Vatandaşla ATM önünde sıra  beklerken konuşuyoruz;

-İktidar öyle  sıklıkla para basıyor ki, makinenin verdiği 200 liralık banknotlar mis gibi mürekkep kokuyor...

Yani bu şu demek; hükümette para yok, aylıkları filan da ödemesi gerek, n'apacak? Para basacak!.. Peki paranın karşılığı yoksa n'olcak? Para pul olacak!..

Her zamanki gibi yani...

Şimdiki 100 lira on sene öncesinin 10 lirası, yalan mı?

10 sene öncesinin dolarıyla şimdiki dalar bir mi?

Çıkın bakalım yurt dışına cebinizde de Türk parası olsun, her hangi bir bankadan dolar satın almaya kalkın, bilin bakalım sizden bir dolar için kaç lira isteyecekler?

Hadi bakalım...

Merkez bankası geçtiğimiz gün 2023 yıl sonu hedefi için bir doları 23 lira gibi açıkladı... İnanan beri gelsin. Merkez bankasının hangi hedefi tuttu? Algı oluşturmakla enflasyon önleneceğini sanan kıt zekalılar yüzünden vatandaşın birikimi de tepetaklak oldu.

Basın bakalım basın...

Paraları basın!

Karşılıksız para basmanın hesabını vatandaştan değil sizden sorarlar, bunu da bilin...

ÇOCUKLAR İÇİN NE YAPTINIZ?

Yarıyıl tatili başladı, çocuklar karnelerini aldılar, babalarından parayı kopartmış olanlar  da soluğu kebapçılarda aldılar.

Bakın Silivri'de belediye çocuklar için ne yapmış?

Buz pateni pisti hazırlamış, "karnesini alan gelsin" demiş...

Bizim Devrek'de bile belediye kendi sinema salonunu çocuklara tahsis etmiş, bir de onlar için çocuk filmi getirtip "izleyin bakalım, bizden size karne hediyesi..." demiş.

Ereğli'de Posbıyık'tan minikler için etkinlikler, hediyeler...

Ülkenin her yerinde minikler sevindiriliyor, peki bizim Zonguldak'ta ne yapılıyor?

Bilen gören var mı?

Varsa söylesinler...

Çocuklar için ne yapmışlar?

BİR ÜLKE EKONOMİSİ NASIL ÇÖKERTİLİR?

Hatırlıyor musunuz, ABD başkanı bizim başkana kızıp da "ekonomini çökertirim haaa..." demişti ya, vatandaş bizim ekonominin çöküşünü biraz da buna bağlıyor ve "hiç ABD başkanını kızdırmak olur mu?" diye sitemlerini dile getiriyor.

Her neyse;

Biz bir ülke ekonomisini çökertmenin basit bir yolunu buradan açıklayalım;

Diyelim ki komşu Bulgaristan'a gıcıksınız, mesela yani;

Gidersiniz darphane işlevi gören merkezinizde bol  bol Türk lirası bastırırsınız, çil çil 200'lükler mesela... Kimsenin de bundan haberi olmaz, gizli tutarsınız bu işi, bir iki trilyonluk lira basınca yollarsınız bir grup adamınızı  bavul bavul Türk parasıyla komşuya, bunlar girer orada döviz bürolarına, bankalara vs. filan, çantalar dolusu dolar toplayıp gelirleeeer... Sonra karşılıksız para bastığınız anlaşılır, anlaşılınca da paranız devalüasyona kurban gidip pul oluuuuur... Komşunun elinde de bu pul olmuş paranız öyle kalır, atma atamaz, satma satamaz... Ama bu arada da siz dolarları eski fiyattan almış olursunuz, satan komşu da mum yakar derdine yanar. çünkü elindeki paralarla çanta çanta verdiği dolarların yerine bir torba dolusu dolar alamayacak durumdadır.

Veee;

Ekonomisi işte böyle çökertilir, tam çökertilmese bile büyük bir darbe yedirilmiş olur...

Yaaa; işte bele!

Mesela yani: )))))

BİRER BİRER GİDİYORLAR

Temel Küçük de aramızdan ayrıldı...

Temel abimiz!

Son olarak iki üç hafta önce konuşmuştuk, dükkanının önüne çıkıyor, orada oturuyor, kendisini tanıyanlarla sohbet ediyordu...

Ama rahatsızdı...

Belliydi, yaşlıydı...

Büyükbabamın arkadaşıydı, birlikte belediyle meclis üyeliği yapmışlardı, sıkı bir Atatürkçüydü... Beni de severdi, bazı köşe yazılarımı kesip  sakladığını da bana söylemişti.

Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın...

Dedik ya birer birer gidiyorlar;

Kimi bir başka diyara göçüyor, kimi de dönülmez akşamın ufkuna doğru yola çıkıyor.

Geride de kadir kıymet bilmeyen;

Giyinmeden kuşanmadan habersiz,

Konuşmasını dahi beceremeyen,

Ve caddelerde sokaklarda insanları rahatsız eden tipleri bırakarak gidiyorlar...

Bir daha geri gelmemecesine!