Tabela dernekleri çok yerinde bir deyim…

Ya da “merdiven” dernekleri… 

Kendilerine bir ünvan sağlamak, bu ünvanı kullanarak ticaret, siyaset veya bürokraside itibar görmek amacına yönelik sözde dernekler… 

Dernekleri tıpkı bir “merdiven” gibi siyasi ve ticari basamakları çıkabilmek için kullanan dernek yöneticileri…

Sırf “lokal izni” alabilmek, dernek lokallerini içkili mekan ve kumarhaneye çevirmek niyeti ile dernek kuranlar da cabası… 

Bu tür dernekleri zaman zaman polis tarafından yapılan baskınlardan hatırlıyoruz. 

İlimizde çok sayıda dernek var… 

Çoğu “hemşehri” dernekleri… 

Yılda bir kez yemek düzenleyip, sözde “dernek faaliyeti” sürdüren dernekler… 

Bu memlekette taş üstüne taş koymayan, kimsenin yarasına merhem olmayan, başında bulundukları dernekleri siyasi ve ticari rant aracı olarak kullanan dernek başkanları ve yöneticileri, ahkam kesmeye gelince yüksek perdeden bodoslama giderler… 

At martini Debreli Hasan… 

Dağlar inlesin ! 

Cümle alem dinlesin. 

İl dışında ve yurt dışında da “Zonguldak adına” kurulmuş çok sayıda dernek var. 

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da, Almanya’da… 

Bu dernekler ne iş yapıyor, kime ne faydaları var, “Zonguldak adını” kullandıklarına göre, Zonguldak’a ne faydaları var, çok fazla bilinmiyor. Yılda bir protokole yemek verip, kendilerini tanıtmaya, ya da kabul ettirmeye çalışmaktan başka… 

Kamuoyunda bilinen ismi ile “ Almanya Zonguldaklılar Derneği’nin eski Başkanı Erol Yukarıbaş, tarafımdan hazırlanan TV programına konuk olmuş ve program sırasında Almanya’da yaklaşık 300 bin Zonguldak kökenli vatandaşımız bulunduğunu söylemişti. 

Daha sonra Almanya’da görev yapan bir gazeteci arkadaşıma derneğin üye sayısını sorduğumda “ 300 yoktur abi…” demişti. 

Almanya’da 300 bin Zonguldaklı’yı temsil ettiğini iddia eden, ancak 300 üyesi olmayan bir dernek… Üstelik, şimdi ismi değişmiş olan bu derneğin bazı yöneticileri birtakım “şaibeli” işlerle gündeme geliyor. 

Kumarbazlık, dolandırıcılık ve saire… 

O zaman üye sayısının neden bu kadar az olduğunu da anlaşılmış oluyor. 

Dernekçilik “gönüllülük” esasına dayanır… 

Her he şekilde olursa olsun *çıkar” karşılığı veya “çıkar beklentisi” ile dernekçilik yapılmaz. 

Ne yazık ki, il içinde, il dışında, hatta yurt dışında bunun aksine örnekleri görüyoruz. 

İstisnaları elbette çok fazladır, dernekçiliği geleneksel ruhuna uygun olarak tümüyle gönüllülük esası olarak sürdüren nice dernek başkanlarımız ve dernek yöneticilerimiz var. 

Bir tarafta meyhaneye ve kumarhaneye dönüştürülen, siyasi ve ticari rant beklentisi içinde bulunan dernekler…  

Diğer tarafta kuruluş amacına uygun hareket eden, kişisel çıkarlara alet edilmeyen, yüzlerce öğrenciye öğrenim bursu veren, okul malzemesi dağıtan, topluma sosyal fayda sağlayan gerçek dernekler…

Bir tarafta çıkarcı “merdiven” dernekleri…

Diğer tarafta gerçek dernekler…

Bir tarafta ticaretine ticaret katmak, ya da yapılacak ilk seçimde “aday” olmak üzere dernekçiliği birer “merdiven” olarak kullanmak isteyen dernek yöneticileri…

Bir tarafta, toplumun çıkarları için mesai harcayan gönüllü-gerçek dernek temsilcileri…

İkisini bir tutmak olmaz elbette…

Erhan ÇAKMAK