Ülke gündemini sıklıkla meşgul eden fakat önlem amaçlı uzun vade çözümler üretilmeyen bir sorun ‘Akran Zorbalığı’. Çok önemli bir sorunhemde!.

Bizler;‘Karşında ki büyüğün saygılı ol, insanlara lakap takma, arkadaşlarınla dalga geçme, gücünü arkadaşın üzerinde deneme’ denilerek büyüdük. Adabı muaşeret evde öğretilirdi.

Üzgünüm, ama eve giren baba oldu mu çocuk saygıdan ve sevgiden, kabul hadi belki de korkudan kapıda karşılardı güler yüzüyle hoş geldin demek için, varsa elinde poşetleri alarak.
Şimdi ki babalar çocuklarının odasına giriyor selam vermek için. Tabi çocuk girebilirsin diye seslenirse odasından.
Bunlara ek olarak birde yiyecekleri tepsiyle götürülüyor çocukların bilgisayar masalarına. Veya evdeki her şey çocuğa göre organize ediliyor. Çocuk ev yaşantısına, alınacak kararlara katılmalıdır bunda hemfikirim. Demokrasiyi ilk evde öğrenir çocuk. Benliğini ilk evde keşfeder çünkü.  Karşı geldiğim ve yanlış bulduğum; yeter ki ağlamasın yeter ki sorun çıkarmasın düşüncesiyleçocuğun her dediğinin olması, yaptığı yanlış davranışlara gülünmesi ve dolaylı olarak bu davranışın pekiştirilmesi, saygısızlıkla harmanlanmış hazır cevapların bir özgüven olarak nitelendirilmesi,  annenin, babanın ve büyüklerinin etrafında pervane olmasınadır…
Karar merci çocuk olmalıdır evet lakin seçenekleri sunan ebeveynler olduysa… Arka planda ki güç sizsiniz anne ve babalar! Çocuk değil! Anne ve baba kontrolü altında çocuklar her şeyi yapabilir, yeter ki varlığınızı sindirtmelerine ön ayak olmayın.
X ve Y kuşakları demek istediklerimi daha iyi anlayacaklardır. Bizlerde isteyerek yahut istemeyerek akranlarımızla dalga geçmişizdir. Sonucunda ise; aileden ve çevreden gelen geri dönüşten çekinirdik. Korkardık söylerse ailesine diye, sonrasında kendi evimize gitmekten…  Evet, doğru olmasada bu, biraz dayak yeme korkusu, biraz sokağa çıkamama yasağının gelecek olması, birazda diğer arkadaşlarımızın bizden uzaklaşacak olması ya kendi rızalarıyla ya aile baskısıyla. Çünkü bizler kötü çocuk etiketi istemezdik kendimizde. Hep en iyiyi rol model alırdık… Şimdikilerin problemi belki de tam olarak budur.

Kurtlar Vadisi, Sen Anlat Karadeniz,  Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz,Alemin Kralı, Arka Sokaklar,  Çukur… ve sayamadığım niceleri. Maruz kaldıkları dizileri görüyorsunuz değil mi? Örnek aldıkları karakterleri…
Anne ve babalar bu diziler başlamadan çayı demleyip, kurabiyeleri, çekirdekleri hazır edip tv karşısına geçiyorsanız en büyük suçlu sizsiniz!
Oynadıkları oyunları bi düşünsenize… Postal2, MortalKombat, God of War, Pubg… ve daha niceleri…Maruz bırakıldıkları şeyleri toplayın zihninizde, bu çocuklardan nasıl sağlıklı davranmasını bekleyebiliriz ki? Şimdide kendi çocukluğunuzu düşünün…

İkinci Bahar, Ruhsar, Ayrılsak da Beraberiz, Tatlı Kaçıklar, Mahallenin Muhtarları, Çiçek Taksi, Perihan Abla, Bizimkiler, Süper Baba, Ferhunde Hanımlar…
Körebe, Saklambaç, Çelik Çomak, Yerden Yüksek…
Aradaki koca uçurumun sebepleri ortada değil mi? Maruz bırakıldıkları ekran bile ben burdayım diye bağırıyor farkında mısınız? Bunca risk varken etraflarında, anne ve babalar üzerimize çok daha fazla iş düşüyor! Lütfen!

Bakın bu iş çok ciddi! Romantizmi yapılacak bi konu asla değil! Daha geçen gün 12 yaşındaki bir çocuk akran zorbalığına dayanamıyorum mesajı atıyor arkadaşlarına ve odasının camından atıyor kendini!

Bir genç kız, hemcinsinin eline geçen görseller yüzünden tehdit edilip, ne istiyorsa yapmak zorunda kalıyor!

Bir erkek çocuğu, cinsel zorbalığa maruz kalıyor ve iyice sessizleşmesiyle dikkat çekiyor... Olay bu şekilde ortaya çıkıyor.

Bir çocuk eve sürekli aç dönmesiyle annesinin dikkatini çekiyor ve anlıyorlar ki sınıf arkadaşı beslenmesine el koyuyor…

Akran zorbalığını da sadece okul içinde de düşünmemek gerekiyor. Aile, okul, trafik, kurs, eğlence yerleri. İletişimin olduğu çoğu yerde fazlasıyla mevcut. Kimi arkadaşına kilolusun diyor, kimi sinema kuyruğunda öne geçiyor, kimi trafikte tahammülsüzce küfür ediyor, kimi ailede ağladığı için alay konusu ediliyor, kimi okulda korkudan yalnız tuvalete gidemiyor… Örneklendirmeler öyle çok ki…

Bu çocuklara ne yaptığımızın farkında mıyız?
Zorbalık toplumun her kesimini ilgilendirdiği gibi herkesin, elini taşın altına koyması gerektiği acil bi durumdur!
Akran zorbalığı psikolojik değil ahlaki bi problemdir!.

Lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım! Lütfen anne ve baba olalım! Bırakın arkadaş olmayı, o zaten olacak, siz o rolü üstlenmeyin. Sadece anne ve baba olun!

Hepimizin çocukları özel ve kıymetli! En iyisi, en akıllısı, en özgüvenlisi, en hazırcevaplısı, en sportmeni, en yakışıklısı-güzeli, en mükemmeli benim çocuğum yarışına son verelim. Çocuklarımızı böyle böyle mahvediyor olabilir miyiz? Bu yarışa sokup, kendilerini en iyi ya da en kötü olduklarına inandırıp, akranlarını aşağılamalarının önünü açıyor olabilir miyiz? Biraz üzerine düşünülesi…

Son olarak;
Unutmayalım ki eğitim önce evde başlar! Okulda devam eder!

Çocuklarınızın bazı davranışları sizi rahatsız ediyorsa dönün ve aynaya bakın!

Unutmayın çocuklar birer aynadır!
Ebeveynlerin davranışları onlara yansır!

Bir eğitimcinin sözüyle sizleri uzun uzun düşüncelere bırakıyorum…

‘Çocuklar büyüdükçe dertleri büyümüyor. Onlara karşı yapılan ihmaller, hatalar kendini göstermeye, ortaya çıkmaya başlıyor. Kısacası çocuğu bir toprak olarak düşünürsek, ektiklerinizi biçiyorsunuz; bir kaset olarak düşünürsek, kaydettiklerinizi dinliyorsunuz.’