Dünya da bunca dert ülkelerde çeşitli sorunlar varken “futbol” la ilgili yazı yazmam ilk başta biraz saçma gelebilir. Ancak “futbol” gibi, “televizyon yarışmaları” gibi toplumları etkileyen hatta uyutan organizasyonların varlığını sorgulayacak kadar akıl sağlığımın yerinde olduğunu düşünüyorum. 

 Bu yazımda anlatmak istediğim konu “ellerindeki kaynakları berbat derecesinde harcayan” futbol kulüplerinin hala akıllanmayarak eski hatalarına benzer davranışlar içinde olmaları. 

   Ülke futbol kulüplerinin borç batağında olduğunu ve on yıllardır bu kulüpleri yöneten tüm idarecilerin bu anlamda büyük hataları olduğunu biliyoruz. Elbette 20-30 yılda birike birike ortaya çıkan mali tablonun 1-2 yılda çözülmesini beklemek biraz saflık olur. Hasar ne kadar büyükse tamiratta o derece uzun olacaktır. 

   Zonguldak amatör kümede uzun yıllar kulüp başkanlığı yaptım( Yeşiltepe Gençlik ve Spor Kulübü). O dönemlerde aylık geliri 80-90 lira olan amatör bir takımın her sezon hem A Takım hem de Genç takımlar düzeyinde sahaya çıkmasının ne kadar büyük bir özveri gerektirdiğini sanırım anlamayanınız yoktur. Kendi çabamız, antrenörlerimizin iyi niyetli uğraşları ve sporcu evlatlarımın da yeteneğiyle kent ve ülke sporuna karakterli, ahlaklı ve sporcu kimliğine uygun isimleri kazandırmaya çalıştık. Eldeki imkanlar doğrultusunda bir şeyler yapıldı fakat sizi temin ederim neredeyse tüm Futbol federasyonlarının dillerinden düşürmediği “ ALT YAPILARA” büyük önem vereceğiz sözü büyük bir palavradır. 

  Kimi sezon başlarında “ASKF (Amatör Spor Kulüpler Federasyonu) nin aracılığıyla yapılan  forma, eşofman desteği ile sınırlı ve dağıttığınızda sporcuların komik bulduğu o hangi firmayı ihya etmek için alındığı merak edilen garabet ürünlerin yerine lisans çıkarmak için alınan ücretler kaldırılsa çok daha faydalı olacak işlere tek bir adım yaklaşamadık. Şu an durum ne bilmiyorum. Hala “filiz lisans” yani bir çocuğu ilk kez çıkarılan lisans için bile ücret alınması hatta yetiştirici alt yapı kulüplerinin desteklenmediği bir sistem yüzünden ben 10 yıl önce kulüp başkanlığı görevini bırakmıştım.

  Yurt dışından yaşı otuzlar seviyesine ulaşmış futbolcuları ülkeye getirip uluslar arası bir başarı kazanmış olsak ve bu başarıyı “ticari bir kazanca dönüştürmüş olabilseydik” uygulanan sistemi belki savunabilirdim. Ama 20 yıldır birkaç takımımızın Avrupa kupalarında çeyrek finalle kadar gidebilmelerine sevinmekten başka bir başarımız olmadı. Bundan sonra da büyük bir mucize olmazsa olacak gibi de görünmüyor. 

 Peki yaşı otuzu geçmiş yabancı oyuncular yerine birkaç sezon cidden ve kararlı olarak alt yapılara önem verip her kadroda; ilk 18 içinde en az 5/6, geniş kadroda en az 10 alt yapıdan oyuncu olma zorunluluğu getirsek nasıl olur? Her sezon şampiyonluk parolası ile yola çıkan büyük !!! kulüplerimiz buna karşı çıkacaktır ama onlara da hak veriyorum o kadar çok hatalı transfer yapıyorlar ki alt yapılardan da doğru oyuncuları bulup çıkarmalarını beklemek hayalcilik olur. Ülkede Allahtan Altınordu, Buca spor ve birkaç takım daha var da onlar bu garip işlere bir parça dur diyebiliyor.