Doğru-dürüst yayın yapan, kamu adına görev yapan gazetecileri tenzih ediyoruz.

Zonguldak’ta gazetecilik ayağa düştü !

Örnek verelim.

Bir meyhaneye girdiği zaman, en az iki-üç masa kalkıp gidiyor.

“ Aman bizim masamıza gelmesin” diye.

Meyhane müstecirleri muzdarip, müşterilerimiz kaçıyor diye...

Herkeste bir telaş, “yalaka gazeteci müsveddesi geliyor” diye.

Yağdanlık, yalakalık adamın (adamlardan özür dileriz) ruhuna işlemiş.

Kendi kafasına göre yazıp duruyor.

Alkolü fazla alınca, şekeri yükselince dünyanın en dürüst insanı gibi siyasilere tavsiyelerde bulunuyor, kurumsal anlaşmaları beğenmiyor, devlete, kamu kurumlarına akıl veriyor.

Üç koyuna çobanlık edemeyecek şahsiyet fukarası birisi millete ahkam kesiyor.

Üstelik, siyasi adaylardan birini koruyup kollamaya çalışan yağdanlık yazıları ile o aday üzerinden prim yapmaya çalışıyor.

Kafasını kuma gömmüş, arkası dışarıda duruyor.

İki eski patronundan nasıl bir kuyruk acısı var ki, sürekli saldırgan bir tutum içinde yayın yapıyor.

Karşılarında el-pençe durduğu, rakı parası istediği günleri unutuyor, davetsiz gittiği yerlerde eski patronlarından birini arayıp “ Rehin kaldım, hesabı öder misin?” diye yardım çağrısı yaptığı aklına bile gelmiyor.

İşte böyle bir adam da Zonguldak’ta gazetecilik yapıyor.

Bu gazetecinin savunduğu siyasetçi ile yaşam tarzı örtüşüyor.

O siyasetçi de dostuna tuttuğu evin aidatlarını ödememiş...

19 Şubat’tan sonra görüntüleri ile birlikte yayınlayacağız.

O siyasi görüşte olan insanların ne eşleri, ne çocukları, ne de erkekleri bu adaya oy vermeyecek.

Şubat’ın 19’unu bekliyoruz.

Daha önce yayınlarsak adaylığı iptal edilebilir.

Üstelik bir de “dolandırıcılık” belgesi var.

Onu da Şubat’ın 19’undan sonra yayınlayıp, o siyasi partinin nasıl birini aday gösterdiğini hep birlikte öğreneceğiz.

Bu gazetecinin etrafta “çakal” aramasına gerek yok.

Anlaşıldı mı “çakal” gazeteci!

(Umut İLİKSİZ)

Editör: Haber Merkezi