GMİS taban delege seçimleri tamamlandı…

Daha önceki yazılarımızda ve TV programlarımızda ifade ettiğimiz gibi son yılların en sakin ve demokratik seçimleri gerçekleşmiş oldu…

Maden işçilerimiz için hayırlı-uğurlu olsun!..

Bu arada taban delege seçimlerinin ardından kimi çevreler tarafından " GMİS Genel Başkanı kim olacak?" şeklinde sorular sorulmaya başlandı…

Bu sorunun yanıtı bellidir aslında…

Teorik olarak, taban delege seçimleri genel merkez yöneticilerini belirler, yani şube kongreleri ve genel kongre sonucu pek fazla değiştirmez.

Özetle, GMİS'in yedi seçim bölgesinden beş genel merkez yöneticisinin seçimine zemin hazırlar.

GMİS Genel Başkanı yönetime giren beş genel merkez yöneticisi arasından kendi aralarındaki mutabakat ile belirlenir.

Bu durumda, yine teorik olarak, mevcut Genel Başkan Hakan Yeşil'in dışında da bir genel başkan seçilebilir.

Ne var ki, bu uzak bir olasılıktır…

Hakan Yeşil, bizim de seçimden önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz gibi Gelik'te seçimi fark atarak kazandı…

Elbette bu sonuca ulaşmasında başta Tayfun Demir olmak üzere, İsa Mutlu ve Karadon'da seçimi kazanan Yalçın Yiğit'in sağladığı büyük destek de etkili oldu.

Hal böyle olunca, görünen köy kılavuz istemiyor doğrusu…

GMİS'in yeni genel başkanı, eski genel başkanı Hakan Yeşil'den başkası değildir.

Bu konuda spekülasyon oluşturmak isteyenlerin boşuna bir çabanın içinde olduklarını anlamaları gerekiyor.

GMİS'in rakipsiz başkanları

GMİS taban delege seçimlerinde, sendikanın tarihinde ilk kez "rakipsiz" olarak seçimlere katılan başkanlara tanıklık edildi.

Üzülmez'de genel merkez adayı Tayfun Demir ile şube başkanı adayı Sefer Karakabak'ın karşısına rakip çıkmadı, çıkamadı…

Bu yönde cılız girişimler olduysa da beş kişiyi bir araya toplayıp ekip kuramadılar, bükemedikleri eli öpmek zorunda kaldılar.

GMİS Genel Sekreterliği Kozlu'nun hakkı

Taban delege seçimlerinin önemli sonuçlarından biri de Kozlu'dan genel merkez adayı çıkması oldu.

Yener Aslanboga ekibi ile birlikte seçimi kazanarak, genel merkez yönetimine girecek isimler arasında yer aldı.

Elbette birtakım ittifaklar kurularak, Kozlu yerine başka bir üretim bölgesinden genel sekreter seçilebilir ama,  bu da uzak bir ihtimal…

TTK'nın ikinci üretim bölgesi Kozlu, GMİS genel merkezinde temsil edilmeyi fazlasıyla hak ediyor.

Üstelik, sayısal çoğunluk ve hakkaniyet ilkesi de bunu gerektiriyor.

SENİ GİDİ SENİ !..

Evvel zaman içinde hocaefendinin biri sadece kadınların katıldığı bir toplantıda “kadınlara özel” vaaz verip, nasihatler ediyormuş …

Sıra “soru-cevap” faslına gelmiş …

Toplantıya katılan kadınlardan biri, hocaefendiye ilginç bir soru yöneltmiş …

Hocam, bekar bir kadın, sıradan bir adam ile zina etmiş olsa, bunun cezası nice olur?..

Hocaefendi kaşlarını çatmış …

" Bunun cezası ağırdır; her ikisine de 100’er deynek vurulur."

Aynı kadın yeniden sormuş …

" Bekar bir kadın, bir kadı ile zina etse, bunun cezası ne olur ?.."

Hocaefendi bu kez daha çok sinirlenmiş …

" Onun cezası daha ağırdır. Her ikisine de 200’er deynek vurulur …

Kadın ısrar edip, yeni bir soru daha yöneltmiş …- Peki, hocam !.. Bekar bir kadın, bir hoca ile zina etse,bunun cezası nedir ?..

Hocaefendinin suratı birden gevşemiş, gözleri parıl parıl parlamış, içi bir tuhaf olmuş …

Dili bir karış dışarıda, kadının gözlerinin içine baka baka sorusunu yanıtlamış …

" Seni gidi, seni !.. 

Sen, cennete gitmek istiyorsun değil mi ?.."

*

Dinimizi dosdoğru öğreten, özü sözü bir, yaşamları ile topluma örnek olan din adamlarımızı, hocalarımızı tenzih ediyoruz.

Şu mel’un Fethullahçı Terör Örgütü nedeniyle “takiyye” sözü günlük yaşantımıza öyle çok girdi ki, yukarıdaki fıkra da buna bir örnek oluşturuyor.

Takiyye, yani “iki yüzlülük”, yani “olduğundan başka görünmek” yani, sözü başka “özü” başka olmak, yani bildiğimiz münafıklık...

Fethullah’ın münafıklığını zamanında anlayamadığımız için ülkemiz felaketin eşiğinden döndü....

O halde...

Tıpkı fıkradaki “hoca” gibi sözü ve eylemi birbirini tutmayan münafıklara, bir başka deyişle “takiyyecilere” dikkat edelim.

Zonguldak’ta ne “takiyyeciler” var !.

.Zonguldak’ta ne “münafıklar” var !..

Özellikle son 10-15 yılda FETÖ’den nemalanıp beslendikçe beslenen, semirdikçe semiren, kıyı kenar çizgisi, karayolları mevzuatı, imar mevzuatı ve saire tanımadan yüksek yüksek binalara kurulup, yayıldıkça yayılan ne takiyyeciler, ne münafıklar var bu memlekette !..

Fıkradaki şehvetine yenik düşen takiyyeci hoca onların yanında sütten çıkan kaşık gibi duruyor.