Sevgili Sunay Akın’ın da dediği gibi; ‘Ülkeleri aydınlığa hisse senetleri değil, hissi senetler kavuşturacak.’
Hissi senetlerinizi yükseltmenin zamanıdır... Buyurunuz efendim...
Savaş zamanı en çok nelere ihtiyaç duyulur ki yemek, kıyafet, mermi, silah, daha başka? Evet evet ağrı kesiciler...
Öyle bir savaş anı ki, hekimler ellerinde olan ağrı kesicileri bile gelen yaralıların önem sırasına göre kullanıyordu. Çok kıymetliydi... Kurtarabilecekleri askerlere... Yalnızca kurtarabilecekleri... Mecburlar... Morfin az... Morfin kıymetli...
Doktor Tarık Nusret... Şimdi ise size onun hikayesini anlatmak isterim... Çok sevdiğim, saydığım ve hayranlık duyduğum Sunay Akın’ın ifadeleriyle...
‘Hekimler yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta aşırı zorlandıklarından, siper bölgesine çadır, çadır içlerine ise ameliyathane kuruyorlardı... Tabi dışarıda da bir masa var. Yaralılar önce o masaya yatırılıyor. Masa başında bir doktor, elinde içeriği morfin olan enjektör... Yaşama olasılığı en yüksek olan, ameliyat edilirse yaşayabilecek olan askere ağrı kesici yapıyor, ağrı kesici olanlar içeriye alınıyordu. Oysa gelen her askerin ağrı kesiciye ihtiyacı vardı!... Fakat ağrı kesici çok az ve seçim yapması lazımdı...
Masaya bir asker geliyor, süre kısıtlı... Bunu kaldırın diyor askerin çığlıkları arasında...Sonra diğeri geliyor, ameliyat olursa yaşayacak gibi veriyor morfini..
Kendinizi o doktorun yerine koymanızı isteyeceğim şimdi... 
O yoğunluk ve yorgunluk içinde askeri yatırıyorlar sedyeye. Bakıyor ve diyorsunuz ki morfine gerek yok sıradaki!!! (çünkü biliyorsunuz ölecek) Bir ses çıkıyor askerin ağzından!
-BABA!!!  
...
Askere bakınca anlıyor doktor yatan kendi oğlu... Önünde perişan halde... Bütün gözler doktordayken oğlunu sevip, sedyecilere bunu gölge bi yere kaldırın diyor...
Görevini arkadaşına devr ederken gölge yerlere kaldırılan askerlerin arasında oğlunu aramaya koyuluyor... Ölen askerlerin arasında oğlunu buluyor, son nefesini vermiş...
Gözyaşları içinde dilinden dökülen sözler ise;
-Beni affet oğlum! Babanı bağışla, morfini sana yapamazdım! O senin hakkın değildi! O senin hakkın değildi!!!
İşte bu topraklar hakkı olmadığı için bir tek ağrı kesiciyi bile oğlundan esirgeyen o güzel insanlar tarafından vatan yapılmıştır ve bizim ÇANAKKALE SAVAŞI’nı kazandığımız o tarihi anlardan biri doktor TARIK NUSRET’in hakkı olmadığı için o ağrı kesiciyi öz evladına yapmadığı andır......
 
İşte tam da bu yüzden BASTIĞIN YERLERİ TOPRAK DİYEREK GEÇME TANI! 18 Mart Çanakkale Zaferi  ve Şehitleri Anma Günü’nü layıkıyla geçirelim. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahraman ŞEHİTLERİMİZİN ruhları şaad olsun. Çanakkale’nin geçilmez olduğunu bir kez daha hatırlatmayı borç bilirim!...