Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanması ve ardından Cumhuriyetin kurulması, tarihte ender kaydedilen bir başarıdır. Kurtuluş Savaşı, Milletimizin var olma savaşı, Cumhuriyet ise, yeniden dirilişin simgesidir.

Aziz milletimizin tarih sahnesinde yeniden varoluşunun sembolü ve milletimizin tarihteki en büyük başarılarından biri olan Cumhuriyetimizin kuruluşunun 96'ncı yıl dönümünü kutlamanın sevincini ve coşkusunu yaşıyoruz.

Ve yine aziz Milletimizin inanç, cesaret ve fedakarlıkla elde ettiği, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere en büyük hediyesi olan Cumhuriyetimizin 96. yılını kutlarken, büyük bir millet olarak güçlü bir devlet olma yolunda yürümenin heyecanını yaşamaktayız

Cumhuriyet, Anadolu insanının verdiği emsalsiz mücadelenin, onurlu duruşunun, vatan sevgisinin, egemenliğine sahip çıkma ve bağımsız yaşama iradesinin ortaya çıkardığı bir eserdir. 

Cumhuriyetimiz, her türlü engelin aşılması konusunda bizlere güç vererek, bağımsızlık ve hürriyetimizden asla taviz vermeyeceğimizin, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde olmaz denileni başardığımızın ve milletimizin uluslararası alanda hak ettiği yeri alma kararlılığının bir kanıtıdır. 

Millet olarak, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne ve Milletimizin birlik ve beraberliğine birliğine her zamankinden daha çok ehemmiyet vermemiz gereken bir süreçten geçtiğimizi unutmamak gerekir. Yakın coğrafyamızda yaşanan terör olayları, komşu ülkelerde cereyan eden olaylar, dağılan parçalanan ülkeler, bu birlikteliğe ne kadar ihtiyaç duyduğumuzun açık bir ispatıdır. Bir olmak ve diri olmak zorundayız. Aziz şehitlerimizin kanlarıyla ve milletimizin büyük fedakarlıklarla kurduğu Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmak hepimizin en önemli görevi ve sorumluluğudur. 

Kurtuluş Savaşı'nda ülkemizi işgal edemeyen işgalci güçler, bugün hala bu amaçlarından vazgeçmiş değillerdir. Dün Kurtuluş Savaşı ile işgale girişenler, bugün terör örgütleri eliyle amaçlarına ulaşmanın yolunu denemektedirler. Bugün, bu güçlere karşı her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe, kardeşliğe millet olarak ihtiyacımız vardır. 

Bir olmayı, iri olmayı, birlikte destan yazmayı Çanakkale'de tüm dünyaya gösterdik. Suriye’de gerçekleştirdiğiniz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve son olarak ta Barış Pınarı harekatlarıyla birlikte yine tüm dünyaya gösterdik. Bundan sonrada ülkemizin istiklali ve istikbali için milletimizin üzerine düşeni fazlasıyla yapacağından kimsenin kuşkusu olmasın. 

Cumhuriyet; tarih boyunca esaret zinciri vurulamamış Yüce Milletimizin kahramanlık ve inançla yaptığı Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanması ile kurulmuştur. Cumhuriyetin ilanı, milletimizin şanlı tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biridir. Cumhuriyet, milletimizin bağımsızlık ve hürriyetinden asla taviz vermeyeceğinin ifadesidir.

Büyük bir medeniyetin mirasçısı olan Devletimiz, kurulduğu günden bu yana hızla büyümüş bugün sadece bölgesel misyon ve sorumluluklarını yerine getiren bir ülke değil, aynı zamanda insanlığın ortak sorunlarının çözümünde elini taşın altına koyan bir devlet konumundadır.

Sahip olduğumuz misyon ve üzerinde yaşadığımız coğrafyanın politik ve stratejik önemi, karşımıza sürekli engeller çıkarmıştır, çıkarmaya da devam edecektir. Türk Milletinin Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatma azmi ve sarsılmaz iradesi tüm zorlukları aşmamızda bizlere rehber olacaktır. Bu ülkenin ortak geçmişi ve geleceğini paylaşan, tasada ve sevinçte bir olan fertleri olarak, her yerde ve her ferdimizle milletçe devletimizin bekası milletimizin refahı için çalışmaya, dünyanın gelişmiş ülkeleri ile her alanda yarışmaya ve evrensel insanlık değerlerinin savunulmasına öncülük etmeye,  mazlumların yanında, zalimlerin ve vatan hainlerinin ise karşısında olmaya, her zamankinden daha fazla azimli ve kararlıyız.

Bu anlamlı günde, Cumhuriyetimizin 96. yılında, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ebediyete intikal etmiş şehitlerimizi ve gazilerimizi bir kez daha minnet ve rahmetle anıyor ve halkımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

Türkiye Cumhuriyetimiz 96. yaşında. Ama şunu unutmamamız gerekirken Türkiye'nin yaşı 1000'e yaklaşmış durumdadır. Biz hiç bir millete nasip olmayacak kadar köklü bir tarihe, şanlı bir tarihe, kurumsal kapasite, devlet gelenekleri, ahlaki anlayış, her bakımdan kimseye nasip olmayacak büyük bir devlet geçmişine sahip bir milletiz. Tarihimiz bizim hazinemizdir. Çocuklarımızı bu bilinçle, geçmişle öğüterek geliştirmek asli görevlerimizden olmak zorundadır. Ki devletimiz ebedi ve güçlü olsun