Dünya gündeminin 1 numaralı konusu olan “ CORONA VİRÜS” hakkında bir tıbbi yazı okumayacaksınız. Tıp doktoru değilim. Mikrobiyoloji uzmanı değilim. Bu; ünü dağı taşı tutan meşhur virüs hakkında bilimsel olan haberleri, makaleleri okuyup bir şeyler anlamaya çalışıyorum o kadar. Şu ana kadar net gördüğüm bir şey var, o tip olaylarda “panik hali” en anlamsız davranış şekli olduğudur. Tedbir alıp soğukkanlı bir şekilde normal hayatımıza devam etmemiz gerekiyor. 

  Daha fazla hijyen daha az sosyalleşme, evhama kapılmadan yerinde tedbir alarak bu zorlu dönem atlatılacaktır. Bundan hiç şüphe olmasın ki bu konuda ihmal edecek hiçbir kamu görevlisi olamaz. Her hangi bir şüpheli durumda “ sağlık kurumlarına” zaman geçirmeden başvurmak ilk önceliğimiz olmalı. 

   İşin tıbbi kısmını az çok hepimiz artık okuyor, dinliyor, öğreniyoruz. Öğrenemediğimiz bu tip durumlarda “ vurgunculuk yapılmaması “ gerektiği. Hijyen maddeleri ve maske gibi ürünlerde son günler hatta son saatlerde yaşanan fahiş fiyatların ürkütücü boyutlara gelmesi. 

  Elbette ticaretin ilk amacı “bu işlerden para kazanmak” ama “ krizi fırsata çevirme” hastalığımız böylesi “normal olmayan dönemlerde” ortaya çıkmamalı. Daha doğrusu devletin yetkili kurumları bu rant ve fırsat sevicilerine aman vermemeli. Ceza değil işyeri kapama. O ürünleri alış fiyatları üzerinden “ halka dağıtma” gibi aslında KAPITALİZMİN ölümü anlamına gelecek uygulamaların yapılacağını açıklarsanız bu tip işletmelerin nasıl bir anda “ HUMANİST yapılara” dönüştüğünü şaşırarak görürsünüz. 

   Bu CORONA virüsün sağlık sorunları yanında büyük ekonomik sıkıntılara yol açacağını pek konuşamadık. Belki virüs herkese bulaşmayacak ama bir anlamda herkesi etkileyecek sonuçlar doğuracak. Bu sonuçlardan bir tanesi “turizm ekonomisi” . Bağlı olarak “hava yolu şirketlerinin bilançoları”. Yap işlet devret sistemiyle yapılan havaalanlarının( bu bir tek bizim ülkede var) garantili yolcu ücretleri. Acaba sözleşmeler yapılırken bu tip kriz dönemleri dikkate alınmış mıdır? Yada;  nasılsa bize bir şey olmaz mantığıyla tek tarafın kazanıma uygun protokoller mi hazırlandı? Ben bilmiyorum. İhale şartları açıklanırsa tüm kamuoyu da öğrenmiş olacaktır. Korona virüsten ölmeyip garantili yolcu ödemlerinden dolayı icraya düşmek çok tuhaf olmaz mı? 

   Turizm ekonomisi derken yalnızca otelleri veya turizm acentelerini değil, o sektörün taşıdığı büyük misyonu da düşünmek gerekiyor. MART sonu itibariyle kapılarını yabancı turistlere açması beklenen firmaların daha şimdiden en iyimser tahminle normalleşmenin Mayıs ayı başını bulacağını öngörmeleri durumun ne derece önemli olduğunu gösteriyor. 

  İstihdam rakamlarına olumsuz yansımaları olacaktır hiç kuşkusuz. Tarımda bu turist mevsiminden büyük beklentileri olan üreticilerin ödemeleri konusunda yaşayacağı sıkıntıları kestirmek çok güç değil. Bahçede bekleyen domatesin, çileğin, portakalın veya sebzenin bir an önce “nakde dönmesi” gerekiyordu. 

  Eğer dikkatli tüketici iseniz bazı ürünlerin piyasadan fazlaca çekilmesi yüzünden etiket üzerinden suni bir enflasyon yaşandığını görmüşsünüzdür. 3 liralık portakal bir anda 5 liraya, 8 liralık kağıt havlu 12/13 liraya yükseliyor. Başka bir çok üründe benzer oynamaların olması gözlerden kaçmıyor. 

  Böylesi dönemlerde devletin ilk ve en önemli önceliği İNSANLAR olmalıdır. Yok büyük projeler yok Dünyaya şov yapalım işleri böylesi kriz dönemlerinde asıl sizin karizmanızda derin izler bırakır. Zira ister fakir olsun ister zengin hiç kimse rasyonel olmayan bir projenin kendi hayatının önüne geçmesine sıcak bakmaz. Bilmem anlatabildim mi?