Geçtiğimiz hafta bizim açımızdan zorluydu.
Öncelikle seyahat programımız  çok   yoğundu.
Zonguldak’tan başlayan Çarşamba günkü yolculuğumuz, önce Düzce ilinde Gazeteciler Cemiyet başkanımıza uğradık, sonra Tekirdağ Gazeteciler Cemiyet başkanımıza uğrayarak.
Her iki başkanımıza da taziye ziyaretleri TGF ailesi adına gerçekleştirdik.
Tabi ki bu yolculuk esnasında Zonguldak -Tekirdağ tam 500 kilometre yolculuk yaptık.
Tekirdağ'a giderken kuzey marmara otoyolunu kullandık.
Gerçekten çok rahat bir yol.
Ulaşım adına ve zaman adına mükemmel ötesi.
Maliyet biraz fazla olsa da zamana karşın yarıştığımız zaman bu otoban tercih sebebi olmalı. 
Tekirdağ bir kaç saat kaldıktan sonra önce Yunanistan.
Sonra  Bulgaristan seyahatleri oldu.
Gri pasaportlarımız hazır olduğu için vize sorunumuz Allaha şükür yok.
İstediğimiz her ülkeye  giriş yapabiliyoruz.
Uzun yıllardır gri  pasaport kullanıyorum. 
Tekirdağ üzerinden önce Edirne'ye geldik.
Yunanistan’a  sınır kapısından giriş yaptık.
Yalnız gördüğüm  o sınır kapısı ne ilkeldi.
Çağdışı desek abartmamış oluruz.
Gerçekten sınır kapısı hem bizim tarafa hem de Yunanistan tarafına yakışmıyor.
Bugüne kadar bu kapı ihmal edilmiş.
Türkiye tarafında hummalı çalışma var.
Bu yıl sonuna kadar veya 2023 yılının ilk yarısına kadar biter düşüncesindeyim.
Son derece modern bir kapı hayata geçiyor.
Yunanistan sınır kapısı bizler tarafından daha az kullanılıyor.
Yunanlılar ise çok daha kullanıyorlar.
Yunan sınır gümrük kapısı da çok ilkel olduğunu bir kez daha belirteyim.
Yunanistan'ın  sınır tarafında kaldık.
Biraz gezdik.
Dolaştık.
Sınır tarafında tarıma elverişli topraklar var.
Pamuk yetiştiriciliği.
Gümülcine ve Dedeağaç’a geçemedik.
Orası bir hayli uzak.
Yaklaşık 130 ile 150 kilometre.
Amerikan üssü hemen yanı başımızda değil.
Bir hayli uzak olduğunu kilometre olarak fark ettik.
Yunan gümrüğünden geçerken Gümülcine ve Dedeağaç’a gidiyorum dersek hemen sert karşılık buluyoruz.
O bölgelerin Türkçe ismine şiddetle karşılar.
Yunanca ismini söylersek kabul görüyor. Gümülcine ismi Yunanca  Κομο τηνή Komotini),   telaffuz ediliyor. 
Dedeağaç ise  Aleksandrupoli (Αλεξανδρούπολη)
Onu da belirtelim.
Türk azınlığın olduğu bölgeye bile Müslüman azınlık diye ifade ediyorlar.
Ne dersek diyelim.
Yunanlılar.
Türk isminden oldukça rahatsız.
Türk şehirlerinden  hepten rahatsız.
Bu da değişmez bir kural onlar için 
Yunanistan gümrüğüne geçerken.
Gümrükte Zonguldaklı hemşerimiz vardı.
Bizim pasaport girişlerimizi hemen yaptı.
Zonguldak’a selam söyledi..
Devrekli bir kardeşimiz bizleri çok sıcak karşıladı.
Sınır kapısı Türk tarafı dediğim gibi bakımda yeniden yapılıyor.
Yunan tarafını da çok ilkel  gördüğümü  ve ülkelerine yakışmadığını söyleyebilirim.
Bir çok ülke gördüm.
Gezdim.
Bir tek Kırgızistan ve Kazakistan gümrük kapısında çok ilkel durumla yıllar önce karşılaşmıştık.
Hatta dar patika bir yoldan yürüyüş yaprak geçmiştik.
Ve bu ikinci oldu.
Yunanistan’dan ülkemiz de çok gelen aracın  olduğunu gördüm.
Günübirlik geliyorlarmış.
Turlarla ve özel araçlarla. 
Alışveriş.
Konaklama.
Eğlence.
Hatta araçlarının akaryakıt depolarını da doldurduklarını öğrendik.
Bizde akaryakıtın pahalılığından şikayet ediyoruz.
Onlara göre ise çok ucuz olduğunu beyan ettiler .
Hakikaten de çok doğru.
Onların parası ile akaryakıt TL. olarak 60 tl.
Üç Euro. 
Benzin ve mazot fiyatları.
Tabi ki bize göre çok pahalı.
Bizde dövizin yüksek olması bu duruma neden oluyor.
Ülkemiz ucuz cennet olarak adlandırılıyor.
Yunanlılar ülkemize çok rahat giriyorlar.
Alışveriş yapıyorlar.
Geziyorlar.
Görüyorlar.
Sınır kapısından  yoğun girişi de gördük.
Çıkışı da gördük.
Bizler akşam saati olmasına  rağmen giriş adına biraz araç kuyruğu vardı.
Gelelim Yunanistan tarafına gezdik.
Gördük.
Fiyatlara baktık.
Ülkemizden pahalı.
AVM tarzı.
Veya mağaza tarzı çok gezmesek de .
Tekstil adına Türk ürünlerini gördük diyebilirim.
Yiyecek v e içecek pahalı.
Her şey EURO.
Mukayese  ettiğimiz zaman pahalı olduğunu anlıyoruz.
Kredi kartı geçiyor.
Kart varsa sorun yok.
Her şey ödeniyor.
Yunanistan topraklarına ayak bastık.
Ansızın geldik diye paylaşımımızı da yaptık.
Hadi bakalım diyerek mesajımızı da gönderdik.
Tabi ki Yunanistan’da bir iki gün kalmamız gerekiyordu.
Vaktimiz  olmadığı için Gümülcine ve Dedeağaç bölgesine geçemedik.
Sınır kısmı  gezisi ve gördüklerimiz ile sınırlı kaldık.
Yunanistan sınırından Bulgaristan'a geçtik.
Hem Yunan sınırında ve Bulgaristan'a geçerken.
Araçlarımız bagajı  dahil aranıyor.
Aynı durumu Yunan tarafında geçerken de yaşamıştık.
Sigara ve alkol genelde soruluyor
Ve sınır ziyaretimizin ikinci kısmı Bulgaristan’da devam etti.
Yunan karayolunun bir kısmı duble.bir kısmı ise gelişli ve gidişli idi.
Yollar genişti.
Meriç nehrinden geçtik.
Meriç nehri her yerde.
Türkiye’de.
Yunanistan’da.
Bulgaristan’ da.
Bu bölgeyi sarıp ve sarmalamış.
 Yarın yazımıza devam edeceğiz. 
Bulgaristan ve  gezi detayları .
Şimdilik nokta.