Öncelikle bir Fenerbahçe taraftarı olduğumu bildirmek istiyorum ve sonra da Beşiktaş’ı Şampiyonlar Ligindeki başarısından dolayı tebrik ediyorum. Yok, kolay gruptu bilmem neydi demeye gerek yok. Beşiktaş çıktı ve aslanlar gibi mücadelesini etti. Bence herkes tebrik etmeli Beşiktaş’ın güzel futbolunu ve Türk Futboluna kazandırdığı ülke puanı için. Öncelikle Başkan Fikret Orman’a uyguladığı transfer politikası ve profesyonel yöneticilik kabiliyeti için tebrik etmek lazım. Futbolcu alım satımında cidden akıllıca hareketlerde bulundu. Çok sağlam planlama yaparak ciddi güzel bir takım kurdu. Tecrübeli ve büyük takımlarda oynamış olan oyuncuları takıma monta ederek savunmasını güçlendirdi. Barcelona’dan Adriaono ‘u, Real Madrid’den Pepe’yi ve Fenerbahçe’den Gökhan Gönül’ü takıma monta ederek savunmasını güçlendirdi. Bu başarı bir yıllık bir süreçte olmamıştır; birkaç yıllık planlamasının sonucudur. Zaten ta Biliç döneminden kalan orta sahadaki kurgu saat gibi işlemiştir. Artı bir de Şenol Güneş gibi futbol felsefi yüksek bir teknik adamın da rötuşlarıyla takım başarı olmuştur. Önce iki sene lig şampiyonluğu ardından şampiyonlar ligi başarısı cidden takdire şayandır. Ben Şenol Hoca’nın korkak futbol oynatmama özelliğini şahsen çok seviyorum. Şampiyonlar Liginde grupların son maçını kadroda rotasyon yaparak kazanması da ayrı bir tebrik konusudur. Umarım Beşiktaş’ın başarısı devem eder; hem kendi kazanır hem de ülke puanımız artar. Başarılar diliyorum.

Futbol insanlara ve insanlığa çok mesajlar verir aslında ama özellikle kadınlar bizim futbol sevgimizi pek sevmezler. Futbol bize bazen favori olanın kazanamayacağını gösterir. Mesela Beşiktaş’ın grubunda kim derdi Monoca sonuncu olacağını; ne sonunculuğu herkes lider olarak çıkar diyordu. Hayatta sürprizlere futbol alıştırır bizlere; mucizelerin olacağını gösterir. 30 Ekim 1996 tarihinde Manchester United Avrupa kupalarında kendi evinde 40 yıldır yenilmezlik serisine Fenerbahçe’nin Elvir Boliç’in golüyle bir sıfır kazandığı maçta mesela. Bizlere hayatta mucizelerin olabileceğini, bazen olur diye sandığımız şeylerin olamayabileceğini, bazen de kesin olmaz denilen şeyin olabileceğini gösterir. Hem sevincin hem de hüznün aynı yerden gelebileceğini de gösterir bizlere futbol, aynı zamanda kötü zamanda bile sevmeyi de öğretir. O yüzden kadınlarımız bizim futbol sevgimizi hor görmesinler lütfen; inanın çoğumuzun futboldan çıkardığı ders göz ardı edilmeyecek şekilde büyüktür. Bu arada futbol bizlere can ciğer arkadaşımızla kavga etmemizi, tartışmamızı da öğrettiği olur.

Futbol bize Milli Takım maçında hiç sevmediğiniz takımın oyuncusunun attığı golle sevinmeyi de öğretir. Bazen daha tersi de olabilir. Bu arada ne yazık ki ülkemizde rakip takımlar tarafından en çok sevilmeyen takımı Fenerbahçe’dir. Milli takım maçlarında oyuncularına küfredilir, hatta kulübün takım otobüsü bile kurşunlanır. Milli takım başarısız olur; kadroda bir Fenerbahçeli bir oyuncu varsa kesin onun yüzündendir der bazıları. Son zamanların modası Mehmet Topal ve Ozan Tufan’dı belki hatırlarsınız; sanırsın onların dışında tüm takım harika futbol oynuyormuş gibi. İşte aynı futbol bize bir Fenerbahçeliyi Beşiktaş’ın başarısıyla mutlu olmayı da öğretir. Tabii her şeyi de futboldan beklememek lazım, değil mi? Birazda kişisel bazı kavramlar önemlidir.

Erdem kelimesinden bahsedeceğim sizlere, öncelikle kelime anlamı: ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı. Erdem kelimesinin büyüklüğünü görmüşsünüzdür; bir de erdemli insan olmayı düşünün ne kadar yüce bir olgu olduğunu. Umarım erdemli insanlarla karşılaşırsınız, hayatınızda böyle insanlar olur; erdemli insanlarla hayatı paylaşırsınız. Erdem kelimesi başkalarının başarılarını tebrik etme, destek olma, övünç duyma mevzularında da yardımcı olur. Mesela ufak bir beldede ya da kasabada 2000 kişi içinden biri müzik yapıp bir yerlere tırmanmaya çalışıyorsa diğer 1999 kişinin ona destek olması gerekir. Biri roman yazıp kitap çıkartıyorsa diğerlerinin o kişiye destek olması gerekir. Bu destek illa para pulla da olmaz, iki kelam güzel söz çoğu zaman paradan önemlidir. He o kasaba da bir yazar bir müzisyen ya da bir de ressam çıktıysa en çok da onların birbirine destek olması gerekir. İnsanlık, maneviyat, literatür ve erdemlilik bunu gerektirir. Ama ne yazık ki bırakın destek görmeyi kimse köstek bari olmasın der duruma düşmüşüz. Umarım bir gün erdem yağmurlarına tutulur da uykudan uyanırız. Ben, sen, o değil de biz kavramını hatırlar; komşusu açken uyumayanlardan oluruz. Hadi görüşmek üzere.