Öncelikle Türk Sinemasının efsanelerinden Kemal Sunal’ı anarak yazıma başlamak istiyorum. O öyle bir adamdır ki; ” Aslında 10 Kasım doğumluyum. Ama Atamın vefat ettiği günde doğum günü kutlayamam, sevinemem, gülemem. 11 Kasım doğum günümdür” diyecek kadar yürekli ve özverili. Gülmek eyleminin sözlük anlamı, en güzel gülen yüz arama sonucunun da görselidir. Kendisine olan sevginin nedenini sorduklarında; “ Ben bir balon değilim. Öyle çıkanlar var ve ayakta kalmak için her gün televizyonda görünmek zorundalar. Ben sırtımı halka dayamışım, halktan biriyim” diyerek cevap veren biridir. Hala yerinin dolmadığı aşikâr bir şekilde görünmektedir ve yine hala ilk günkü keyfiyle filmleri izlenmektedir. Şimdi sizlere sorsam ve desem ki “ Kemal Sunal’ın en sevdiğiniz filmi hangisi” diye, gözlerinizi kapatıp cevap vermenizi istesem; inanın onlarca filmi gözünüzün önüne gelir, o kadar da başarılı biridir. Üstadı bundan tam 18 yıl önce kaybettik; hala eksikliği hissediliyor, yeri dolmadı. Ruhun şad olsun.

***

Şimdi de usta bir şairden bahsedeceğim; doğum günü bugün onu kutlayacağım. Ama önce şiir, buyurun bakalım:

Unutulmuş gibiyim ben

Ve insan bir bakıma

Unutulmuş gibidir.

Bilmem ki nasıl anlatmalı?

Yalnız bile değilim.

Fazla şiirden öldüğü söylenen Edip Cansever’in yüreğinden kopan satırlarını sizlerle paylaşmak istedim. Hayat ne yazık ki unutulmalara ve yalnızlıklara çok fazla yüz veriyor; ne yapalım durum bu. Doğum günün kutlu olsun Sayın Cansever; satırlarda görüşmek üzere.