Geçtiğimiz hafta Yunanistan seyahatini değerlendirmiştik.

Bugün Bulgaristan ile ilgili izlenimlerimizi yazacağız.

Bulgaristan bizden tam 50 yıl gerideydi.

Şimdi AB üyesi oldu.

Euro' ya tam geçmese de.

Leva her yerde geçerli olsada.

Artık AB üyesi olan bir Bulgaristan ile birlikteyiz.

Eski demirperde ülkesi.

Kapalı kutu ülke.

Şimdi Avrupa ülkesi.

Avrupa Birliği ülkesi.

O demirperde görünüm gitmiş.

Modern bir görünüm gelmiş.

AB üyesi olduktan sonra tabi ki üç milyon genci Avrupa ülkelerine gitmiş.

İş hayatına atılmış.

Çalışmaya başlamış.

Artık Bulgaristan’ın da  gurbetçileri var diyebiliriz.

Ülke ekonomisine ise çok şey katıyorlar.

Bir farkı onlar AB üyesi vatandaşı.

Biz ise halen bekleme kapısındayız.

Bekle babam bekle.

Buna rağmen.

Türkiye Bulgaristan'ı tabi ki geçmiş.

Türkiye Bulgaristan’a hayat veriyor.

Can veriyor.

Tır araçlarımız  yığınla.

Say say bitmiyor.

Maşallah.

Bulgaristan sınır kapısı.

Çok hareketli.

Çok yoğun.

Bizler Yunanistan üzerinden Bulgaristan’ a geçiş yaptık.

Her iki ülke AB üyesi olmasına rağmen halen daha sınır kontrolü var.

Tam AB kriterleri yakalanamamış gördüm.

Leva Bulgar parası.

100 leva.

Tam 1000 Türk lirası.

Vay benim paramızın geldiği nokta.

Yakın zamanda 1000 Türk lirası.

100 Levaydı.

Bu durum tersine dönmüş.

Tabi ki bu konuda AB üyesi olmasının da faydası var.

Katkısı var.

Desteği var.

Yoksa Bulgaristan bir ekonomi mucizesi yaratmadı.

Olağanüstü bir ekonomi başarısı olmadı.

Bulgaristan’da ülkemizin ürünleri pek çok.

Sofya tarafına geçemedik.

Sofya sınıra 300 KM.

İnşallah bir daha ki sefere Sofya’ ya gideceğiz.

Bulgaristan'da Türk azınlığı pek çok.

Bulgaristan’ ın Türk kimliği ile çok da Yunanistan gibi kompleksi yok.

Her iki ülkede çok güçlü varlığımız mevcut.

Bu durumu kimse yok sayamaz.

Hem de çok güçlü.

Ne de olsa  geçmiş de uzun yıllar hüküm sürdüğümüz  topraklarımız.

Bulgaristan ile güçlü ilişkilerimiz var.

Bulgaristan sınırında Meriç köprüsü her yerinde .

Çok da bakımlı.

Meriç nehir üzerinde Osmanlı dönemine ait Mimar Sinan' ın  yaptığı köprüler halen daha çok canlı duruyor.

Yaşatılıyor.

Tarihimizi görüyoruz.

Bulgaristan’da bir gece kaldık.

Gezdik.

Gördük.

Bir çok Türk'ün Bulgaristan'a giriş yaptığını turistik amaçlı gözlemledik.

İstanbul, burada diyebiliriz.

Bulgaristan yemekleri, Türk yemek kültürüne.

Tadına uygun.

Oteller en azından benim kaldığım çok lükstü.

Gıda ve market ucuz değil.

Bulgaristan vatandaşları kimlik, yani nüfus kağıdı ile ülkemize  giriş yapabiliyor.

Tüm alışverişlerini  ülkemizde yapıyorlar dersek abartmamış oluruz.

Dediğim gibi 100 leva.

1000 Türk lirası.

Bozdur  bozdur harca.

Bulgaristan vatandaşları otobüslerle.

Özel araçları ile ülkemize akın akın  geliyor.

Ülkemizde ki benzin ve mazot onlara göre çok ucuz.

Şunu söyleyebilirim.

3/ 1 fiyatına denk geliyor.

Araçların depoları Türkiye’de doluyor.

Edirne ilimizde Yunanlı.

Bulgar.

Pek çok.

Yalnız şunu da fark ettim.

Edirne ilinde yaşayan halkımız bu sınırdaki yabancıların gelmesi.

Ziyareti.

Alışverişi.

Tabi ki  bu durumda arz ve talep patlamasının yaşanmasına neden oluyor.

Edirneli gıdayı ülke fiyatlarının çok daha üstüne pahalı alıyor.

Bu durum Edirne halkı için iyi olmamış.

Esnaf mutlu.

Halkımız  mağdur.

Bunu da söyleyebilirim.

Bulgaristan’ da ne ucuz.

Sigara ucuz.

Alkollü ürünler çok ucuz.

Tabi ki bunları da çok sayıda  geçiremiyorsun.

Bulgaristan sınırında, Türkiye tarafına geçince de araçlar aranıyor.bagajlar açılıyor.

Bizim aracımız Zonguldaklı merkezli bir hemşehrimiz.

Bizi tanıyan sayesinde geçtik.

Her yerde tanınıyoruz.

Bu da tabi ki çok hoş oluyor.

Zonguldaklı olmanın verdiği farkla.

Zonguldaklılar ruhu ve bilinci ile farkımız her yerde öne çıkıyor.

Bulgaristan’dan ülkemiz tarafına geçerken.

Yoğun araç trafiği vardı.

Her zaman Kapıkule gümrüğü çok yoğun.

Hem de yaz kış.

Neden derseniz ?

Çünkü Bulgar vatandaşları artık pasaportsuz ülkemize giriş yapabiliyorlar.

Bol bol alışveriş yapabiliyor.

Dediğim gibi turistler için ülkemiz cennet ki cennet.

Hem Bular adına.

Hem de Yunan adına.

Kısa bir Yunanistan ve Bulgaristan seyahati yaşadık.

Bu bölgeye tekrar gideceğiz.

Birkaç günlük program düşünüyoruz.

Yunan tarafını ve Türklerin olduğu bölgeyi detaylı gezeceğiz.

Bulgaristan tarafında Sofya düşüncem var.

Yunanistan tarafında ise Gümülcine ve Dedeağaç var.

Bir de şunu söyleyebilirim .

İlave edebilirim.

Bulgaristan tarafı resmen gazino merkezi olmuş.

Gazino derken kumar almış başını gidiyor.

Resmen bu bölge Türk vatandaşlarına hizmet ediyor.

Hem de  hemen sınır kasabaları dahil.

Artık ülkemizde Amerika gibi bir kent ( Las Vegas) olabilir, bu gazino olayını yasal çerçeveler de başlatmalı.

Bu kent Ege olur, Akdeniz olur veya Karadeniz olur.

Bu konu düşünülmeli.

Çünkü ekonomik kayıplar olmasın,  hiç olmazsa gazino ile ilgili gelirler ülkemiz içinde kalsın.

Vergi gelirimiz kaybedilmesin.

Türk vatandaşları sadece gazino, oyun  masaları adına sınır ülkelerine ve Kıbrıs dahil yoğun gidiyor.

Bu gözlemimizi de önemle belirtelim.

 Bizim bildiğimiz ve gördüğümüz herkes de görüyordur düşüncesindeyim.

Bulgaristan seyahati sonrası ülkemize giriş yaptıktan sonra direk istanbul'a döndük.

Soluğu İstanbul, Haliç Üniversitesi kongre salonunda aldık. 

Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonun, ikinci başkanı olarak  ödül ve gala töreni için önemle yerimizi aldık.

Yarınki köşemde bunu değerlendireceğim. 

Şimdilik nokta.