Birkaç gündür yazamıyordum sizler de farkındasınızdır; bazı yoğunluklarım vardı. Bugünü iple çekiyordum; sizlere yazmak, güzel kelamlar etmek için. Ama hevesim kursağımda kaldı; bu durum da alışkın olduğumuz bir durumdur. Bu nasıl bir acı; peş peşe geldi şehit haberleri, her haberde daha da parçalandı kalbimiz. Kendi kendime; “ Kim bilir hangi ücra köyün hangi gecekondusunun önüne bayrak asılacak” dedim. Çok zor be; annelerini, babalarını, kardeşlerini, kimi daha yeni evli ya da nişanlı, kiminin yeni çocuğu doğmuş. Her durum, her ihtimal yürek acıtıyor.

Kimse yanlış anlamasın; çoğu uzman çavuş, uzman onbaşı, sözleşmeli er, bunlar sivil hayatta iş bulamadıkları için vatan için mücadeleye katılıyorlar. Öğretmen atanamıyor polis oluyor, genç kardeşimiz askerden geliyor iş bulamıyor sözleşmeli er oluyor. Sonucunda hayata tutunayım derken, hayatlarını kaybediyorlar; çok zor. Bu zorluğun ve acının tarifi yok; ama şehitlerimizin evlerine bakın o zaman belki kafanızda canlanır. Canlananda ancak o acının onda biri olur. 

Cennet vatanımızda çoğu kişi onların deyimi ile tabir-i caizse “ Kutsal Cumartesi” yi kutlarken o ailelerin ocakları yanıyor, Mehmetçiğimiz de zalimlerle çatışıyordu. 45 saniyelik ana haber bültenlerinde isimleri belki duyulacaktı ama magazincilerin alayı kim kiminle nerede nasıl eğlendi hepsini ısıtıp ısıtıp dakikalarca bize sunacaktırlar. “ O şununla şurada yakalandı ” mevzusu yeri gelecek saatlerce konuşulacak ama Şehidimin adı, cismi, yaşam öyküsü can çatlasa iki dakika gündemde kalacaktır. Tabii cenazelerinde binlerce insan olacak, sonra çoğu evlerine döndüklerinde ellerine televizyon kumandasını alıp muhatap oldukları konulara ( dizi, yarışma, program ) devam edecektir. Kimi klavyede memleket kurtaracak, kimi çıkacak gerekirse en ön safta biz de gideriz diyecek, kimi askerlik şubelerine gidip görev istiyoruz diyecek; nedense bunlarda hep kameralar tarafından çekilecek. Ben ve ben gibi binlerce insanımız askerlik şubelerine gidip tecilimiz varken onu bozdurup askerliğimizi yaptık. Soruyorum sizlere askerlik şubelerinin önünde bir kamera ya da basın gördünüz mü? Ben görmedim. Kameralara, fotoğraf karelerine, kendimizi göstermelere bayılıyoruz; hele şov yapmaktan bahsetmek bile istemiyorum. Lafla peynir gemisi yürümediğini bilsek de her seferinde şov yapanlara inanıp primini biz veriyoruz.  Neyse yanlış bir şey yazarım diye çekiniyorum; müthiş öfkeliyim. 

Ruhlarınız şad olsun Şehidim.

**

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor;

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Mehmet Akif Ersoy