Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), 20 Temmuz 1944’te Çaycuma’nın ilçe olmasına karar verildi.

Çaycuma ilçesi kuruluşunun 78.Yıldönümünü kutluyor.

Ve Çaycuma Belediyesi 2018 yılından itibaren her 20 Temmuz’da “Çaycuma Günü” olarak kutlamaya başladı.

Ve bu yılda 3.Çaycuma Günü etkinlikleri coşkulu geçti.

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı son 3 yıldır Çaycuma günleri etkinlikleri düzenleyerek ilçenin kuruluş yıldönümün kutluyor.

Burada özellikle dikkat çekmek istediğim bir konu

Bülent Kantarcı’dan önceki Belediye Başkanları neden ilçenin kuruluş yıldönümün kutlamadığı.

Bence bu ilçe kamuoyunda kesinlikle tartışılmalıdır.

Bülent Kantarcı öncesinde görev yapan Belediye Başkanları ilçenin kuruluş yıldönümünü neden kutlamadı

Gerçekten çok anlamsız bir durumla karşı karşıyayız.

Aslında benim burada başka dikkat çekmek istediğim bir konu da Bülent Kantarcı ve öncesiyle alakalı

Çaycuma İlçesi Bülent Kantarcı ile birlikte gerçekten şaha kalkmış durumda.

Ekonomik ve Sosyal yönden Çaycuma ilçesinde büyük ilerlemeler söz konusu.

Bülent kantarcı Çaycuma için büyük bir şans.

Aynı zamanda yüksek mimar olan Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı ile birlikte ilçenin görsel güzelliği daha da arttı.

Çaycuma ilçesi tıpkı bir Büyükşehir havasında.

Bisiklet yollarıyla, şehir içi yeni ve modern düzenlemeleriyle, turistlik bir yerleşim birimi edasıyla Çaycuma Zonguldak’ta artık ön plana çıkıyor.

Bülent Kantarcı ile büyük bir çıkış yakalayan Çaycuma ilçesinin, önceki dönem belediye başkanları döneminde ne kadar geri kaldığı da artık anlaşılmış oldu.

ÇAYCUMA, ZONGULDAK’IN MERKEZİ OLACAK..

Çaycuma’nın kaderi aslında Karadeniz’de 540 milyar metreküp doğalgaz rezervinin bulunmasıyla başladı.

Çaycuma İlçesi’nde limanda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından doğalgazın milli dağıtım sistemine iletilmesi adına tesis ve boru hattı döşeme çalışmaları devam ediyor.

Aşnı şekilde deniz tabanından Filyos’tan 170 km’lik doğalgaz boru hattı döşeme çalışmaları da büyük bir hızla devam ediyor.

Ve Filyos ile birlikte Çaycuma’nın da artık kaderi değişiyor.

Çaycuma ilçe nüfusuna büyük bir artış söz konusu

Zaten makro planında önümüzdeki yıllarda Zonguldak merkezinin Çaycuma olacağı belli.

ASLINDA KURULUŞ TARİHİ 1889 OLARAK SAPTANDI

Tarihe hot düşmek adına öncelikle şu bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum:

Çaycuma Belediye Meclisi’nin Ocak 2016 yılının birinci toplantısında Türlü İşler Komisyonu’nun Tarihçi-Yazar Hasan Ataman’ın belediyenin kuruluş tarihinin belirlenmesi için verdiği dilekçe üzerine hazırladığı rapor da görüşülmüştü, Kastamonu ve Bolu Vilayet Salnameleri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yapılan fihrist taramasında o zamanki adı Çarşamba Nahiyesi olan Çaycuma’da 1889 yılında belediyenin kurulmuş olduğu, o tarihten 1917’ye kadar da görev yapan 5 belediye başkanının isminin de tespit edildiği yönündeki rapor oy birliğiyle kabul edildi. Ve buna göre logoda 1944 olarak yazılı olan kuruluş tarihi, İçişleri Bakanlığında gerekli işlemler yapıldıktan sonra 1889 olarak değiştirildi.

ÇAYCUMA’NIN TARİHİ

Bu vesile ile Çaycuma’nın TBMM’de ilçe olmasının 78.Yıldönümünü kutluyorum.

Güzel ilçemiz Çaycuma’yı sizlere bu sayfada tanıtmak benim izin büyük bir onur ve Çaycuma İlçesinin tarihini anlatmak sizlere anlatmak istiyorum.

Çaycuma'nın antik çağlardaki en önemli yerleşim alanı olan Filyos kentinin, Miletos'dan gelen kolonistlerce, M.Ö 7. yüzyılda, kurulduğu kabul edilir. Kentin, başlarında Tios adında bir rahip bulunan Miletoslular tarafından kurulduğu ifadesi birçok kaynakta yer alır.

Aslında oldukça yeni bir yerleşim yeri olan Çaycuma'nın tarihiyle ilgili bilgiler, Osmanlı Devleti döneminde hazırlanan Kastamonu ve Bolu Salnamelerindeki bilgilerle ve sözlü anlatımlarla sınırlıdır. Yerleşim yeri olarak çok uzun bir tarihsel geçmişe sahip olmamakla birlikte bugünkü Çaycuma'nın sınırları içinde kalan topraklar tarih öncesi dönemden bu yana çeşitli ulus toplulukların yerleşimine sahne olmuştur. Tarihsel süreç içinde savaşlar, göçler ve diğer nedenlerle bölgeye yerleşen toplulukların izleri günümüze kadar gelmiştir.

Tarih öncesi dönemde Çaycuma'nın da içinde bulunduğu bölgenin adı Paflagonya idi. Paflagonya Bölgesinin batı sınırını Filyos Çayı oluşturuyordu. Karadeniz kıyısındaki Tios (Filyos) bir Miletos kolonisiydi. Paflagonya bölgesine yerleştiği bilinen en eski topluluklar Frigya boylarıdır. İ.Ö.1200'lü yıllarda başlayan ve "Ege Göç Kavimleri Hareketi" adı verilen göçlerle birlikte Bitin, Mariondin,Migdon diye anılan Frig toplulukları Zonguldak ve civarına yöneldi. Ancak bu topluluklar birkaç yüzyıl boyunca siyasal bir örgüt yapısı oluşturamadılar. Kral Gordios ve Midas'ın öncülüğünde siyasal yapılanma içine girdilerse de yöredeki Frig egemenliği Kimmerler tarafından ortadan kaldırıldı. İ.Ö. VII.yy başlarında Kafkasya'dan Anadolu'ya giren Kimmer boyları Frigya'ya ardı arkası kesilmeyen seferler düzenledi. Bu seferlerin sonucunda Frig Kralı III.Midas Kimmer savaşçılarına yenik düştü ve İ.Ö. 676'da Frig Krallığı ortadan kalktı.

Kimmerler, Paflagonya'da ki varlıklarını İ.Ö. 630'lara değin sürdürdüler ancak Lidyalılar ve Asurlular'la yaptıkları savaşlar sonucunda zayıf düştüler ve en sonunda Med Devleti karşısında tutunamayarak Anadolu'yu terk ettiler.

Kimmerler’den sonra İ.Ö. VI.yy başlarında Lidya Devleti bölgede egemenlik sağladı. Yine aynı yıllarda, Batı Anadolu kıyılarında yaşayan kimi Megaralılar ve Boitoiyalılar bölgeye geldiler. Karadeniz'in kuzeyinden getirdikleri malların boşaltılabileceği "emperion"lar (küçük ticari iskeleler) kurmaya yöneldiler. Tios (Filatairos/Filyos) bunlar arasında önemli bir koloniydi. Ancak perslerin, Lidyalıları İ.Ö. 546'da yenilgiye uğratmasıyla bölgedeki Lidya egemenliği de son buldu.

Persler, Anadolu'ya egemendiler ama Tiios (Filyos) gibi koloni kentlerin yönetimine "tiran" adı verilen kendi yandaşlarının getirilmesini sağladılar. İ.Ö.334'de Anadolu'ya geçen Makedonya kralı İskender, Pers ordusunu Gronikos Çayı yakınlarında yenilgiye uğratınca Perslerin Batı ve Kuzeybatı Anadol'da ki üstünlüğü sona erdi. İskender bölgeyi Makedonyalı subayların yönetimine bıraktı.

Romalılar döneminde, Romalı soylulardan ve ünlü yöneticilerden Balbinus, İmparator Maksimunus (İ.Ö.235-238) zamanında çeşitli vilayetlerde sivil yönetime geçişe yönelik düzenlemeler yaptı ve bölge Doğu Roma İmparatorluğu içinde kaldı.

VII.yy başlarında, Bizans İmparatoru herakleios döneminde ülke "thema" (vilayet) denilen yönetsel birimlere ayrıldı. Bölge de bunlardan "Opsikion Theması" içinde yer aldı.

Paflagonya kıyıları 1204'den sonra Komnenos soyundan gelen David tarafından ele geçirildi.

1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türk boyları kitleler halinde Anadolu'ya akmaya başladı. Malazgirt zaferinden hemen sonra Alp Arslan (1072) öldürülünce yerine oğlu Melikşah geçti ancak Türkler arasındaki iktidar kavgası bir türlü bitmek bilmiyordu. Alp Arslan'a karşı ayaklanmış olan Kutalmışoğlu Süleymanşah ve kardeşi Mansur Anadolu'ya girdiler ve kısa sürede Konya'dan İznik2e kadar olan bölgeyi ele geçirdikten sonra 1075'te Anadolu Selçuklu Devletini kurdular. Ancak Bizans egemenliğindeki Zonguldak ve yöresine yönelik Türk saldırıları geçici akın olmaktan öteye gidemiyordu.

1084 yılında I.Aleksios'un bölgedeki valilerini askerleriyle birlikte İstanbul'a toplantıya çağırmasını fırsat bilen Süleymanşah'ın komutanlarından Emir Karatekin, Ulus, Bartın, Devrek topraklarını ele geçirdikten sonra kıyıya yönelerek Zonguldak yöresini bütünüyle ele geçirdi. Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçukluları arasındaki çekişme yeniden başlamıştı. Çekişme sonucu Anadolu Selçukluları büyük bir sarsıntı geçirdiler. Emir Karatekin'de Bizanslılar karşısında direnemeyince bölge yeniden Bizanslıların eline geçti.

Anadolu Selçukluların çöküş döneminde Candaroğulları Beyliği bağımsızlığını ilan etti (1335). Sinop'tan Safranbolu'ya kadar uzanan bölgede egemen olan Candaroğulları beyliklerini hem Bizans'a, hem de Osmanlılar'a ve öbür beyliklere karşı korumaya çalıştılar. Candaroğulları en çok Osmanlı Devleti tedirgin ediyordu. Candaroğlu Süleyman Paşa'nın bir kaç kez Orhan gazi ile savaştığı biliniyor.

Amasra'ya kadar uzanan kıyı bölgesinin ve iç kesimlerin Osmanlı topraklarına katılması; Cenevizlileri’nin, Bizanslıların ve Candaroğulları’nın egemenliğinin kesin olarak sona ermesi Fatih Sultan Mehmet döneminde oldu. Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda Candaroğulları beyliğini de ortadan kaldırdı.

**

GÜNÜN SÖZÜ:

“Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes sana karşı çıkacaktır, önüne sonsuz engeller yığacaklardır fakat sen bunlara dayanıklı olacaksın. Kendini büyük değil, küçük, zayıf, kimsesiz ve araçsız kabul ederek, hiç kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak, bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana "büyüksün" derlerse, bunu söyleyenlere gülüp geçeceksin”. (Mustafa Kemal Atatürk)