Zonguldak basın aleminin dürüstlük abidesi (!), çok ünlü şantaj enkirmeni Mustafa Özdemir, bizim ironik bir anlatımla kaleme aldığımız " Zübük Ömer Destanı " başlıklı yazımıza atfen, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'a "zarf attığımız", bu yazı ile Sayın Alan'ı itham ettiğimiz şeklinde kendisinin de inanmadığı bir haber yayınlamış…

Açıkçası, Belediye Başkanı Ömer Selim Alan ile ilgili hezeyanlarına bizi de ortak etmek istemiş, bizi, gazetemizi ve gazetemiz sahiplerini Belediye Başkanı Ömer Selim Alan ile karşı karşıya getirmek kurnazlığına soyunmuş…

Bu bayat bir numaradır…

Kimse yutmaz, kimse ciddiye almaz…

Ne benim, ne de gazetemiz sahiplerinin Belediye Başkanı Ömer Selim Alan ile hiçbir sorunumuz yok, gerekirse normal eleştiri sınırları içinde, haddimizi aşmadan, ukalalık etmeden, şantaj gibi, tehdit gibi, iftira ve karalama gibi aşağılık yöntemlere başvurmadan, şehir ve şehircilik adına eleştiri de yapabiliriz.

Çifte baskılı Mustafa Özdemir bu yöntemleri çok iyi biliyor…

Yıllar önce, o zamanki GMİS Yönetim Kurulu Üyesi Osman Tutkun'a şantaj yapmak üzere, Osman Tutkun'un dansöz kıyafeti ile fotoğrafını basıp, "Dansöz Osman" başlığı ile ayrı bir gazete, aynı zamanda aynı tarih ve sayı ile bu haberin yer almadığı ayrı bir gazete yayınlayarak dünya basın tarihine "tescilli şantajcı " olarak geçen Mustafa Özdemir'i tarife ne hacet !..

Zaten herkes biliyor…

Onun ne menem bir şantajcı olduğunu, ne menem bir iftira ve karalama cambazı olduğunu ve ne menem bir nankörlük ve yüzsüzlük içinde bulunduğunu bilmeyen mi var?..

*

Mustafa Özdemir'in, Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'a ilişkin hezeyanları yeni bir şey değil…

Başkan Alan tarafından talepleri geri çevrilen Mustafa Özdemir, o gündür bu gündür aleyhinde yazıp duruyor.

Hayal dünyasından senaryolar üretip, sistematik bir şekilde Selim Alan hakkında ipe sapa gelmez haberler üretiyor.

Belgesi yok, delili yok, ispatı yok…

Onun için önemli değil…

Al eline kalemi, yaz aklına geleni !..

Zonguldak'ın dürüstlük abidesi, o çok ünlü enkirmeni, çifte baskılı Mustafa Özdemir böyle gazetecilik yapıyor, adeta gazeteciliğin tarihini yeniden yazıyor (!)..

*

Aslında neyin ne olduğunu biliyor ama, biz yine de söyleyelim…

Ey çifte baskılı, borcuna çok sadık, ünlü şantaj uzmanı Mustafa Özdemir !..

Ömer'leri karıştırdın besbelli !..

Bu Ömer başka Ömer, senin aklından hiç çıkmayan Ömer Selim Alan değil…

" Ömer" deyince, bi' tuhaf oluyorsun, aklın başından gidiyor, hiç araştırmadan, soruşturmadan saldırıya geçiyorsun.

Şaşkın ördek gibi göle tersinden dalıp, bulanık suda balık avlamaya çalışıyorsun.

Yeter ki, " Ömer " olsun …

Sırf, Belediye Başkanı'nın ilk adı " Ömer" diye, yeryüzünde ne kadar Ömer varsa, hepsine karşı vaziyet alıyorsun.

Aklında hep Ömer Selim Alan…

Taleplerini yerine getirmeyen, elinin tersiyle geri çeviren Ömer Selim Alan…

Hiç aklından çıkmıyor…

Gece hayalinde, gündüz düşünde...

Hafiyemsi gazeteci "Ömer" peşinde !..

*

Ben zarf atmaktan anlamam…

Kimseyi tehdit etmem, şantaj da yapmam.

Doğrudur, senin gibi "ünlü" bir gazeteci değilim, kendi halinde mütevazı bir gazete yazarıyım.

Ancak, senin gibi "ünlü" olmaktansa, her zaman "ünsüz" olmayı tercih ederim.

Aslında senin ününü, bugüne değin birlikte çalıştığın, çoğu kez ocağına incir ağacı diktiğin insanlara sormak lazım.

Arabanı altından alanlara, borcunu ödemediğin için boğazına sarılanlara sormak lazım.

Gazeteden eski iş ortağının senin hakkında söylediklerini tekrarlamak lazım.

Şimdi yine nankörlükte, yüzsüzlükte tavan yaptığın günlere mi döndün?

Bak, herkes, haddin olmadığı halde adını telaffuz ettiğin Erdoğan Demir kadar merhametli değil…

20 küsur yıl önce, ağlayıp sızlayarak " Ailem, evim dağılacak,  ne olur beni kurtarın, yoksa intihar edeceğim" diyerek, 10 bin Dolar borç aldığın Demir Ailesi'nin sana yaptığı iyiliği hatırladın mı ?..

Hatırladın mı?..

Sahi, sen o, 10 bin Doları ödedin mi?..

Şimdi o, 10 bin Doların kaç lira olduğunu hiç düşündün mü?.

Şerefli, onurlu insanlar borcunu öder, ondan sonra konuşur.

Sen borcunu ödedin mi?..

İnsanda biraz mahcubiyet, biraz yüz olur.

Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra, aynaya bir bak…

Sende o yüz var mı, yok mu?..

Ertesi gün ayna hakkında iftira kampanyası başlatmazsan ne ala !..

Erhan ÇAKMAK

Editör: Haber Merkezi