Tabii ki Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık'tan bahsediyorum.

Kendisi maşallah göreve geldiği andan itibaren devamlı Ereğli İl olsun Zonguldak'tan ayrılsın söylemeni dile getiriyor.

Halil Posbıyık'ın bu söylemi maalesef Zonguldak'taki birlik ve beraberliğe zarar veriyor.

Halil Posbıyık'ın Ereğli İl olsun söylemi Zonguldak'ta iç barışı ve huzuru bozuyor.

Halil Posbıyık’ın bu söylemleri maalesef ilçedeki siyasetçileri ve bürokrasiyi de olumsuz yönde etkiliyor.

Şunu eklemek isterim ki;
Halil Posbıyık oldukça eski bir siyasetçi.
Hasan Gemici, Ömer Barutçu gibi tanınmış eski isimlerle siyaset yapmış aday olmuş seçim çalışması yapmış bir insan.

Dolayısıyla Bartın ve Karabük'ün Zonguldak'tan ayrıldığı dönemde de oldukça faal ve aktif olarak siyaset hayatına devam eden bir isim.

Ve şimdi aynı Halil Posbıyık ayrılık söylemlerine devam ediyor.

Halil Posbıyık Zonguldak il olsun söylemiyle adeta zehir saçıyor.

Halil Posbıyık laftan sözden anlamıyor.

Ve sonunda Vali Mustafa Tutulmaz da haklı olarak Halil Posbıyık'a da sert tepki gösterdi.

Vali Mustafa Tutulmaz Ereğli belediye başkanı Halil Posbıyık'ın aşırı alınganlık yaptığını ifade ederek, "Zonguldak hizmet almıyor hizmetten yararlanmıyor söylemi tamamıyla yanlıştır İl Genel Meclisi'nin yedek ödeneği olan 14 milyon liranın 8 milyon lirasını Ereğli harcadık. Ereğli'de her türlü kamu yatırımları eksiksiz olarak gerçekleştiriliyor. Ereğli belediye başkanı Halil Posbıyık İlçe milliyetçiliği değil il milliyetçiliği yapmalı. Bu tür söylemler birlik ve beraberliğimize zarar veriyor." dedi.

HALİL POSBIYIK’IN ZONGULDAK DÜŞMANLIĞI ADETA KRONİKLEŞMİŞ DURUMDA

Bence Vali Mustafa Tutulmaz az bile söyledi.

Ereğli Belediye başkanı Halil Posbıyık’ın Zonguldak düşmanlığı adeta kronikleşmiş durumda.

Halil Posbıyık Ereğli İl olmalı derken aslında içindeki Zonguldak düşmanıyım söylemini açık açık dile getirmediğinden kaynaklanıyor olabilir bence.
Zonguldak’a bu kadar düşman olan bir Belediye Başkanı, maalesef Ereğli ilçe halkı arasında da fitne fesat yayıyor.
Bunun başka bir izahı yok maalesef.
Daha bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Halil Posbıyık, şine saçma sapan cümleler sarf etmiş. Posbıyık, “Ben ölmedikten sonra beni susturamazlar. Ya Ereğli’nin haklarını verecekler veyahut il olalım diye bağıracağım. Ereğli’yi sömürmeye devam ettikleri müddetçe belli olmaz. Yarın Düzce’ye bağlanalım diye bağırabilirim.” Demiş.
Tabi ki Ereğli Zonguldak’ın sömürgesi değil

Neymiş Ereğli’ye hizmet yapılmıyormuş
Neymiş Ereğli Zonguldak’tan ötekileştiriliyormuş
vs.vs.vs.
Bence sen Ereğli’den çok sevdiğin Düzce’ye taşın böylesi daha iyi olur

Halil Posbıyık artık bu söylemlerine son vermeli
Yapılan hizmetleri yok gibi göstermek
İlçeye sanki hiçbir hizmet yapılmıyormuş gibi lanse etmek
Hiçte etik değil

Ereğli’ye yapılan hizmetler tüm ilçelere yapılan hizmetlerden çok daha fazla
Ama bunun bilinmesi istenmiyor

EREĞLİ’DE BASIN TOPLANTISINA GELMEYEN GAZETECİLER YOK MU YAZILIYOR!

Duyduğuma göre Ereğli Belediyesi’nde basın toplantısına gelmeyen gazeteciler tek tek gelip gelmediği not ediliyormuş.
Kimler geldi kimler gelmedi diye.
Ve gelmeyenlerin belediyeye olan aboneliklerinde sıkıntı oluşabiliyormuş
Diyorlar
İnşallah doğru değildir
Yerel gazeteleri abonelik ile baskı altına almak diye buna denir
Ereğli Belediyesi’nin bu tutumu hiçte hoş değil

CHP’nin özgür basın söylemleri ile CHP’li Ereğli Belediye Başkanı Posbıyık’ın yaptıkları kesinlikle uyuşmuyor.


**

10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ’MÜZ KUTLU OLSUN

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü hep beraber kutladık.

Çalışan gazeteciler günü, gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den beri 10 Ocak günü düzenlenen Türkiye’ye özgü bir kutlama gündür. 1961-1971 arasında "Çalışan gazeteciler bayramı" adıyla kutlanmış; 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, " 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü" olarak değiştirilmiştir. 4 Ocak 1961’de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur. Söz konusu düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu. Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurmuşlardır. “Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar vermişlerdir.  Basın gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayını sürdürdü. Çalışan Gazeteciler Günü, bu olayın bir sonucu olarak ortaya çıktı. 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başladı ve 1971’de “Çalışan Gazeteciler Günü” halini aldı.
Bu vesileyle tüm basın yayın organları içerisinde çalışan muhabirinden, sayfa editörüne, yazarlarından, matbaasında çalışan tüm gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlar, hayatlarında sağlık ve başarılar dilerim.

**
GÜNÜN SÖZÜ: Hayat gerçekten çok basit ama biz hayatı karmaşık hale getirmek için ısrar ediyoruz.