Selanik’te açılan bir çift gözden sonra oluşan maviye olan sevdamızdan daha önce birkaç kez bahsetmiştim sizlere. Şimdi ise sizlere yepyeni bir renkten bahsedeceğim; yepyeni derken rengi ben bulmadım da ilk kez bahsedeceğim için öyle dedim. Başlığımda bu rengi X olarak yazdım ama ilerleyen satırlarda sizlere X’ in ne olduğunu söyleyeceğim. Bir radyoyu açıp arka fona müziği vereyim de bir sonraki paragrafta bu rengi anlatmaya başlayacağım. Tabii ki de reklamlardan sonra:

Reklamlar

“ Edebi dünyasında Yalnız Kalem mahlasıyla, yaşadığı coğrafyada Görünmez Kalem olarak da bilinen Muslulu bir yazar adayının ilk kitabı Öküz Çarpması’ nın devamı niteliğinde olan Çirkin Yazar Güzel Sever isimli kitabı sponsor yokluğundan pardon pardon özür diliyorum yakın zamanda çıkacaktır.” Tamam tamam kızmayın; iki kelam şaka yapayım dedim; reklam falan yok da aklıma iki buçuk saat süren dizilerimiz geldi de ondan böyle bir şey yapmak istedim. Oysa 50 dakika olsa çok daha güzel olmaz mı o diziler; her neyse renge dönüş yapayım ben.

Sevgili Okuyucular, Yeşil’den bahsetmek istiyorum sizlere; Yeşil’in elli tonunu ilk kez üniversitede 2.sınıfta iken Muğla’dan tatile geldiğimde dedemle istasyon tarafındaki balkonda otururken dağa doğru baktığımda fark etmiştim. Yeşil’in her tonunu gördüm o gün; daha önceden hiç o kadar alıcı gözle bakmamıştım sanırım ama Muğla’dan Muslu’ya geldiğimde fark ettim. Çok ama çok hoşuma gitmişti o gün ve çok beğenmiştim. Hiç Muğla’ya üniversiteye gitmeseydim belki de o tonları hala göremeyecektim; inanın bilemiyorum. Daha sonraları Yeşil’in tek bir tonunun ormanda direkt olarak olmadığını htim. Yeşili yeşil yapan önemli bir yapı taşı doğada yoktu. 

Bunu tam olarak 1 – 7 Mart arası size sormak istiyordum bugüne nasip oldu; Yeşil’in eksik olan tonu nedir? Size sağlam bir ipucu verdim ama var mı fikri olan? 1 – 7 Mart “ Yeşilay Haftası” dır. Tam olarak bu yeşilden bahsediyorum sizlere. Yeşili seven bir Yeşilaycı olarak sizlerin de Yeşilaycı olmanız için sebepleriniz olduğunu sizlere söylemek istiyorum. Yeşilaycı olmak için o kadar çok nedenimiz var ki:

“ Bağımlılıktan uzak, sağlıklı bir yaşam için, 

Sevdiklerimizle yaşayacağımız güzel günler var,

Sağlıklı ve huzurlu bir hayat sürme hayalimiz var,

Bağımlılıktan korumamız gereken insanlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız, ülkemiz var. “

Daha fazla nedene gerek yok ama isterseniz siz de kendiniz için bir neden bulabilirsiniz.

Bırakalım da gençlerimiz Mavi’ye ve Yeşil’e hayran ve onlara bağımlı yaşasınlar da dünyamız güzel, ufkumuz geniş, karanlıklar def olsun. Daha güzel bir dünya daha güçlü bir gençlik ve daha çağdaş bir ülke için bağımlılıklarımıza son verelim. Çünkü gençlerimiz çocuklarımız bizleri rol model alıyor, sen – ben – o ne yaparsak onları yapıyorlar. Hem de bu konuda gayet seçiciler; yaptığın iyi şeylere değil de olumsuz şeyleri algı süzgeçlerinden geçirip hayatlarına geçiriyorlar. Ama kompakt olarak olumsuz şeylere set koyarsak ister istemez onlarda bu kompakt duruma ayak uyduracaktırlar. Diyorsanız ki illaki de bir bağımlılığımız olsun diye; bunun cevabı da çok basit. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağımlı olun; zararı hiç yok, aksine çok ama çok fazla katkısı olur. Hadi görüşürüz Sevgili Okuyucular.

Günün Sözü: HAYAT KISA, KUŞLAR UÇUYOR – Cemal Süreya