

Hiç kimse "yaptık ettik" demesin , adama gülerler, "yeter mi birader?" diye sorarlar...

Ve Zonguldak'ın gelecekteki Amasra'sı, Türkali;

Türkali köyünün önünü denize açabildik mi, köyü denizle buluşturabildik mi, köyün önüne yığılmış ve üstünden tren geçen toprak dolguyu oradan kaydırabildik mi, treni bir viyadük üstüne alabildik mi?

Bunu 20 yıl önce gerçekleştirmiş olsaydık, Türkali bu gün  belki de Amasra'yı sollamıştı, yılda yüz binlerce turisti ağırlamıştı; oteller, moteller, pansiyonlar, turistik restoranlar cenneti olmuştu. Halkın geçim şekli değişmiş, geçim düzeyi ülke ortalamasının da üstüne çıkmış olurdu...

Bizim de görüşümüz bu,

Türkali!..

Vali  beyimizin ellerinden öper  bu kaderine terk edilmiş saklı ve gizli cennet...

Evet; durumlar böyle,

Zonguldak Valimiz Mustafa Tutulmaz'ın basın mensuplarına özel günleri nedeniyle sunduğu kahvaltı etkinliğinde gündeme gelen başka konuları da gazetemiz sütunlarında okuyacaksınız.

Biz kendisine bizleri bu günümüzde hatırladığı için teşekkür ediyoruz, hediyesini de çalışma masamızda gözümüzün önünde tutacağımızı ve her kullanışta Vali Beyi hatırlayacağımızı ifade etmekten gurur duyuyoruz...

Devlet hizmetinde başarılar diliyoruz...

Ve "bir dahaki gazeteciler gününe kadar..." diyoruz.