Yargıtay’ın verdiği kararın sosyal devlet anlayışına ve emekli haklarına indirilmiş ağır bir darbe olduğunu söyleyen Tüketici Hakları Derneği Zonguldak Şubesi Başkanı Ali Topaloğlu: “Yargıtay’ın 21.03.2025 tarihli içtihadı birleştirme kararı, sosyal devlet anlayışına ve emekli haklarına indirilmiş ağır bir darbedir!

Yargıtay, 21.03.2025 tarihinde verdiği İçtihadı Birleştirme Kararı’yla, bankaların tüketici kredisi sözleşmesi yapıp ödeyemeyen emeklilerin yaşlılık aylıklarına bloke koymasının önünü açmıştır. Bu karar, Anayasa’nın 2. maddesinde tanımlanan sosyal devlet ilkesine indirilen ağır bir darbedir. Emeklilerin ömür boyu çalışarak hak kazandığı yaşlılık aylığı temel gereksinimlerini bile karşılamaya yetmezken son nefeslik bu gelire el konulmak istenmesini, vicdanla bağdaştırmak mümkün değildir.

Bu karar, aynı zamanda Sosyal Devlet anlayışını ete kemiğe büründüren Anayasa’nın:

Başlangıç bölümünde: “Her Türk vatandaşının temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak onurlu bir hayat sürdürme ve maddi-manevi varlığını geliştirme hakkı”

5. maddesinde: “Devletin; kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma” görevi,

17. maddesinde: “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı”,

60. maddesinde: “Sosyal güvenlik hakkı”,

61. maddesinde: “Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler” şeklinde ifade edilen temel ilkeler, bu kararla açıkça ihlal edilmiştir.

Son yıllarda adım adım tasfiye edilen sosyal devlet, şimdi de Yargıtay’ın bu kararıyla derin bir yara almıştır.

Emeklilerin açlık sınırının altındaki yaşlılık aylıkları, artık kredi alacaklarını daha kolay tahsil etsinler diye dev bankaların insafına terk edilmiştir. Bu durum, yargının zayıftan yana değil, güçlüden yana tutum aldığını göstermekte ve milyonlarca emekliyi derin bir hayal kırıklığına uğratmaktadır. Yargıya olan güven bir kez daha sarsılmıştır.

Yargıtay, bu kararı Anayasa'nın 48. maddesindeki “sözleşme özgürlüğü” ilkesine ve tüketici sözleşmelerinde imzalatılan muvafakat yetkisine dayandırmaktadır. Oysa herkes bilmektedir ki:

Tüketici kredisi sözleşmeleri, çaresiz yurttaşlara tek taraflı olarak dayatılmakta,

Hiçbir müzakere şansı tanınmadan imzalatılmaktadır.

Bu koşullarda “özgür irade”den veya “adil sözleşmeden” söz edilemeyeceği son derece açıktır.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereğince, “haksız şart” içeren sözleşmeler geçersizdir. Ayrıca, bir sözleşmenin geçerliliği için aydınlatılmış onam şarttır.

Yargıtay; İcra ve İflas Kanunu, Sosyal Güvenlik Kanunu ve Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun özel hükümlerini bir kenara itip, “sözleşme özgürlüğü” gibi genel bir kavrama dayanarak hukukun temel ilkesi olan normlar hiyerarşisini altüst etmiştir.

Bu kararla Yargıtay, sosyal devletten yana değil, vahşi piyasa düzeninden yana bir tutum sergilemiştir.

Tehlike sadece emeklilerle sınırlı değildir!

Bu karar, tüm çalışanları tehdit etmektedir. Bankalara, alacaklarının tahsili için cebri icra yoluna gitmeksizin, maaşlara fiilen el koyma yetkisi verilmiştir. Bugün emeklilerin başına gelen, yarın çalışanların da kaderi olabilir. Yargıtay’ın kararında bu yetkiyi sınırlayacak hiçbir hukuki güvence bulunmamaktadır.

Bizler, onurlu bir yaşam mücadelesi veren milyonlarca emekli adına, tüketici haklarını ve

sosyal devleti savunan Yurttaş Birlikteliği bileşenleri olarak, bu adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz. Yargının sosyal devleti değil, piyasa çıkarlarını önceleyen tutumunu asla kabul etmeyeceğiz.

Emeklinin ekmeğini koruyacak bir hukuk düzeni için mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.

TBMM’yi göreve davet ediyoruz.

Emeklilerin aylıklarının haczedilemeyeceğine ilişkin yasa hükümlerinin yorum yoluyla değiştirilmesine olanak veren ve tek yanlı dayatmayla müzakeresiz imzalatılan muvafakat beyanının geçerli olmadığı yönünde yasal düzenlemeler yapınız

Evrensel tüketici haklarını ve Tüketiciyi Koruma Kanunu’ndaki temel ilkeleri tüketiciyi ilgilendiren tüm yasalara egemen kılınız.

Muhabir: Gamze Erçebi