ZBEÜ'de Atatürk'ün Mirası: Vatan ve Millet" Konferansı düzenlendi.

10 Kasım Atatürk'ü anma etkinliği kapsamında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta konuşan Doç.Dr. Yücel Namal, "Atatürk'ün en önemli mirası; Türk devleti ve Türk Vatanıdır" dedi.

Büyük Önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84’üncü yılı nedeniyle Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nde (ZBEÜ) "Atatürk'ün Mirası: Vatan ve Millet" konulu konferans düzenlendi.

Üniversitenin Sezai Karakoç Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa; Vali yardımcıları Turgut Subaşı ve Yıldırım Uçar,  İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Cezmi Yalınkılıç, İl Emniyet Müdürü Fahri Aktaş, rektör İsmail Hakkı özölçer ve il protokolü katıldı. 
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr Yücel Namal, "Atatürk'ün en önemli mirası; Türk devleti ve Türk vatanıdır. Bu vatan ki tam bağımsız bir vatan ve devleti ifade eder. Yani siyasi ve askeri bağımsızlığın yanında ekonomik bağımsızlığını da gerçekleştirmiş güçlü bir Türkiye'yi ifade ediyor." Dedi.

29 Ekim 1923 tarihinin yarı bağımsız Osmanlı imparatorluğu'nun tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetine geçişini ifade ettiğini belirten Doç Dr.Namal, "Atatürk'ün İzmir iktisat kongresi açılış konuşmasında söylediği gibi bir devlet ki kendi temasına koyduğu vergiyi yabancılara koyamaz  ve yabancılar üzerinde yargı hakkı uygulamaktan yoksun ise böyle bir devlete bağımsız bir devlet denemez  Atatürk'ün ısrarla vurguladığı iki ülkeden biri tam bağımsızlık diğeri ise milli egemenliktir" ifadesini kullandı.

Atatürk'ün dünya savaşı sonunda yıkılan Osmanlı'nın külleri üzerinden bir devlet kurduğunu belirten Doç.Dr. Namal, "Atatürk Osmanlı Devleti'nin bir subayı olarak devletin bekasını gerçekleştirmek için canla başla cepheden cepheye dolaşmış bir subaydı." Şeklinde konuştu. 

Doç.Dr.Yğcel Namal konferansta şunları söyledi:

"Ölümünün 84. Yılında T.C. Devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’i büyük bir özlem ve minnetle anıyoruz. Bizler çok şanslıyız ki dünyanın birçok yerinde düşünce ve fikirlerine saygı duyulan ve örnek alınan bir liderdir. Bunun en ilgi çekici örneği Yunan Başbakanı VENİZELOS Atatürk’ü 1934’te NOBEL’e aday göstermiştir. 
Yıllarca cephelerde Karşı karşıya gelmiş İki ulus, iki lider… Ve tarihe yansıması böyledir.
Afgan Kralı Amanullah HAN, “O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi.”

Bizlerde Onun eseri Cumhuriyetin yetiştirdiği bireyleriz.
ATATÜRK KİMDİR ? sorusuna bizlerin cevap vermesi belki o kadar önemli olmayabilir. Ancak 152 ülkenin ifadesi en güzeli olsa gerek.
UNESCO, 1981 Yılının Atatürk’ün Doğumunun Yüzüncü Yılı olarak ilan edilmesinin gerekçesini şöyle açıklamıştır:
152 ülkenin oy birliğiyle, 
Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, UNESCO’nun yetki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş bir inkılâpçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderlerden biri, insan haklarına saygılı, insanları ortak anlayışa ve devletleri dünya barışına teşvik eden, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. İfadesi yeralır
Cumhuriyetin 10. yıl nutkunu yazarken Atatürk, son bölümünde 
 “Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve kabiliyeti bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur:
Beni hatırlayınız!”
Sonradan bu son iki cümlenin üzerlerini çizerek, bu dileğine yer vermeyerek NUTKUNU bitirmiştir.

O her ne kadar bu dileğinin üzerini çizmiş olsa da bizler karakteri bağımsızlık olan Türk Milleti, Atatürk’ü hiç unutmadık.
Cumhuriyetin onuncu yılı için afişler hazırlandığı sırada. Görevlilerin belirlediği cümleler arasında şunlar yer alıyordu: 
Atatürk bizim en büyüğümüzdür.  
Atatürk bu milletin en yücesidir. 
Türk milleti asırlardır bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı.
Bunlar gibi birçoğunu çizen ATATÜRK Kendini en iyi ifade eden şu cümleyi kullanmıştır.
Atatürk BİZDEN biridir. 
Atatürk her ne kadar asker komutan yönetici olsa da duygularıya kızgınlığıyla neşesiyle bizden biriydi.
Konuşmamı videoda izlediğiniz üzere Atatürk’ün 1935 yılındaki sözleri üzerine şekillendireceğim: 
Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... yıllarca süren savaş... ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete(millet), yeni devlet... ve bunları başarmak için aralıksız devrimler... işte Türk genel inkılabının ifadesi…
Yeni bir VATAN ve MİLLET
Atatürk’ün en önemli mirası Türk DEVLET-Türk VATAN, Bağımsız bir devlettir. İSTİKLAL-İ TAAMME Askeri-Siyasi bağımsızlığın yanında Ekonomik bağımsızlığını kazanan güçlü TÜRKİYE
Ancak bu süreç kolay olmamıştır. 
Mustafa Kemal Paşa, Büyük Nutku’nun başında, der ki; Samsun’a çıktığımız zaman, üç karar karşısındaydık – üç alternatif karşısındaydık – bir görüş İngilizlerin himayesini kabul etmek; diğer görüş Amerikan mandasını kabul etmek; bir üçüncü görüş de, mahalli kurtuluş hareketlerinden medet ummak. Ben bu üç kararın hiç birinde isabet görmedim>> Çünkü o anda Osmanlı Devleti devrini tamamlamıştı. Milli hâkimiyete dayalı yeni bir devletin kurulması lazımdı. işte biz diyor, samsun’a ayak basarken samsun’a işte

Yine hepinizin bildiği üzere ATATÜRK, Osmanlı Devletinin bir subayı olarak birçok cephede görev almış ve büyük başarılara imza atmıştır.
I. Dünya Savaşı ardından Bütün hanedanlar yıkılıyordu.
Osmanlı Devletinin neden çöktüğü üzerine birçok çalışma var ve birçok nedeni de hepinizin malumudur. 
Cumhuriyetten 100 yıl öncesinde Kuzey Afrika, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslara kadar genişlemiş Osmanlı devletine SEVR’de dayatılan Ankara ve çevresindeki topraklar vaadedilir. Atatürk buna direndi.  
Nereleri kaybetmedik ki önce Yunanistan 1829 bağımsız sonra Fransızlar Cezayir’i 1830 işgal etti. 1878 Sırbistan, Karadağ, Romanya koptu. 1878 İngilizler Kıbrıs’a girdi. 
1881 Tunus 1882 Mısır gittti. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı kazanıldı ancak yapılan antlaşmayla GİRİT koptu. Trablusgarp gitti Egede 12 adalar gitti. Makedonya ve Balkanlar gitti. 
Bu kopuşlara istinaden Milli Şairimiz Mehmet AKİF şu dizeleri yazıyordu: 1913
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
Ancak artık çok geçti 
I. Dünya Savaşında da Ortadoğu gitti.
Buna direnmek herkesin göreviydi. Mustafa Kemal Paşada bu durumdan kendine vazife çıkaran bir subaydı.
Mustafa Kemal saltanatın kaldırılması görüşmelerinde şunları söyler: “Cihan tarihinde, bir Cengiz, bir Selçuk, bir Osman devleti tesis eden Türk milleti, bu defa doğrudan doğruya, kendi nam ve sıfatında bir devlet kurmuştur.
İmparatorluktan cumhuriyete geçişte ulusa geçiş vardır. Millet Osmanlıda dini topluluk. Cumhuriyet döneminde millet kayramı coğrafi ve kültürel tanım olarak oluştuğunu görüyoruz
Teşkilatı esasiyede anayasal yurttaşlığa dayanan millet anlayışıdır. 
Türkiye ahâlisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibâriyle (Türk) ıtlak olunur. 88. Madde.
Sevgili gençler Atatürk’ün sizlere vasiyeti hepinizin bildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti devletini muhafaza ve müdafaa etmek olduğu kadar Türk milletinin daha iyi daha müreffeh olması için sizlerden ailenizin ve milletimizin beklentisi derslerinize çalışmanız ve alanınızda başarılı olmanızdır. Yine Atatürk ün ifade ettiği üzere muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur. 
Bizlere bugünleri armağan eden Başta Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor ruhları şaad olsun.
Beni Sabırla dinlediğiniz için Teşekkür ederim.
Saygılarımla."
(Haber- Ercan Demir)

Editör: Haber Merkezi