Milli kurtuluş savaşımız ve sonrasında arka arkaya kazanılan Anadolu'da büyük sevinç ve coşku oluşturuyordu. Aynı zamanda bu başarılar batı başkentlerinde esen hüzün rüzgarlarının sebebiydi. Artık kendine güveni gelen Anadolu Türklüğü yeni mutlu başlangıçlara adım atmalıydı. Türk devletinin kuruluşu bütün dünyaya ilan edilmişti. Bu devletin yeni başkentinin Ankara olacağı yıllar öncesinden belliydi. Nihayet Cumhuriyet ilan edilmeden bir kaç gün önce 13 Ekim 1923'te Ankara resmen başkent oldu. Başta İngiltere olmak üzere çoğu Avrupa devleti büyükelçilerini Ankara'ya taşımadılar. Ankara'da sadece Afganistan, Sovyet Rusya, Polonya ve Yunanistan elçileri vardı. 1925'te Türkiye, Avrupa ülkelerine nota verdi. Birkaç ülke daha elçilerini Ankara'ya gönderdi. İngiltere hâlâ ısrar ediyordu. Onlara göre Ankara'yı başkent olarak kabul etmek bir itibar kaybı ve yenilgi idi. Ayrıca M. Kemal önderliğinde kurulan yeni devlet en fazla iki yıl devam edebileceğini, Padişahın yeniden yönetimi ele alacağını düşünüyorlardı. Bunun gerçekleşmesi için Anadolu'daki ayaklanmaları desteklemekte hiçbir sakınca görmediler.

M.Kemal ile İngiltere restleşmesi ilginç bir olayla sona erdi. İngiltere Kraliçesinin doğum gününü 3 Haziranda İstanbul'da bir resepsiyon ile kutlayacaktı. Karşı hamlede bulunan M.Kemal; 1 Haziran'da Ankara'da bütün büyük elçilere bir resepsiyon daveti gönderdi. Ankara'ya gelen elçilerin İstanbul'daki doğum gününe yetişmesi mümkün değildi. Geri adım atan İngiltere, Ankara'daki resepsiyona katıldığı gibi, Kraliçenin doğum günü resepsiyonunu da Ankara'da düzenledi. Yeni bağımsız Türk devleti taviz vermeden askeri ve ekonomik zaferlerine diplomatik kazanımları da ekliyordu. 99 yıl sonra Ankara Başkent olarak Türk devlet geleneğini Atatürk çizgisinde barışçı, eşit ve egemen bir şekilde devam ettirmektedir. Ankara'nın manevi yönden de Türk Kurtuluş Savaşı'nın merkezi olduğu unutulmamalıdır.

Cemil Bahadır

Zonguldak Türk ocağı bşk.

(HABER MERKEZİ)

Editör: Haber Merkezi