“ Yalan mı dersin dolan mı dersin söylenen sözlere,

Giden mi dersin kalan mı dersin daha çok yanıyor,

Kıran mı dersin kendine yoksa kırılan mı bin parçaya,

Bahar desen de yaz desen de neden hep güz oluyor. “

Pera grubunun şarkısı olan “ Yokluğunu Anlasam Da “ adlı şarkısının ilk bölümüyle köşeme başladım. 2008 yılında kurulmuş olan Pera, Türk Rock grubudur. Son zamanlarda çok fazla dinlediğim de doğrudur. Hatta şu an arka fonda bu şarkıyı dinleyerek yazıyorum köşemi. Şarkının sözleri yemin ederim efsane; “ YALAN mı dersin DOLAN mı dersin söylenen sözlere “ çok iyi yemin ederim; hem de öyle böyle iyi değil. Hiç dinlemediyseniz bu şarkıyı şiddetle tavsiye ediyorum sizlere. Ben bu şarkıyı dinlerken nedense bir yere odaklanıyorum; mutlaka sizler de bir yere odaklanacaksınızdır. Gerçi biraz genç jenerasyona hitaben söylüyorum bunu; lütfen kızmasın bana orta yaş üzeri abilerim ablalarım, onlar için Neşet Baba’dan bir şarkı hediye ederim bir ara. 

Benim aklıma nedense bu şarkı “ Beni bırakma, ne olur! “ diyen insanların ilk önce gidenler olduğu kumpanyası geliyor; size de geldi mi aynı dengesizlik kokusu. Yoksa ben kokuları mı karıştırıyorum; gerçi bu coğrafyalarda doğru koku almak da pek kolay değil. Malum bir yanda koca koca bacalar, bir yanda ne idiği belirsiz olan bazı evlerin bacalarından çıkan dumanlar; milyon çeşit kokunun harmanlanmış olduğu coğrafyalarda koku almak ve kokladığın kokuyu doğru yorumlamak ciddi marifet istiyor. Ne yazık ki bu ilerleyen zamanlarda daha da fazla marifet gerektirecek gibime geliyor. Malum bizler kendisinden başkasını düşünmeyen bazı komşularımızın tezek kokularıyla haşir neşir büyüdük ama yeni nesil hep yapay kokularla büyüyecek. Her neyse güzelim konudan nerelere geldim; işin şeyini çıkardım af edersiniz.

“ Yokluğunu anlasam da kabullenmek o kadar da kolay olmuyor,

Canımı acıtsan da sevmek bir ömürdür bende bitmiyor,

Ağlasam da süzülen her bir damlada yıkanır hatıran,

Dönüp dursam da yastığımın yanında boşluğun

Yerin ise dolmuyor. “

Adamın sanki ilk bölümde yazdıkları yetmiyormuş gibi şarkının devamında yazdıkça yazmış; en derinlere kadar yolluyor şarkının sözlerini. Helal olsun valla, 10 numara şarkı; eline, kalemine, yüreğine sağlık. Bazen bir şarkı, koca bir hayatı anlatır bazen de tırlar dolusu kelimeyle anlatacaklarını anlatır. Zaten yüreği güzel insanları üzmemişler mi? Onlar da sanat yapmış, müzik yapmış, resim çizmiş, yazı yazmış. Hayatın adil olmadığı birçok konudan biri de bu işte; sevmesini bilmeyen insanların sevgi insanlarını yaralaması ve sonrasında da o sevgi insanlarının yine insanlığa bir şey katma durumu. Kimi şarkısıyla, kimi gitarıyla, kimi fırçasıyla kimi de kalemiyle… 

“ O zaman ne yapmak lazım? “ ne yapması mı var dediklerim düşsel ögeler içinde insanların kullandığı şeyler olacak. Gerçek hayatta bu dediklerim ( daha demedim ama) pek kullanılmayacak şeyler olacaktır. Çünkü uygulamayla teorinin müthiş uyumsuz olduğu bir dünyada ve zaman diliminde yaşıyoruz. Bazıları bile bile acı çektiği insanlarla birlikte olmaya aşk diyor, bazıları her ay başka birinin hayatında olmasına aşk diyor, kimi imkânsıza aşk diyor kimi ise aşkın da ıstırabının da diyor. Siz hangisinden siniz bilemiyorum ama ben bir yazar adayı olarak üzülerek söylüyorum günümüz şartlarında saf aşkın olduğuna inanmayanlardanım. İstisna olanlara saygı duyuyorum; dediklerimi de duymazdan gelsinler ama benim ucundan bucağından da olsa çıkar değmeyen aşk olduğuna inancım pek kalmadı gibime geliyor.