Hangi partili olduğunuz yada hangi takımı tuttuğunuz veya hangi vilayetten Zonguldak’a geldiğinizle ilgili değil az sonra yazacaklarım. Bu kent; emeğin, alın terinin ve büyük ölçüde cesareti ile tanınan, ülkede Cumhuriyetin ilanından sonra kurulan ilk İL olmasıyla tarihe geçmiş güzide bir yer. Zonguldak; tarihsel olarak hak ettiği önemi kazandı mı tartışılır ancak ülkemize özellikle sanayi alanında büyük katkısı olmuş/hala da olmaya devam eden bir kent. Bakın İran/İsrail gerginliğinde petrol fiyatları uçuşa geçmiş, doğalgaz vanalarının kapanması konuşulurken KÖMÜR alternatif enerji olma durumu ile yine gündemde. Tamam fosil yakıtlara karşı olanlar var ama eğer yenilenebilir enerji kaynağınız yoksa ne yapacaksınız? Enerjiye ihtiyacınızı azaltabildiniz mi?
Bugün anlatmaya çalışacağım konu enerjiye olan ihtiyaçlarımız değil. Giriş için kentimizin ne denli stratejik bir önemde olduğunu anlatma gayretiydi. Böyle kentler genelde emeğiyle ortaya çıktığından her alanda bir faaliyet göstermezler. Sosyalleşme adına da futbol takımlarıyla entegre olurlar. Almanya ‘da SCHALKE, Fransa’da Saint Etienne gibi bölgelerde genelde futbol hariç hiçbir branş büyük bir gelişim göstermemiştir. Maden kentleri bölgenin takımlarına ciddi destek sağlar ve kulüplerin ayakta kalmasını önceler. Belki günümüzde futbol artık sırf sportif yönüyle gündemde olmasa da/iddia,bahis,büyük sponsorluklar vs) geliri sınırlı olan kulüpler için taşınması zor mali bir yükümlülük taşıyor. 3 kişi bir araya gelelim şu kulübü yönetelim diyemezsiniz. Bırakın üst ligleri, 3. ligde dahi bir futbolcunun transferi için masaya oturduğunuzda 7 rakamlı paralar konuşulmaya başlanıyor. Bu adam başı birkaç milyon olan takımın oluşması için gereken bütçe hiçte azımsanacak bir tablo olmuyor. İyi futbol iyi oyuncularla oynanıyor ve o iyi oyuncular da iyi paralara geliyor.
Mayıs ayı sonunda sezon bittiğinde yeni sezonun çalışmaları başlamış oluyor. Kulüplerin gelir kalemleri Ürün satışı, forma reklamı, sponsorluklar, kombine satışı, varsa oyuncu transferinden gelen para ve az da olsa iddia ve çeşitli sitelerden gelecek isim hakkı ücretleri birde yöneticilerin yaptığı büyük para desteği. Sezon öncesinde ciddi beklentilerden biri KOMBİNE SATIŞLARIDIR. Örneğin Bursaspor satışa başladığı ilk günden itibaren kombine satışlarında binler sınırını geçtiğini Ercan Aygün’ün yaptığı haberden öğrenmiştim. Bursa da Timsah Arenanın koltuklarını ciddi paralara satışa çıkaran ve hedeflediği rakamlara 1 hafta içinde ulaşan Bursaspor / 10 bin kombine ) özlediği güçlü takımı oluşturmaya başlamış bile.
Birkaç kulübünde benzer operasyonları başarıyla yaptığını yine spor medyasından hayretle ve ibretle okuyor öğreniyoruz. Günümüzde parasal olarak zayıf, LOBİ olarak sağlam değilseniz başarı sizin için yalnızca “ Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik” şarkısının mısraları olur ancak. Şimdi Bursaspor’un rakiplerini bir düşünün. Nasıl bir ortamda mücadele edeceksiniz? Onların yedeğe almayacağı oyuncuları siz ilk 11 de oynatmak zorunda kalacaksınız. Hayatın adil olduğunu kim söylemiş!!!
Gelelim maden kenti Zonguldak’ın liglerde kenti temsil eden takımı olan ZONGULDAK Spor’un kombine satışlarına. Yine Ercan’ın haberinden okumuştum. İlk hafta sonunda kombine satışı 100 (yazıyla YÜZ ) civarındaydı. Her sokağında bir yönetim kurulu, her kahvehanesinde/çay ocağında bir iki teknik direktör olan, her futbolseverin mutlaka önemli eleştirileri olan bir kentte bu rakamlar komik değil DRAMATİKTİR. Bu kentin ilk zaafı genelde bahanelere sığınmaları ve duygularıyla mantığını entegre edememe eksikliğidir.
Her Zonguldak spor’lu futbolsever takımının zirveye oynamasını ister ( ki bu doğaldır, taraftar fanatikçe düşünür) ama o zirve yolunun nasıl engebeli olduğunu, takımına katkı yapmak zorunda olduğunu da düşünmelidir. Topa az düzgün vuran bir oyuncunun yıllık maliyetini göz önüne alındığında size öyle en az 15-16 oyuncu gerektiğini düşünmelisiniz. Bunu haftada 100 kombine satarak gerçekleştirmeyi beklemek hayalcilik bile olamaz. Hayal kurmak için bile gidip 1 piyango bileti almak zorundasınız.
Spor muhabirleri şahittir ben Zonguldak spor’un maçlarına Doğukan’la birlikte, cebimde BASIN KARTI olduğu halde biletlerimiz alarak gider ve tribünden desteğimi sürdürürüm. Bu yıllardır değişmeyen ( takımımız 1. ligdeyken de böyleydi) kuralımdır. Sevgi eylem gerektirir. Hem takımımı seviyorum diyeceksin hem de elini taşın altına koymayacaksın. Sizce de bir tuhaflık yok mu? Bu arada kombine kartı olmasına rağmen hala maçlara bilet alarak giren birkaç taraftara da selam olsun.