Saadet Partisi Zonguldak İl Kadın Kolları Başkanı Reyhan Gülay, “ 24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle basın açıklaması yaptı ve “Maalesef eğitim sistemimiz sınavlarla birlikte bir yaz-boz tahtasına döndü” dedi. 
Gülay, “Eğitimin sıkıntıları her geçen gün katlanarak artmaktadır. Buna karşılık hükümet, giderayak “bütün problemleri çözeceğiz” diyor. Ne yazık ki ülkemizde, görevini icra etmekte olan kıymetli öğretmenlerimiz gerekli değeri görememektedir” dedi. 
Saadet Partisi Zonguldak il Başkanlığı binasında açıklama yapan İl Kadın Kolları Başkanı Reyhan Gülay, şunları söyledi:
“Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü, her vesile ile dile getirdiğimiz eğitimin problemlerinin yanında bugün öğretmenlerimizin problemlerini gündeme getirmeye çalışmaktayız. 
Eğitim sistemindeki aksaklıklar artık hepimizin malumu bugün burada bunların tamamını dile getirme imkânına ve zamanına sahip değiliz. 
Maalesef eğitim sistemimiz sınavlarla birlikte bir yaz-boz tahtasına döndü. 20 yıldır iktidarda bulunan parti hala öğretmenlerle ve eğitimle ilgili elle tutulur bir şeyi ortaya koyamadı. 
Eğitimin sıkıntıları her geçen gün katlanarak artmaktadır. Buna karşılık hükümet, giderayak “bütün problemleri çözeceğiz” diyor. Hakikaten merak ediyorum bir hükümette bakanlar neden bu kadar çok değişir? Bu vaatler neden 20 yıl sonra tekrar gündeme getirilir? Anlamakta güçlük çekiyoruz. 20 yıl; dile kolay. O gün doğan çocuk şimdi üniversite okuyor. 
Çok açık olarak görüyoruz ki bu arkadaşlar sadece seçime yönelik vaatlerle problemleri çözmeye çalışıyorlar. Ak Partinin Reel-politik anlayışı hiçbir problemi çözemediği gibi problem yumağını kördüğüm etti. Bütün bu aksaklıklara eksikliklere rağmen aldıkları ücretin hakikaten kendi ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini bilmelerine rağmen, yok kadroluymuş yok sözleşmeliymiş gibi aralarındaki farklılıklara rağmen;  yine de kararlılıkla ve azimle bu ülkenin geleceğini şekillendirecek çocuklarımızı yetiştiriyorlar. Yamalı bohçaya döken bir sistemi ayakta tutma gayreti onlara düşüyor, adeta sistemin tüm eksikliklerini kendi başlarına yükleniyorlar. 
Ne yazık ki ülkemizde, görevini icra etmekte olan kıymetli öğretmenlerimiz gerekli değeri görememektedir. Hâlbuki bir ülkenin kalkınmasında, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde, toplumdaki huzur ve sosyal barışın sağlanmasında, bireylerin sosyalleşmesi ve toplumsal hayata hazırlanmasında, toplumun kültür, ahlak ve manevi değerlerinin genç kuşaklara aktarılmasında öğretmenler hayati bir rol oynamaktadır.
Öğretmenlerin öğretmen yetiştirme, emeklilik, kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, özel okul öğretmenliği, öğretmen atamaları, yer değiştirme, teftiş, müfettişlik, öğretmenin değersizleştirilmesi, öğretmene şiddet ve benzeri birçok sorunu var. 
Eylül ayında atanan 20 bin öğretmen atanıp göreve başladı fakat 150 bin öğretmen ihtiyacının ve 800 bin atama bekleyen öğretmenin olduğu ülkemizde 20 bin sayısı bir mana ifade etmemektedir. Özel sektörde çalışan öğretmenlerin maaş mağduriyeti de devam etmektedir. Öğretmenlerin sık sık gündeme getirdiği taban maaş talebine ilişkin eylemler yapılmakta. Uzman öğretmenlik ve başöğretmenliğin tanımlamalarının ayrılmamış olması da ayrı bir problem olarak önümüze çıkmaktadır. 
Öğretmenler yaptıkları iş karşılığı adil ücret almamaktadırlar. Öğretmen maaşları yetersiz durumdadır. Öğretmenlere ekonomik açıdan nefes aldıracak adımlar atılmamaktadır. Ayrıca öğretmenlerin ek ders ücretleri günümüz ekonomik şartlarına göre çok düşük seviyededir.  
Bakın muhterem arkadaşlar, ücret her şey demek değil.  Bunu biliyoruz ama bugün bir öğretmen maaşı ortalama 10.500, 
Gıda Gideri:10.500 maaşının %46,43’ü= 4.875
Kira Gideri: 10.500 maaşın %21,04’ü = 2.209
Ulaşım Gideri: 1.500
Çocuklarının eğitim masrafı: 1.500 x 2 = 3.000
Sağlık, haberleşme, giyim gibi zorunlu ihtiyaçları karşılamak için maaşımızdan geriye kalan bütçe:
2.209 + 4.875 + 1.500 + 3.000 = 11.584
Maaşımız 10.500 – 11.584 = -1.084 
Her bir öğretmen her ay 1000tl cepten yiyiyor ki cepte de metelik yok …
Şimdi öğretmenlere bunu bir de başarı olarak takdim ediyorlar. Hakikaten bunu söylerken içlerinde bir ürperti duyuyorlar mı merak ediyorum.  
İktidar işçiye, memura kaşıkla verdiği zamları gece gündüz çalışan matbaada basılan paralar ve yanlış politikalar sonucu yükselen enflasyon ile kepçe kepçe geri almaktan da imtina etmiyor. İnsanımız kısa süreliğine yüksek maaş aldığı hissine kapılıyor ama sonradan aldığı bu maaş ile ay sonunun gelmediği, getiremediği anlamakta gecikmiyor. Bu ortamda pek çok kamu kurumu halkın sorunlarına çözüm getirecek ciddi bir çalışma yapmazken Ankara’da gece gündüz harıl harıl çalışan tek bir kurum çıkıyor ortaya, o da Merkez Bankası matbaası. Son dönemde elimize aldığımız paraların gıcır gıcır olmasının tek sebebi bu, yeni basılmış olmaları. Elimize ilk defa matbaadan çıkmış para değiyor. Refahyol hükümeti iktidarında Milli Görüş ilk adımı yüzde elli zam arkasından altı ay içinde yüzde 25 ve 50 zamlarla toplam 130’a yakın zam verdi. Biz boş konuşmayız. Söylediğimiz sözün arkasındayız. Milletimiz de geçmişte söylediğimiz sözlerin yakinen şahidi olmuştur. 
Atanmayan öğretmen! Atanamayan öğretmenler! Normalde alması icap eden ücreti alamayan ders ücretine talim yapan sözleşmeli öğretmenler mi? İş iyice karışmış durumda.
Öğretmenler bizim baş tacımız. 

Biz tüm bu ayrımları kaldıracak; öğretmenliğin itibarını yeniden kazandıracak ve öğretmenlerimizin haklarını eksiksiz vereceğiz. 
 Özel sektörde öğretmenlik yapan eğitimcilerin tek bir isteği var; insanca yaşam! İktidar bu sese kulak vereceğine, sesleri bastırmaya çalışıyor. Öğretmeni susturan bir devletin, gelecek nesillere söyleyeceği bir sözü yok demektir.
Biz herkesin sözünü rahatlıkla söyleyeceği Türkiye’yi, öğretmen ve öğrencilerimizle birlikte inşa edeceğiz.
Şimdi bir uygulama çıkmış. Uygulamaya göre; öğretmen nasıl öğrenciye not veriyorsa, öğrenci de öğretmene öyle not verecekmiş. Öncelikle böyle bir uygulama öğretmenin öğrenci üzerindeki saygınlığını ortadan kaldırır. Ayrıca bu uygulama hangi sistemle nasıl değerlendirilecek? Bu da bir merak konusu. Gerçi onlar alışmışlar her şeyi elektronik ortama havale etmeye ve bunu da öyle yapabilirler. 
Öğretmenler kimsenin insafına bırakılamayacak kadar bu ülkenin en değerlisidirler. 
Eğitimdeki performans öğretmenin değil, hükümetin sınıfta kaldığını gösteriyor. Bunun kanıtı ise 15 yılda değiştirilen 6 bakan ile 16 defa değiştirilen eğitim sistemidir. Bakın, Nurettin Topçu’nun güzel bir ifadesi var. Der ki, ‘Eğitim sistemimizin iki önemli eksiği vardır. Birincisi eğitimsizlik, ikincisi ise sistemsizlik’. Bugünkü durum da aynen bu şekilde. Çünkü yanlış politikalar eğitimi de, sistemi de çökertti. Bu yanlış politikalar yüzünden 442 bin öğretmen atanamadığı için açıkta ve araştırmalara göre bu sayı 2023 yılında 1 milyonu geçecek. Planın, düzenin, sistemin, öngörünün olmadığı yerde böyle sorunlar bitmez, aksine büyür” dedi.
(Haber-Ercan Demir)

Editör: Haber Merkezi