Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. Yıldönümü tüm yurtta ve Zonguldak’ta törenlerle kutlandı, Çanakkale’yi “ GEÇİLMEZ “ yapan 253 bin şehidimiz bir kez daha rahmetle, saygıyla ve minnetle anıldı.
Çanakkale Deniz Zaferi, tek kelime ile “ imanın “ zaferidir.
Yürekleri iman ve vatan sevgisi ile dolu bir milletin evlatlarının hiç tereddüt etmeden “ şehadete “ koşmalarının zaferidir.
Çanakkale Deniz Zaferi, Milli Mücadele’nin başlangıcıdır. Bu büyük zafer tarihin o güne dek kaydetmediği muazzam bir zaferdir.
İşgalci emperyalist devletlerin çağın en gelişmiş silahlarına, savaş gemilerine, yüzbinlerce askerine karşı, yurdumuzun dörtbir yanından vatan savunması için gelen Mehmetçik’in zaferidir.
Çanakkale Deniz Zaferi, Anafartalar Komutanı Albay Mustafa Kemal’in, Seyit Onbaşı’nın, Nusret Mayın Gemisi’nin, Çanakkale sırtlarında yatan 253 bin şehidimizin zaferidir.

*

Çanakkale ruhu, bu yüzden çok önemli…
Çanakkale ruhu, ülkemizin dörtbir yanında yaşayan vatandaşlarımızı, etnik kökeni ne olursa olsun, biraraya getirmiş, Çanakkale’de düşmana karşı omuz omuza savaşarak, tarihin akışını değiştirmiştir.
Bu ruh, bu iman ve vatan sevgisi olduğu gibi Kurtuluş Savaşı’na da yansımıştır.

*

Birinci Dünya Savaşı’ndaki tüm cephelerde Zonguldaklı Mehmetçikler ile, Kastamonulu, Şanlıurfalı, Gaziantepli, Kahramanmaraşlı, Erzurumlu, Elazığlı, Hakkarili, Bitlisli, Tokatlı, Bursalı, Edirneli, Adanalı, Mersinli, özetle ülkemizin tüm bölgelerinden ve tüm illerinden Mehmetçikler  vatan savunması için düşmana karşı birlikte omuz omuza savaşmış, birlikte şehit olmuştur.
Bu iman bütünlüğü ve vatan sevgisi, Milli Mücadele sırasında da aynı şekilde devam etmiş, Kastamonulu Şerife Bacı, Erzurumlu Kara Fatma, Karadenizli Dursun Kaptan, Kahramanmaraşlı Sütçü İmam, İzmir’li Gazeteci Hasan Tahsin, Kdz. Ereğli Kaymakamı Tunalı Hilmi Bey ve daha nice isimsiz kahraman aynı ruh, aynı iman bütünlüğü ve vatan sevgisi ile 7 düvel emperyalizme karşı savaşıp, yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmıştır.

*

Emperyalizmin her devirde sıkı sıkıya savunduğu bir yöntem vardır…
Tefrika…
Yani, millet içinde “bölünme” sağlayarak, iç çatışmalar meydana getirip, “böl, parçala, yönet” yöntemini uygulamak…
Bu, emperyalizmin eski bir yöntemidir ama, hiç vazgeçmediği, her devirde farklı versiyonlarla uygulamak istediği güncellenmiş bir yöntem…
1815’te Viyana Kongresi düzenleyen Batılı ülkelerin Osmanlı toprakları üzerinde yapay  bir “Şark Meselesi” uydurması bundandır.
Günümüzde PKK terör örgütünün kurulup, Türkiye’nin üzerine salınması bundandır.
Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü ( FETÖ ), emperyalist ülkelerin gizli servisleri tarafından bu nedenle kurulmuş ve devletimiz içten ele geçirilmeye çalışılmıştır.
Türkiye’ye karşı savaşan bütün terör örgütleri de birbirleriyle bağlantılı olarak bu amaçla kurulmuştur.
Ülkemiz, kendisine yönelik saldırılar karşısında sadece adı geçen terör örgütlerine karşı değil, bu terör örgütlerini desteleyen 30’dan fazla ülkeye karşı dolaylı olarak savaşmaktadır.
Hiç kuşkusuz, ülkemiz terörle mücadele konusundaki gücünü ve etkisini de ecdad yadigarı Çanakkale ruhu’ndan almaktadır.

*

Bu ülkenin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda ve batısında yaşayan insanlar, Çanakkale sırtlarında koyun koyuna yatan şehit Mehmetçiklerin torunlarıdır.
Tefrikaya yer yoktur.
Bu ülkeye vatandaşlık bağı ve vatan sevgisi ile bağlı herkes, etnik kökeni ne olursa olsun, Türk Milleti’nin asli unsurlarıdır.
Çanakkale ruhu, Türk Milleti’nin çimentosudur.
Onu asla kaybetmeyelim.
( Erhan ÇAKMAK )