Evet, Sevgili Okuyucular sizlere bugün çok ama çok sevdiğimiz bir şeyden daha bahsedeceğim. Bayılıyoruz eşantiyon şeylere; hem de öyle böyle değil. Eşantiyonun kelime anlamı; “ Bir ürün ya da malın niteliklerini tanıtmak üzere ondan verilen örnek “ demektir. Ben buna hani firmaların, siyasi ve tüzel kişiliklerin ajanda, kalem, çakmak vs. gibi şeyleri ve bedava yemekleri, davetleri de eklemek istiyorum. En garibime giden de daha önce çalıştığım dönemdeki iş hayatımdan biliyorum, insanların ajanda sevdasını; hayatlarında alakası olmayacak kişilerde bile bu sevdayı gördüm. Çoluğuna çocuğuna ya da bir ihtiyacı olana daha doğrusu ajandayı kullanabilitesi olan birine verseler gam yemeyeceğim. Eminim 2015 yılına ait hiç kullanılmamış ajanda olan bir dünya hane vardır.

Dedim ya bayılıyoruz; eşantiyona, bedava yemeklere ve davetlere ama asıl mevzudan bahsetmedim. Bedavadan para kazanmak isteyen tayfayı; nasıl mı? Hiç emek vermeden para kazanmak ya da çok az çalışıp çok para kazanmak isteyenlerden bahsediyorum. Aklıma “ Çiftlik bank” mağdurları geldi şimdi ve hatta bir dünya saadet zinciri ve niceleri. Bazıları için konuşuyorum öncelikle yanlış anlaşılmasın da; burnunun dibindeki komşusunun aç olmasından haberi olmayan adam bilmem kaç kilometre ötede hiç görmediği, bilmediği şahıs ve yerlerden para kazanma yollarından haberdar oluyor. Sonra da bir güzel dolandırılıp dımdızlak kalıyor ve onu teselliye burnunun dibinde açlığını görmediği komşusu gidiyor. En önemli anekdotta ne biliyor musunuz Sevgili Okuyucular? Bu dolandırıcıların taktikleri hep aynı hiç değiştirmiyorlar. Sadece ufak tefek değişiklikleri oluyor. Bazen de sadece isimler değişiyor. Yoksa sistem aynı; önce “ Allah” diyorlar, sonra “ Çok para kazanacağız “ anlayacağınız “ Allah’ın izniyle çok para kazanacağız” diyerekten malı götürüyorlar. İlk cümleleri bu son cümleleri de “ Birileri bize engel oluyor / Dış güçler bizim kazanmamıza engel oluyor” hangisi kullanmak isterseler kullanıyor ve peşine “ Dinsizler / kâfirler – ülkemizin gelişmesini istemiyor” da deyip sırra kadem basıyorlar. Sonra da onlar o ülke senin bu ülke benim cukka da cukka; mağdurlar ise o mahkeme senin bu avukat benim bir bardak soğuk suyla.

Arkadaş, size kesin ve net bir söz söyleyeceğim; “ Bedava peynir ancak fare kapanında olur”.  Neredeyse insanlar bedavaya selam bile vermezken sizlere para mı verecekler yoksa saadet mi? Yanlış anlamayın yüzde yüzden bahsetmiyorum ama bu yüzde ondan da az bir topluluk değil. Bugün yaşadığınız coğrafya fark etmez tanımadığınız yüz kişiye içinde bin lira bulunan bir zarf uzatın ve bu sizin deyin. Neden, nasıl, niye benim diye gerçekten sorup parayı verme nedeninizi öğrenmeye kaçı çalışır sizce? Var mı fikri olan?  Ama yalan yok; hiç kabul etmeyecek insanlarımız olacağından eminim. Ülkemizin bekası için umutlu olmak, parayı kabul etmeyecek insanların olduğuna inanmak zorundayım. Ki parayı iade edecek insanların olduğuna da canı gönülden inanıyorum.

Hayatta eşantiyon kovalamak yerine bedava yaşadığımızı görüp hayatımıza anlam katmamız gerektiğini düşünüyorum. Bedavadan elde etmek yerine emekle elde etmeyi emekle kazanmayı tercih etmek lazım. Bu her platformda böyle olmalıdır; iş hayatında, edebiyatta, sanatta ve aşkta... Tamam, eyvallah emeğin ne zaman hakkı tam olarak verildi ki diyeceksiniz haklısınız da ama vicdan rahatlığınızı es geçmeyin derim ben de. Bu arada insanlar, en çok emeğinin karşılığının alamadığı, emeğin gasp edildiği platformu iş hayatı olarak benimsese de ben bu duruma cevap olan platformu ben insan ilişkileri ( eş, akraba, konu-komşu, dost-arkadaş, temsilci, sevgili ) olduğunu düşünüyorum. Ve son olarak bir şahsın bir kişinin emeğine gösterdiği saygısızlığı, görmezden gelmeyi ve nankörlüğü hiçbir firma sahibinin gösterdiğine de inanmıyorum. Çünkü firma sahipleri emeğin maddi yönünü gasp ederken insan ilişkilerinde manevi yönü gasp ediliyor. Bu bazen umut gaspı oluyor, bazen güven gaspı bazen de gelecek gaspı. Son olarak da şunu demek istiyorum; bir firmanın maaş, ihbar-kıdem tazminatı vermemesinden daha büyük emek hırsızlığı sizin için emek göstererek size iyilik yapan bir insana “ Yapmasaydın, zorla mı yaptırdım “ demektir. Ben böyle düşünüyorum; Rabbim her zaman her koşulda ve platformda emeğinizin karşılığını hak ettiğiniz şekilde ve miktarda almayı nasip etsin inşallah. Görüşmek üzere.