Pandemi sebebiyle esnaf adeta kan ağlıyor
Ve devletimiz Pandemi sebebiyle kapatılan işyerlerinin vergilerini  de ertelendi.
Bu kadar mı 
Değil tabi ki
Devlete ait ellerde bulunan mülklerinde ki kiracılarına indirim yapıldı.
Hatta bir kaç aylığına da kira alınmaması kararı verildi
Belediyelerde aynı şekilde kiracılarına pandemi indirimi yaptı. 
Bir çok belediye kira bile almıyor.
Kiralarına yüzde 50 indirim yaptı.
Özel idare de aynı şekilde
Ayrıca esnafa faizsiz kredi gibi çok sayıda teşvikler veriliyor
Kısacası devlet bu konuda üzerine düşen sorumluğu fazlasıyla yerine getirdi ve getirmeye de devam ediyor.

Ama gel gelelim mülk sahipleri şahıs olan esnaflar ise tam tersi
Adeta kan ağlıyorlar
Çünkü Pandemi sebebiyle kiralarında indirim yapması gereken mülk sahipleri aksine kiralarına zam bile yapıyorlar.
Zonguldak’ta onlarca esnaf ile sohbet ediyorum
İnanın çok mağdurlar
En çokta mülk sahiplerinden
Çünkü Pandemiye rağmen kiralarında indirim yapmıyorlar.
Aksine zam bile yapıyorlar

Allah gözünüzü doyursun emi
Bırakın esnafın kanını emmeyi
Ayıptır
Günahtır
Hiç mi Allah’tan korkmazsınız
Hiç mi utanmanız yok
Yıllardır aldığınız çok yüksek kiralarla zaten haksız bir kazanç elde ediyorsunuz
Bırakın esnafın yakasını da
Bugüne kadar aldığınız fahiş fiyat kiralarınızdan feragat edin biraz olmaz mı
İndirim yapın yada birkaç aylığına kira almayın
Bu kadar zor mu yani

VALİLİĞİ GÖREVE DAVET EDİYORUM

Buradan Vali Mustafa Tutulmaz’a bir çağrıda bulunmak istiyorum
Talimat versin
Zonguldak’ta esnaflar tek tek gezilsin, 
Mülk sahiplerinin adres ve telefonları alınsın
Ve onların her birine kiralarında indirim yapınız diye bir tebligat gönderin
İndirim yapmayanlara da ceza-i işlem uygulanacaktır diye ekleyin
Bu kesinlikle yapılmalı
Esnafı inim inim inleten mülk sahibi kan emiciler başka dilden anlamayacak çünkü

**

ADIM ADIM UĞUR MUMCU SUİKASTİ..

İşte, ayrıntılarıyla Uğur Mumcu suikastı. Sadece suikast ekibinin isim ve rütbeleri yok... Evet, her şey Uğur Mumcu'ya ulaştırılan bir dosya ile başladı. 
Uğur mumcu,  Ankara'dan
Talabani ve pkk'ya gönderilen silahları öğrenmişti
Üstelik bunu yazması an meselesiydi...
24 Ocak 1993. 28 yıl önce bugün. Gazeteci Yazar Uğur Mumcu, otomobiline, sürücü koltuğunun altına konulan bir bomba ile öldürüldü... DGM Savcısı Ülkü Coşkun "Bu işi devlet yapmıştır. Olayı aydınlatmam için yazılı emir verilirse olay çözülür" dedi. Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar ise suikastı tuğlaya benzetti. "Ama..." dedi "Ama o tuğla çekilirse devlet çöker..." Devlet yazılı emir vermedi, tuğla çekilemedi ve suikast çözülemedi. Devlet de çökmekten kurtuldu.
Şimdi gelin adım adım gidelim:

Tarih: Ocak 1991
Yer: Makine Kimya Endüstrisi
MKE yetkililerinden, 100 bin adet silahın üzerinden seri numaralarının ''Çok Gizli'' yürütülecek bir işlemle silinmesi isteniyordu. Alışılagelmiş bir emir olmadığından yetkililer ''emir tekrarı'' istediler. Gelen ikinci emrin ardından faaliyete geçen yetkililer, fabrikada çalışanların içinden güvenilir 9 kişi seçtiler. “Biz bu silahları bir kuzey ülkesi için fason ürettik. Ama damgalanmaması ve numaralanmaması gerektiğini unuttuk” diye bir bahane ürettiler. 4 gece süren bir çalışma sonucunda silahları hazırlattılar. (Seri numaralarını sildirdiler) Birkaç gün sonra MKE''ne 11 kamyon eşliğinde gelen üst rütbeli bir subay, ''Ben, Jitem Komutanıyım. Silahları ve size gelen yazılı emri almaya geldim'' dedi. MKE yetkilisi, silahların hazır olduğunu ancak yazılı emrin geri verilmesinin mümkün olmadığını söyleyince, kendisini JİTEM komutanı olarak tanıtan subay, elindeki dosyadan bir başka yazılı emir çıkarıp gösterdi. Ve daha önce verilen yazılı emri geri alarak silahları 11 kamyona yükletip MKE''den ayrıldı.

Tarih: 15 Ocak 1991
Yer: Irak sınırı
700 kadar PKK militanı, Jandarma Albay Coşkun (Durmuş) Kıvrak komutasındaki kuvvetlerce sarılmışlar, kaçacak küçük bir delik dahi bırakılmamıştı. … ''Ankara bağlantılı'' bir ''telsiz emri'' geri çekilmelerini deklare etti. Beyninden vurulmuşa dönen Jandarma Komutanı Durmuş Coşkun Kıvrak, hayatında belki de ilk kez bir emre itiraz ediyordu. Ancak telsiz emri ''geri çekilin'' diyordu ve öyle de yapıldı.

Tarih: 16 Ocak 1991
Yer Irak sınırı
16 Ocak gününün gecesi Irak sınırında bir hareketlilik göze çarptı. Askeri araçların motor gürültüleri Türkçe ve Kürtçe konuşmalar birbirine karışıyordu. Yaklaşık 3 saat süren bir çalışmanın ardından sınırda gürültüler kesildi. Güneş doğduğunda yalnızca tekerlek izleri ve sigara izmaritleri göze çarpıyordu…

Tarih: 16 Ocak 1991
Yer: Irak sınırı
Adana, Urfa ve Gaziantep İlleri sorumlusu Jandarma Albay Coşkun Kıvrak’a gece gelen gizli bir emir, bir gün önce ''Geri çekilin'' emrinin nedenlerini kavramasına yol açtı. Sınırdan kamyonlarla gizli silah sevkiyatı yapılıyordu. Sevkiyatın sağlıklı biçimde gerçekleşmesini sağlayan ''yazılı emirlerin'' olduğu dosyayı incelediğinde şaşkına dönmüştü. Söz konusu dosya daha önce MKE yetkililerine giden ''yazılı emirler'' dosyasıydı. O gece orada olup bitenleri bilen çok az sayıda asker vardı''. Albay Coşkun Durmuş bu dosyanın fotokopisini çekti ve (2 yıl kadar sonra) gazeteci yazar Uğur Mumcu’ya gönderdi…

Tarih: 18 Ocak 1993
Yer: Ankara
Uğur Mumcu, dosyayı okuyunca çok heyecanlandı. Zaten bir süredir, devletin içindeki bir odağın PKK’yı desteklediğini, besleyip büyüttüğünü düşünüyordu. Nihayet aradığını bulmuştu. Bilgileri onaylatmak için Genelkurmay’da tanıdığı generalleri telefonla aramaya başladı. Bu defa şok geçirme sırası Genelkurmay’a gelmişti. Uğur Mumcu’nun telefonlarından operasyonun açığa çıktığını anladılar. Paniğe kapıldılar. Ama Albay Coşkun Durmuş ta paniğe kapılmıştı. Mumcu’yu aradı. “Bu işin ucu pis… Ölümüne mi susadın. Bu dosyayı unut… Dosyayı unut” dedi… Ancak Uğur Mumcu, geri adım atmıyordu. Çok gevezeydi. PKK’ya gizli silah sevkiyatı için başka bir kurumu suçluyordu… Her yerde “APO’nun MİT ajanı olduğunu ispatlayacağım” deyip duruyordu.

Tarih: 23 Ocak 1993
Albay Durmuş Coşkun Kıvrak. Israrla Uğur Mumcu’yu yine aradı. Ama bir türlü ulaşamıyor, Gazeteye ve sekreterine ''notlar'' bırakıyordu. Uğur Mumcu, Albay’la görüşmek istemiyordu. Albay o gün defalarca ''Hayati bir konu, onu mutlaka benimle görüştürmelisiniz'' dedi ama nafile. Ne yazık ki; görüşme gerçekleşemeyecekti

Tarih: 24 Ocak 1993
Yer: Ankara
24 Ocak 1993 sabahı Uğur Mumcu, 3 gündür kullanmadığı otomobilinin lastik havalarını kontrol etsin diye oğlu Özgür’ü aşağıya gönderdi. Küçük Özgür, tekerlekleri tekmeledi. Havaları tamdı. Uğur Mumcu öğle saatlerinde aşağıya indi. Sürücü koltuğuna oturdu ve külüstür Renault’nun marşına bastı. Boooomm. Paramparça oldu. Vücudu, otomobilinin tavanından havaya fırladı. Kopan sol bacağı, önce binanın duvarına çarptı, oradan bahçeye düştü. Bomba, otomobilin altına değil koltuğun altına yerleştirilmişti…
Uğur Mumcu, izlediği olayı yazıya dökemeden ölmüştü...

KAYNAKLAR: Gülçin Avşar. Ergenekon’un Öteki Yüzü: Faili Meçhuller ve Kayıplar. 
TESEV Yayınları.


**

HAPSİNİ SAYGIYLA ANIYORUM

Ülkemizde maalesef aydın kimliği olan onlarca gazeteci, yazar ve aydın cinayetler sonucu katledildi.
Abdi İPEKÇİ (1 Şubat 1979), 
Ümit KAFTANCIOĞLU (11 Nisan 1980), 
İlhan ERDOST (7 Kasım 1980), 
Çetin EMEÇ (7 Mart 1990), 
Bahriye ÜÇOK (6 Ekim 1990), 
Turan DURSUN (4 Eylül 1990), 
Muammer AKSOY (31 Ocak 1990), 
Musa ANTER (20 Eylül 1992), 
Uğur MUMCU (24 Ocak 1993), 
Metin GÖKTEPE (8 Ocak 1996), 
Ahmet Taner KIŞLALI (21 Ekim 1999), 

Hepsini saygıyla anıyorum