Sevgili Okuyucular bugün biraz beyin jimnastiği yapalım diyorum. Bu arada jimnastik kelimesi değişik bir kelimedir bilmem kaç versiyon yazımını görebilirsiniz ama doğru yazımı bu şekildir. O zaman başlayalım bakalım; soruyorum sizlere “ Kimin için yaşıyoruz ?”. Bu arada “ Bizimki de yaşamak mı!” diyenleri duymuyor değilim ve inanın yaşamak deniliyorsa bizimkine yaşıyoruz biz de işte. Ama şunu söyleyeyim bazıları ciddi ciddi yaşıyor; koca koca evler, son model arabalar, yatlar, katlar, gemiler, uçaklar ve daha niceleriyle saltanat sürüyorlar. Bizlerinki yaşamak mı diye homurdanan abimize nasıl cevap vereceğiz diğerlerinin yaşantısı gözümüze gözümüze sokuluyorken, bilemiyorum.

Bir günlüğü 25 bin lira olan bir futbolcunun yaşantısıyla bizinkini nasıl kıyaslayacağız. Hem de bu futbolcu oynamayan bir futbolcu. Düşünsenize onun 1 saati 25/24= 1,04 bin lira iken bizim cefakâr abimiz bir ay çalışarak 1,6 bin lira alıyor. Hem bu abimizim primi ya da bonusları da yok. Vatan görevini askerliğini babalar gibi yapmış, elektriğini, suyunu ödüyor; evini geçindirip çocuklarını okutuyor. Nasıl olur demeyin? Valla ben duruma direkt şahit olan biriyim; asgari ücretle geçinen bir ailede büyüdüm. Ne bir kere kapımıza icra memuru geldi ne de bir alacaklı kapımıza çaldı. Ailem hem de iki tane üniversitede çocuk okuttu; vatanına milletine faydası dokunsun dedi; o kadar insan aman ne okutuyorsun, okutamazsın demesine rağmen. Dünyanın en iyi ekonomistlerini getir asgari ücretli bir aileyi bir ay geçindir desen bence beceremez. Bunu beceren ya da becermeyen çalışan binlerce insan var. Daha önceden sizlere yazmıştım; ülkemizde çalışanların en az %40’ı asgari ücretle çalışıyor. Bunların da aileleri var, çocukları okuyor, elektriği, suyu ve daha bir dünya harcamaları var. Geçen gün pazarda domates fiyatını gördüm 5 lira yazıyordu. 320 kg domates alabilecek bütçeyle insanlar bir ay geçinmeye çalışıyor. O geçinmeyi yaptığı miktarla bazıları bir gece eğlence yapıyor, kimi altın kaplama bardak alıyor, kimi bahşiş dağıtıyor, kimi bir ayakkabı alıyor, kimi bir çanta alıyor; çoğu da insanların aklıyla dalga geçiyor.

Şimdi tekrar soruyorum; ülkemizde çalışanların %40’ı kimin için yaşıyor? Devletine vergisini ödemek için mi, ev kirasını ödemek için mi, çocuklarını okutmak için mi, su parasını ödemek için mi, hayalleri için mi, vatanına milletine faydası olması için mi? Ne dersiniz Sevgili Okuyucular?  Ayrıca bu dediğim kitlenin ne vatan borcu vardır ne de devlete başka bir borcu. Eline geldiği ilk fırsatta önce vatan borcunu öderler; sonra da üzerine düşen ne borç varsa onu ödemeye çalışırlar. Kâh öderler kâh ödeyemezler ama bunları da suçlayamayız. 320 kg domates alacak bütçeyle ne kadar yaşanırsa o kadar yaşayacak; yapacak başka bir şey yok. Bu kadar sıkıntı yetmezmiş gibi okullar açılır ve okuldan bir ihtiyaç listesi gelir. Listede iyisinden bilmem kaç tane kalem, kalem açacağı, silgi, kuru – sulu – pastel boya. Yanında kocaman iyisinden yazıyor; düşünsenize 320 kg domates alacak bütçeyle iyisinden bir alışveriş listesiyle karşı karşıyasınız. Sonra listenin altlarına doğru iniyorsunuz; bu okuldan okula değişiklik gösterebilir. En iyimseri 1 top A4 kâğıdı yazıyormuş, bunun 4 top yazıldığı yerler de olduğunu sağda solda duyuyoruz. Herhangi bir yerden ya da kırtasiyeden alırsanız 1 top A4 kâğıdı 22,5 – 25 TL arasındadır. Ben geçen gün Zonguldak’ta araştırma yaptım; tek bir yerde 17,75 TL ‘ye buldum. O mekânda devamlı içi müşteriyle dolu olan müthiş işlek bir yer. Bir top kâğıt almak bütçemizde 4 – 5 kg’lık domates fiyatı ediyor.  

Anlayacağınız Sevgili Okuyucular kimin için yaşadığımızdan çok artık ne için yaşadığımız önemli bir hal almaktadır. Kimi çıkarları için yaşayıp 320 kg domates almalık bütçesini zirvelere çıkarmaya çalışırken kimileri ise 320 kg domates almalık bütçesiyle onuru, gururu, şerefi ve karakteri için yaşıyor. Rabbim onuru, gururu ve karakteri için yaşamaya çalışan, hayata tutunma mücadelesi eden tüm herkesin yar ve yardımcısı olsun. Kimse de bana kızmasın domatesin en ucuz olduğu pazarın fiyatını baz alıp yazımı yazdım diye.