Bilindiği gibi tüm dünya ülkeleri ile birlikte ülkemiz de zorlu bir sınavdan geçiyor.
Zorlu bir sağlık sınavı…
Pandeminin şakası yok…
Hergün onlarca insanımız COVİD-19 nedeniyle aramızdan ayrılıyor, hastanelerimiz COVİD-19 vakaları ile dolup taşıyor.
Pandemi ile mücadelenin kuralları belli…
Sosyal mesafe, maske ve hijyen…
Maske ve hijyen konusunda pek fazla sorun olmasa da, “sosyal mesafe” konusunda sınıfta kaldığımız aşikar…

***

Pandeminin yaygınlık ölçüsüne göre oluşturulan statülere göre Zonguldak “turuncu” iller arasında yer alıyor.
Kırmızı’ya geçmesi “an” meselesi…
Özetle, “kontrollü normalleşme” sürecine geçilmesiyle birlikte ilimizde vaka sayısı bir haftada yüzde 64’ten yüzde 75’e yükseldi.
Endişe verici bir durum…
Turuncu’dan Mavi’ye dönmek isterken, hızla Kırmızı’ya yaklaşıyoruz.
Bize göre bunun en önemli nedeni “sosyal mesafe” konusundaki büyük duyarsızlık…

***

Elbette denetimler yapılıyor, bu denetimlere zaman zaman Valimiz, Belediye Başkanımız ve Emniyet Müdürümüz de katılıyor ama, devlet her işyerinin, her toplu taşıma aracının, her vatandaşın başında bir polis görevlendiremez ki…
Atatürk’ün, Türk Polisi’ne ilişkin çok güzel sözleri var.
Bunlardan birisi şu şekilde :
* Herkesin polisi kendi vicdanıdır.”
Vicdan dediğimiz şey, kişinin hal ve hareketlerinde bir nevi “otokontrol” sağlar. Eğer, vicdan varsa, kişinin suç işlemesini önlediği gibi, kendisine, ailesine ve topluma zarar verecek davranışlardan özenle kaçınmasını da sağlar.

**
Pandemi döneminde “vicdan” demek, “sosyal mesafe” demektir, maske demektir, hijyen demektir.
O halde çarşıda-pazarda, toplu taşıma araçlarında, marketlerde, bankalarda “sosyal mesafeyi” ciddiye alarak korumamız gerekiyor.
Koruyalım ki, kendimize, ailemize ve ülkemize iyilik yapmış olalım.
Unutmayalım…
Herkesin polisi kendi vicdanı…
Bu vicdanı “ kalabalıklarda” yok etmeyelim.
Erhan ÇAKMAK