Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, yakın dostum ve arkadaşım, mesleğimiz adına uzun yıllar birliktelik yaptığımız  Sezai Matur, son köşe yazısında ‘’Sakarya’yı sevin ‘’ yazısını kaleme almış.

Çok da güzel bir yazı olmuş paylaşıyorum.

Sezai Matur

Bu şehrin iki büyük sorunu var.

En büyük sorunumuz, şehrin depreme hazır olmaması.

İkinci büyük sorunumuz, Sakarya’da yaşayanların büyük bölümü kendini Sakaryalı olarak görmüyor.

Şehri depreme hazırlamak hepimizin sorumluluğunda.

Bu sorun çözümsüz olsa da, hiç değilse biliniyor.

Kentsel dönüşümle ilgili son dönemde atılan adımlar az da olsa umut veriyor depreme hazırlık konusunda.

Sakarya’da yaşayanların şehre karşı aidiyet duygularının olmaması şeklinde tanımlayabileceğimiz ikinci sorunumuzun ise kimse farkında değil.

Oysa bu şehrin tüm sorunlarının çözümsüzlüğünün arkasında bu gerçek yatıyor.

Bu şehir sürekli göç alan bir şehir.

Sadece Türkiye'nin dört bir yanından değil, Balkanlar’dan, Kafkaslardan göç alan bir şehir.

Son dönemde ise Irak’tan, Suriye’den, İran'dan Afganistan’dan çok yoğun bir şekilde göç alıyor.

Göçle gelenler kendi kültürlerini yaşatma çabasında.

Buna saygı duyuyorum.

Kurulan kültür derneklerinin bu anlamdaki faaliyetlerini önemsiyorum.

Ama şunu anlamıyorum:

40-50 yıl önce Sakarya'ya gelmiş, çocukları burada doğmuş, burada torun sahibi olmuş…

Bu topraklarda servetler edinmiş.

Hala geldiği yerle tanımlıyor kendini.

45-50 yılı geç, yüzyılı aşkın bir süre önce göç etmiş olanlar bile kendisini geldikleri yerle anıyor, tanıtıyor.

Arabasının plakasında bir şekilde geldiği il olsun istiyor.

Onlarca yıl bu topraklarda, bu güzelim şehirde yaşayanların, ortak bir kültürü oluşmalı, ortak değerleri olmalı.

Bu şehirde yaşayan yüzbinler, kendilerini Sakaryalı olarak tanımlanmalı.

Bu şehrin çocukları 54 plakayla gurur duymalı.

Yeşil siyah renklere gönül vermeli.

Sakarya’da yaşayanların kendini bu şehre ait hissetmeleri için çaba gösterilmeli.

Şehri yönetenler, şehre aidiyet duygusunun gelişmesi ve 54 sevgisinin gelişmesi için kafa yormalı.

Ben 57 yaşına doğru yol alıyorum.

Kendimi bildim bileli, Sakaryalı olmaktan hep gurur duydum.

Çocuklarımı da bu bilinçle yetiştirmeye çalışıyorum.

Onlara Sakarya ve 54 sevgisini vermeye çabalıyorum.

Bu yazımı okuyanlara şu çağrıda bulunmak istiyorum.

Sakarya’yı ve 54’ü sevin…

Evet bence kısa ve öz Sezai Başkanım diyor ki yaşadığınız şehri, kenti sevin.

Şehre ve kente değerler katın.

Araç için değil, amaç için yaşayın.

Kendi adıma Sakarya çok canlı bir şehir.

Kent.Büyükşehir.Nüfus bir milyon.

Ve şunu da ekleyeyim.

Sakarya çok zengin bir şehir.Fakir kesim yok.99 depreminin yaraları çok çabuk sarılmış.

Şehir hemen bir şekilde ayağa kalkmış.

Deprem tabi ki Allah korusun çok büyük acıydı.

Eğer Sakarya o depremi yaşamamış olsaydı.

Bugün iki Sakarya daha olurdu.Belki daha fazlası olurdu.Sakarya tutulamaz olurdu.

Biz yine de iki Sakarya diyerek hoşgörülü olalım.

Her ne kadar Sezai başkanım Sakarya için depreme karşın halen daha hazırlıklı değiliz dese de.

Haklı uyarısını yapsa da.

Yetkililer ve ilgililer inşallah bu mesajı alır.

Sakarya AFAD gereğini yapar düşüncesindeyim.

Deprem ve doğal afetten Sakarya’yı Allah korusun, inşallah bir daha böyle acılar yaşamayız.

Bir kez daha 99 depreminde vefat edenlere Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Nurlar içinde uyusunlar.

Devamla.

Sakarya ‘da ne var dersek.

Ne yok ki.

Kamu yatırımı da var.

Özel sektör işletmeciliği dinamizmi de var.

Tarım var.Turizm var.

Üniversite çok büyük.Sanayi her adımda gelişmiş.

Otomobil Fabrikası. Vagon fabrikası.

TCDD birçok üretim odaklı faaliyetleri.

Yerel yönetimlerde çağ atlamış.

Birçok yerel yönetimler adına çalışmalarını da görüyoruz.

Bir ara büyükşehir belediyesinin yanlış yönetimsel nedeni ile kent merkezinde yapılan dere ıslah çalışmalarının devasa boyutu ile borcu çoktu.

Şimdi ne yaptılar o borç yumağı acaba eridi mi?

Bilemiyorum.İnşallah erimiştir.

Sakarya’nın çok güçlü bir yerel basını var.

Renkli baskı.Günde 2500-3000 tirajlar.

Sakarya’nın siyaseti çok güçlü.

Bir çok tanıdığım değerli siyasetçiler var.

Ak Parti Genel Başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz, gerçekten hem İli hem de partisi için var gücü ile çalışan, herkesin takdirini alan bir siyasetçi,

BİK bir önceki Genel  MüdürümüzSayın Rıdvan Duran.

Şimdi ise Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakan yardımcısı.

Bizler adına çok önemli bir isim. Çok çalışkan bir değer.

Kısa sürede olsa BİK’ i resmen dip noktadan üst seviyeye getirerek ayağa kaldırdı. Hem de çok pratik ve akılcı çözümlerle.

Yerel yönetimlerde gösterdiği üstün başarılı çalışma performansını, BİK ile aynı tempoda yoğun sürdürdü ve devamında bakanlık yardımcılığı ile taçlandırıldı. Bence ilerisini bakanlık olarak adlandırıyorum. Hem de çok yakında.

Ak Parti genel merkezinde yerel yönetimler başkan yardımcısı Ali İnce, başkan da çok güçlü bir siyasetçi.

Genel merkezde partisi için ülke geneli yoğun mesai yaptığını gözlemledim.

Hendek ilçesinde dört dönem yerel yöneticilik  ve kısa da olsa bir dönem vekillik, İli için cansiperane çalışan bir siyasetçi.Sakarya  her anlamda çok  güçlü olmasını böyle azimli  örnek siyasetçilere borçlu diye düşünüyorum.

Diğer partilerde çok güçlü isimler yer alıyor.

Sakarya’ da birçok bölge müdürlükleri yer alıyor.

Başarı ile görev yapan Basın İlan Kurumu(BİK) bölge müdürlüğü dahil.

Ülkenin çok büyük STK larının Genel Başkanları Sakaryalı.

Türk –İş ve Demir-Yol Genel Başkanımız, ülke tarihinin en başarılı işçi lideriErgün Atalay, Adapazarlı.

Sayın Ergün başkan’ ın Sakarya’ya birçok hizmeti var.

Hangi birini sayayım.O kadar çok ki.

Maşallah diyeyim.

Birçok örnek var ama sadece bir örnek ile başlayayım, Şehir hastanesinin hayata geçmesinde Genel Başkan Atalay’ın tabi ki çok büyük katkısı var.

Tam 1000 yataklı şehir hastanesi Sakarya’da inşaatta zaman dahilinde yapımında aksaklıklar şantiye adına yaşansa daçok hızlı bir şekilde devam ediyor.

İnşallah çok çabuk biter, tamamlanır ve hizmete geçer.

Her ne kadar şehir hastanesinde sona gelinirken, bazı ihmallerin, sorun ve sıkıntıların yapım adına devam ettiği iddialı bir şekilde söyleniyor.

Yetkililer ve ilgililerin dikkatini çekmek isterim.

100 yataklı acil durum hastanesini de çok önemli buluyorum. Şehir hastanesi açıldığında Sakarya sağlık adına çok modern ve vatandaş odaklı hizmeti yoğun alacaktır.

Şehir hastanesi ile birlikte artık uzun yıllardır sağlıkta yaşanan koğuş sistemleri de sona eriyor. Tarih oluyor.

Tek ve ikili olmak üzere özel hastalar için yatılı sağlık hizmeti de hayata geçiyor. Emeği geçenlere tabi ki ülkemiz adına şükran duyuyoruz.

Devamla.

Türkiye ismini almış Fırıncılar OdasıFederasyonu GenelBaşkanı Sakaryalı.

Sayın Başkan Balcı faal ve aktif bir isim.

Her sektörde var. Medya dahil.

Ülke geneli ekmek fiyatlarını belirleyen isim. İnanıyorum ki genel başkanlığı uzun süre bırakmaya haklı olarak hiç niyeti yok.

O iradeyi kendisinde görüyoruz.

Tank Palet Fabrikamız Karasu /Sakarya’da.

Karasu ilçesi çok önem arz ediyor. Çok güzel bir ilçe, yerel olarak da çok başarılı.

Yeni kurulan Karasu limanı Karadeniz'de önemli bir görevi lojistik adına yerine getiriyor.

Liman adına her şey var.

Zonguldak olarak yoğun rekabet ediyoruz diyebilirim.

Demiryolu ağı ise Sakarya- Karasu- Arifiye- Akçakoca istikametli, Ereğli, Zonguldak ve Bartın ili son durak olacaktı.

Ama bir türlü olmuyor.

Gerçekleşmiyor.

Neden? Niçin?

Sakarya Başaramıyor, Düzce elini kıpırdatmıyor, Zonguldak’ın nefesi yetmiyor, Bartın ise resmen hissiz duruyor.

Hani demiryolu ağında rekor kırıyorduk.

Neden Sakarya – Zonguldak – Bartın yeni demiryolu hattı 2011 yılından bugüne gardolapta duruyor. Veya sanal çalışma var görünüyor.

Sezai Matur başkanımın, 7Eylül 2022’ de yazdığı ‘’Karasu Demiryolu Yalanları’’ ne kadar haklı bir yazı.

Pes dedim pes.

Proje safhasından uygulamaya bir türlü geçmiyor.

Geçemiyor. Geçse bile bir yere kadar gidiyor.

Proje kapsamında tam uygulama yok.

Bizlerde var diye beyhude avutuluyoruz.

Neden?

Maliyet çok yüklü deniliyor.

AB ‘den hibe kredi burası içinde alabiliriz.

Zonguldak Karabük – Irmak demiryolu için Zonguldak olarak hibe kredi almıştık.

Tam 365 milyon Euro.Hem de yıllar önce.

Gerçi halen daha Zonguldak demiryolu ağı ile Ankara’ya bağlanamadı.

Bunun adına beceriksizliğin her türlüsü diyebiliriz.

Nedense bazı illerde demiryolu ağı çok şanslı yürüyor.

Bazı illerde ise resmen kağnı arabası hızında sürüyor.

Aslında Sakarya ile ilgili çok yazacak konu başlığımız var ama bugün için bu kadar yeter diyelim.

Her ne kadar Sezai başkanım beni ili ile ilgili çok gezdirmese de.

Az bilgilendirme de bulunsa da. Bu kadar detay yapabildim

Dünyaca ünlü ıslama köftesini çok sıklıkla afiyetle yedik.

Gerçekten Adapazarı ıslama köftesini herkese tavsiye ederim.

Sakarya mutfağı da çok güzel.

Lezzetli.

Sakarya ilinden başlayan Kuzey Marmara otoyolu ile de İstanbul çok daha yakın.

Hiç unutmam gazetecilik mesleğine daha başlamamıştım.Doksanlı yılların başı idi.

O dönem adına Sakarya valiliğinde bulunan uzun boyu ile tanınan 1987-1991 döneminde görev yapan valim Nurettin Turan’ın bizleri ağırladığı Sakarya’da şu sözleri çok değerliydi.

Bugün için Sayın Valim vefat etti.Allah rahmet eylesin.mekanı cennet olsun. Çok saygın bir isimdi.

Sayın Turan valim, İstanbul sınırı Sakarya’dan başlıyor sözlerini ifade etmişti.

İstanbul demek, Sakarya demektir sözleri çok açık ve netti.

Evet o günlerden bugüne tam 30 yıl geçti. Her ne kadar deprem süreci etkilese de.

Sakarya ve İstanbul buluşması çok güçlü sürüyor.

Devam ediyor. Hem de çok hızla.

Sakarya’yı sevin, başlıklı köşe yazısında herkese, her kesime çok güçlü mesaj var.

Yaşadığınız şehri severek onare edin.

Yaşadığınız şehirde emanet durmayın.

Katkı verin.

Yaşadığınız ve nefes aldığınız kent ile gurur duyun.

Sadece alma amaçlı değil, verme amaçlı da yol alın.

Sakarya’ yı sevin yazısının bir orijinalini de değişik görüş kapsamında Zonguldak’ı sevin diyerekdeğerlendireceğim.

Hem de geniş çerçeveli.

Sakarya başkanımın yazısının her karesine de katılıyorum.

İnşallah Sakaryalılar mesajı dediğim gibi güçlü bir şekilde alırlar.

Herkes yaşadığı ili sevme durumunda ve konumundadır.

Hale daha geçmiş illerinin izi ve ruhu ile yol alanlar, emanetçi görünüyorlar.

Biliniz ki sizler geçmiş illerimizin plakası dahil tanıtım yaparken, o geçmişte yaşadığınız iller sizin için ne diyor biliyor musunuz, hepsi olmasa da bir çoğu.

Kibarcası çok da hakkaniyetli davranmıyorlar.

Ne buna fırsat verin ne de bu duruma düşün.

Yaşadığınız ve doğduğunuz yer ile övünün, gurur ve onur duyun.

O il sizleri her yere başarı ile taşır yeter ki, o iradeyi gösterin.

Ortaya koyun.

Sözde hiç olmayın. Özde olun.

Yaşadığınız İlin bilincini ve ruhunu taşıyın, hissedin.

Şimdilik nokta.