Koca 9 gün…
Bu tatili değerlendirip nerelere gitsek diye düşünenlerin, Batı Karadeniz rotasında Zonguldak’ı es geçmeleri durup düşünülesi…
Neden bunca insan Amasra, Bartın, Filyos’u tercih ederken, Karaelması yok sayar… Yerimizde mi sayıyoruz bunca yıl…
 Gidenlerin saydığı sebeplerden bazıları; 
trafiğe kapalı caddelerin, 
halka açık plajların, 
her bütçeye uygun konaklama imkanının,
gezi rotalarının, 
uyguna yemek yenilen restoranların olmasıydı.
Birde çoğu aktivitenin denize nazır olması.
İnsanlar ister alkolünü ister sodasını yudumlarken anın tadını çıkarıyor…
Dinlenerek…
Bakın en büyük kriter belkide bu, sessizlik, sakinlik… Adeta Cittaslow kafası… İnsanlar şehrin gürültüsünden kaçıyor da olabilir… 
Bilinmez…
 Gelelim Zonguldak’a. 
Yoğun bir trafik… 
Sürekli bir ses…
İnsanlarda hep bir yetişme telaşı…
Çay bahçesinde dahi oturmaya kalksan yardım isteyenlerin bitmek bilmez ısrarları…
Bi güzel yemek yiyelim birde denizin tadına varalım diyenlerin ikinciyi tercih etmeyeceği bir lokasyon… Malumunuz adisyonda yazan rakam nedeniyle..

Hep bi arka masada asarım, keserim abileri de eklenince tabi…

Sahi ne olacak böyle?
Zonguldak sahipsiz değil demi?
 1900’lü yıllarda bile daha fazla sosyal tesislerin olduğu, insanların Zonguldak derken gözlerinin içinin parladığı dönemden bu zamana nasıl geldik akıl alır değil!

Tenis’i Hülya Avşar’da görüp, tv karşısında öğrenen insanlara tenisin Türkiye’de ilk yeri burasıdır neden diyemiyoruz! Büyük tenis müsabakaları için neden ayağa kalkmıyor, tüm dünya duymalı demiyoruz! Olay medyatik olmaksa, Neden Hülya Avşar’ı davet etmiyoruz mesela? Harika bir organizasyon düzenlemiyoruz? Medyanın gücünü de kullanıp tekrar ayağa kalkmıyoruz?
 Daha çok konaklama imkanı neden oluşturmuyoruz? Uygun ve de çeşitli…

Coğrafisi de bence gayet uygunken MaceraPark’ lar neden yapmıyoruz?

Batı Karadeniz boyunca yürüyüş rotaları neden oluşturmuyoruz? Zamanında katırlarla gidilen patika yolları değerlendirir böylelikle yol güzergahı içinde olan tüm belde ve köyleri hareketlendirmiş olmaz mıyız?
Düşünsenize Ereğli, Zonguldak ve Filyos üzerinden Bartın’a yüründüğünü… Hatta Sinop…
Ya da Bolu’dan giriş yapılarak Devrek, Gökçebey ve Bartın’a yüründüğünü…

Tüm Zonguldak’ın illallah ettiği bir AquaPark varken, girişi ayrı, yemekleri ayrı dert olan bir yeri, düzenletemiyorsak şayet, yenisini neden yapmıyoruz! Girişi daha uygun, yemekleri doyurucu ve en önemlisi kaydırakların durdurulmadığı bi AquaPark…
 Doğa güzellikleri olan yerlerin reklamlarını daha fazla mı yapmamız lazım acaba, rutin temizlik kontrollerini ihmal etmeden tabi…
Danaağzı tabiat parkı mesela… Patika yollarını daha güvenilir hale getirsek… O yeşilliğin içinde yürüyüp saatler sonra maviyle buluşmanın hazzını herkesin yaşaması gerekmez mi?
Maden müzesini, eğitim ocağını tüm Türkiye’ye ulaştırsak… Doğal afetlerde saygıyla andıkları madencilerin ne şartlar altında çalıştığını birde yaşarken görmeleri için turlar düzenlesek mesela…
Sakın geçirmeyin içinizden Zonguldak maden şehri, havası kirli diye…
2023 Dünya Hava Kalitesi Raporuna göre; Türkiye 44. Sıradayken
Türkiye’de Iğdır en kirli havaya sahip il çıkmıştır… Osmaniye,Hendek,Gaziantep,Nilüfer,Konya,Alaşehir,Düzce,İskenderun ve Kahramanmaraş takip etmektedir bu sıralamayı.
İnanmayacaksınız ama en iyi hava kalitesi ilk 10 sıralamasında Zonguldak da var. Geldiğinizde karanlık, kasvetli görünebilir lakin ciğerlerinize doya doya çekebilirsiniz oksijeni…
 Sonuç olarak;
 Bireyselde ve yönetici bazında hepimize iş düşüyor aslında… Umarım kıymeti bilinen bir Zonguldak olma yolunda ilerliyor oluruz.
 Memleket boşsa özel günlerde, beklediğin ilgiyi alamadıysan… Ne yapıyorduk, heh iğneyi kendimize, çuvaldızı başkalarına batırıyorduk…
Neyse ki zamanında otel ve avm yapılmış. Yoksa biz Zonguldak’lılar ne yapardık?... Yerlisi de dışarıdan geleni de orada neticede…