Sevgili Okuyucular,

Acı ama gerçek; okumayı pek sevmiyoruz.

Acı ama gerçek; birilerinin bir yerlere gelmesini istemiyoruz.

Acı ama gerçek; hep bana hep bana diyoruz.

Acı ama gerçek; yaptığımız iyilikleri aramız bozulduğunda insanların yüzüne vuruyoruz.

Acı ama gerçek; hep biz biliyoruz.

Acı ama gerçek; kendimizi olmazsa olmaz diğerlerini de küçük görüyoruz.

Acı ama gerçek; empati yapmıyoruz.

Acı ama gerçek; başkalarının kusurlarıyla eğlenip dalga geçiyoruz.

Acı ama gerçek; insanların arkasından konuşuyoruz.

Acı ama gerçek; şeffaf ve net değiliz.

Acı ama gerçek; oportünist ( Çıkarcı ) ve/veya machiavellist ( Zafere giden her yol mubah ) yaklaşım sergiliyoruz.

Acı ama gerçek; çok rahat karalıyor ve çamur atabiliyoruz.

Bunlar ilk aklıma gelenler Sevgili Okuyucular ve bunların istisnası olan herkesi de canı gönülden tebrik ediyor ve ayakta alkışlıyorum. 

Ama aklımda Yine – Yeniden SİYASET var.

SİYASET,

Bir kere gönül işidir,

Cesur ve dürüst olmak, 

Ben değil biz demek ve aidiyet gerekir,

Aynı zamanda sabırlı olmak,

Tabii ki de biraz da donanımlı olmak,

Ve bolca da saygılı, vefalı ve vicdanlı olmak gerekir.

Önce MEMLEKET, Sonra DAVA, 

Koltuktan güç alınmaz; koltuğa güç verilir.

Hedeflerin olur ve olmalıdır da ama hedeflerine dava basamak olmamalıdır.

Kişisel çıkarlara dava araç olmamalıdır.

“ O varsa ben yokum / O varsa ben de varım “ 

“ Şu olmazsa giderim / Bunu yapmazsanız giderim “gibi kelimeler edilmemelidir.

Siyaset, mühim bir meseledir;

Kaygısı cüzdan değil memleket,

Öznesi ben değil biz,

Mücadelesi koltuk değil vatan,

Dili fitne değil sevgi – saygı,

Gücü para değil bilgi olmalıdır.

Son olarak aklıma Sarı Başbuğ’un sözleri geldi Sevgili Okuyucular

“ Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır. “