1940 yılında havzadaki tüm madenler kamulaştırıldı. Bunun öncesinde ise, 1848 yılında başlatılan kömür üretimi özel patronlar tarafından yürütülüyordu.
Fransız, İngiliz, İtalyan şirketleri tarafından üretime devam edilmiştir.
Yapılan düzenlemelerle Taşkömürü bulunan yerler belirlenerek Havza sınırları tamamlanmıştır.
Taşkömürü Havzasında üretimin artırılması için iş gücü ve taşıma eksikliklerinin giderilmesi zorunluluğu doğmuştur. İşletme 10 Şubat 1865 de Bahriye nezaretine devredilerek Genel Müdür olarak Ereğli Kaymakamı Dilaver paşa atanmıştır. 
Dilaver paşa Zonguldak, Ereğli,  ve Devrek köylerini ocaklarda zorunlu  çalıştırmak için Mükellefiyet ilan eder, çalışmaya gelmeyenler zorla getirilir. 
Yakına gelene kadar devam eden gruplu işçi olarak çalışıp, bir ay köylerinde istirahate gönderilirler. İşçinin başına da Dalmaçyalı, Polon, Macar uyruklu nezaretçiler getirilir. Bu düzen Yirmi yıl devam eder. 
Üretim 30.000 tonlardan 200.000 tona çıkarılır. 
Sonradan Fransız, İtalyan ,İngiliz ve Maden özel işletmeleri tarafından üretime devam edilir. Nezaretçiler işçilerin içinden yetişen uzman Madenciler arasından seçilir.
1940 yılında Havza sınırları içinde tüm Madenler Kamulaştırılır. Yabancı şirketlerin ve Özel Madenlerin işine  son verilir. Bugünkü kuyular açılır. İşçinin yatacağı Pavyonlar, banyolar, sosyal tesisler yapılır. Artık kömür işletmeleri  Modern bir düzene girer. İşletme kendi bünyesinde Nezaretçi, Başçavuş yetiştirme kararı verir. İşçilerin içinden Kazmacı, Domuzdamcı, Tabancı branşında olanlardan müracaat eden işçileri imtihana tabi tutar. Kazananları Zonguldak Maden Mektebinde üç yıl okutur. Sonunda imtihana tabi tutar. Kazananları ocaklarda Nezaretçi olarak atar. Çalıştıkları sürece As Madenci, üs Madenci, Baş Madenci diye ünvanlara sahip olurlar. Çok başarılı olanları Kardiyelerinin Şefi olurlar. Öğretmenleri Maden Mektebinin  hocaları ve Havza Mühendisleridir. Onlardan Madenciliği öğrendikleri gibi oturmasını, kalkmasını ve konuşmasını öğrenirler. Krevüze yaka, takım elbise, manşetli beyaz gömlek, kravat takarlardı.
Otariteden, disiplinli, düşüncesinden, yapı ve doğrultusundan taviz vermeyen kişilerdi. Disiplin içinde çalışırlardı. Cumhuriyetimizin yetiştirdiği memleketimizin ender insanlarındandırlar. Bunlardan biri de babamdı. Aralarında çocuklarını çok iyi yetiştirenlerde var. Bugün onların evlatlarından Doktor, Hukukçu, Mühendis, Öğretmen, İktisatçı, İş İnsanı Esnaf ve çok dallarda yetişmiş kardeşlerimiz vardır. Bizlerde onlarla yaşadık, onlardan çok şey öğrendik. 
Bizlerde Cumhuriyetimizin yetiştirdiği bu insanların çocuklarıyız. 
Antep’e Gazi Antep, Maraş’a Kahraman Maraş, Kazan’a Kahraman Kazan demişler. 
Yer altındaki Enerjiyi çıkarmak için Ülkemin Elektriğini, Demir’ini, Çelik’ini üretmek için  Sanayimizi kurmak için 5.500 şehit veren, Meslek Hastalığına yakalanıp on binlerce insanı erken yaşlarda vefat eden ZONGULDAK’ımız için ne demeli. 
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet Ailesi ve Yakınlarına Baş sağlığı diliyorum.
Saygılarımla