Evet, son dönemlerin en trend olayı e-devletten soyağacı öğrenme olayı; sistem kitlenmiş yemin ederim. Bu kadar soyağacını öğrenmek isteyen genç kardeşlerim sizlere soruyorum en son ne zaman dedenizi, ananenizi, büyükbabanızı ya da babaannenizi ziyaret ettiniz? Vefat ettiyseler eğer en son ne zaman kabirlerine gittiniz? Yalan yok e-devletten bu uygulamaya yüklenen kesimin büyük bir çoğunluğu gençlerimiz; eee benim soruma cevap verebilirler mi? En son ne zaman dedelerinin elini öptüler; Kurban Bayramında mı? Bayılıyoruz popülist hareketlere, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bu arada herkes böyle mi diye sorarsanız, değil tabii; ama ne yazık ki büyük çoğunluğu böyle, sizler de farkındasınız?

        Hayatım boyunca hep “ Saygı “ kavramını yaşatmaya çalıştım ve “ Saygı “ bekledim. İnsanlardan özellikle aile, arkadaş muhabbetlerinde sevgiden önce saygı bekledim; kendim de saygı gösterdim. Takıntılı olduğum konulardan biridir saygı; ta ki şu an 78 yaşında olan dedemin kendinden 3-4 yaş büyük olan ablasını gördüğünde gösterdiği saygıyı gördüğümden beri. Saygısızlığa inanın katlanamıyorum; hani bazıları vardır ya aşırı titiz olan işte bende de aşırı saygı durumu var. Farkındayım biraz anormal durum ama “ Saygı “ diye bir gerçek olduğu da aşikârdır. Bu konuda benden en çok çeken ise kardeşimdir. Saygı kavramına millet olarak ne yazık ki yeteri kadar önem vermiyoruz; önceleri sevgiye önem verirdik o da sahteleşmeye, menfi olgulara kaymaya başlayınca, ne saygı kaldı ne de sevgi? Sonra her yerde şiddet, her yerde kargaşa, kavga ve kaos ortamları oluşmaya başladı. Aile içlerinden tutun konu-komşu ilişkilerine, futbol takımlarından tutun siyasi partilere her yere uzandı bu saygısız ve sevgisiz ortam. İnsanların birbirlerine saygısı olsa birazcık; ne statlarda kavga olur ne de meclis ringe döner. Düşünsenize, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin içinde yumruk yumruğa kavga oluyor; sanırsın lise çıkışında çocuklar kavga ediyor. Sevgi ve saygıdan ne kadar uzaklaştıysak şiddete ve kötü alışkanlıklara o kadar yakınlaştık.

        Velhasıl kelam sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyalara bizler de saygısızlığın tohumlarını ektik ve nur topu gibi şiddetimiz ve kötü alışkanlıklarımız oldu. Toplumun içinde olup biten her şeyde ( büyük bir çoğunluğunda diyelim, sırf sizleri rahatlatmak için) illiyet bağı vardır. Çoğu şey kocaman bir zincir gibi birbirine bağlıdır. Her zaman dört yanlış bir doğruyu götürmez, bazen tek bir yanlış tüm doğruları da götürebilecek kadar yetenekli ve güçlüdür. Dikkat etmeliyiz, yaşadığımız coğrafyalarda tekrardan Sevgi ve Saygı tohumları ekmeliyiz; insanları dinlemeliyiz, desteğe ihtiyacı olana destek vermeliyiz, bir olmalıyız. Ancak tek vücut olursak sorunları daha çabuk aşabilir çok daha güzel bir hayatı yaşar; topluluklarımız huzur ve mutluluk aromalı olur. Çok zor değil ama çok kolay da değil; biraz özveri biraz da sabırla olacak şeyler bu dediklerim; zaten sizler de durumun farkındasınız, ben tekrardan Amerika’yı keşfetmiyorum. Sizlerin bildiklerinizi yazıyorum buraya esasında; beni ukala falan olarak görmeyin de, üzülürüm yoksa…

        Kusura bakmayın valla, özür dilerim; soyağacından olayı nerelere kadar götürdüm. Sen hiç merak etmiyor musun diye sordu biri, ben biliyorum zaten dedim. Nasıl biliyorsun, sistem durmuş durumda hangi ara baktın, diye sordu? Ooo ben çok önceden biliyorum dedim ben de; afalladı yüzüme baktı ve ama Tansu Abi bilmem kaç yıl öncesine kadar bilgi veriyormuş bu uygulama dedi. Ben de baya eskiye kadar biliyorum dedim. Nasıl yani dedi?  Dedim ki soy illaki de kan bağıyla olmaz, fikren de olur dedim. Baktı yüzüme ve bende aldım kalemimi elime ve mavi kaplı defterime ( defterim meşhurdur yakınlarım iyi bilir ) aynen şöyle yazdım:

        “ Soyağacı Sorgulama

        Sonuç: Mustafa Kemal ATATÜRK “

        Fikir babamız sonuçta kan bağına pek gerek yok, hem demedi mi Atamız “ Ne Mutlu Türküm Diyene” diye. Konuştuğumuz dil, adımız, tek eşli ailemiz, kullandığımız demiryolu, yaşadığımız ülke, yaşamaya çalıştığımız şehir, ömrümüzün sonuna kadar yaşatmaya çalışacağımız Cumhuriyet onun eseri; daha ne olsun. O’nun çizdiği yol bizim yolumuzdur, verdiği görev “ Türk İstiklalini ve Türk Cumhuriyet’ini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek” boynumuzun borcudur. Fazla da söze gerek yok; Son nefesimize kadar İZİNDEYİZ!