Türkiye.

Ülkemiz.

Deprem gerçeği ile karşı karşıya.

1999 yılında bugüne pek çok depremle karşılaştık.

99 depremi çok güçlüydü.

Birçok ili etkiledi.

Marmara bölgesini vurmuştu.

Kocaeli.

Yalova.

Sakarya.

Kısmen İstanbul / Avcılar.

Yerle bir olmuştu.

Hele ki deprem üstü Gölcük, çok büyük hasar almıştı.

Yalova.

Çınarcık.

Karamürsel.

Hepsi büyük hasar görmüştü.

Çok büyük can kayıpları vardı.

 Hele ki Sakarya, resmen yok olmuştu.

O günleri hatırlıyorum da.

Ne büyük faciaydı.

Resmen ağır sanayinin merkezi olan Kocaeli'de TÜPRAŞ yangını bile çıkmıştı

Binlerce vefat eden vatandaşımız vardı.

Cenazeler kapalı spor salonlarında defnedilme adına bekliyordu.

Şok içindeydik.

Hemen toparlandık.

Bugünkü kadar profesyonel bir yapı da yoktu.

Hemen çadır kentler kurulmuştur.

Zonguldak bütün imkanlarını seferber etmiştir.

Acil arama ve kurtarma merkezi Zonguldak ağırlıklı olmuştu.

Zonguldak deprem bölgesindeydi.

Hem de tüm ekibi ile birlikte.

Yerel basınından da gidenler vardı.

Başarı ile görev yaptılar.

Haber ajanslarının temsilcilerinden işi bilenleri ayırıyorum, bir de işi bilmeyenler orada maalesef yer alıyordu.

İşini bilen çalışıyordu.

İşi bilmeyende yan gelip yatıyordu.

Zonguldak adına yüzümüzü kızartıyorlardı.

Maalesef böyle tipler Zonguldak basınında geçmişte üzülerek söylüyorum, hasbelkader de olsa yer almıştı.

Sonra ki günlerde işlerinden peşi sıra atılıyorlardı.

Devamında gelenlerde aynı akıbeti görüyordu.

Mesleğine saygısı olmayanın, iş ahlakı ve dürüstlüğü olmayanın sonu tabi ki atılmak ve kırmızı çizgi yemektir.

Doksanlı yıllar basınında yer alanlar hepsi demiyorum ama belli ve başlılar Zonguldak’ a hiç bir katkı vermemişlerdir.

Aksine zarar adına ellerinden geleni yapmışlardır.

Geçmiş tarihte bunu her daim yazıyor ve söylüyor.

Bildiğimiz için o günler adına söylüyoruz.

Halen daha kırıntıları sözde olsa da içimizde sanal görünse de, uzun ömürlü olmayacakları artık tescillenmiştir. Zonguldak’a faydası olmayanın, kurumuna faydası olması beklenebilir mi?

Bu haşereler tabi ki kırıntı da olsa temizlenecektir.

Böyle doğal afetlerde yerel basın, ( yazılı gazeteler) haber ajanslarımız, televizyon, kurumsal görsel medya  ve radyo işitsel dahil  hepsi çok önem arz ediyor.

Çünkü doğrular ışığında kamuoyunu aydınlatıyoruz.

Bilgilendiriyoruz.

Mesleğimizde dürüst ve çalışkan isimlerin yer alması bu açıdan çok ama çok önemli. 

Bugüne geldiğimizde ise doğal afetlerde her daim olay nerede olursa olsun, yer ve zaman olmaksızın, gece ve gündüz görev alan, en yakın örneğini  Amasra A sahasında yaşanan faciada  gördüğümüz, haber ajanslarının tüm çalışanları, temsilci ve sorumlu, hepsi gerçekten Zonguldak adına  ve bölge müdürlükleri de dahil olarak üstün özveri ile çalışıyor, örnek ve sorumlu gazetecilik adına başarı ile yol alıyorlar. Toplumdan da takdir görüyorlar. Bu da bizleri gazeteci örgütü olarak memnun ve mutlu ediyor.

Devamla.

Ve 17 Ağustos 99 depreminin yaralarını sararken.

Yeni şehirler kurarken.

Aradan geçen kısa süre sonra hemen peşine 12 Kasım 1999 ‘da ikinci bir ağır depremle sarsıldık.

Düzce bu sefer yerle bir olmuştu.

Resmen Düzce diye bir ilçe yok olmuştu.

Bolu’da il merkezde ilk belirlemelere göre dört bini geçen beş bin sayısına varan bina ağır hasar almıştı.

Böyle bir ağır deprem olayını 99 yılında Ağustos ve Kasım aylarında yaşamıştık.

Çok büyük can kayıplarını 17 ağustos depreminde görmüştük.

Sayı ve rakam elli bin denilerek kesin olmamakla birlikte belirtiliyordu.

Öngörülüyordu.

Ve Türkiye için 99 depremi milat olmuştu.

Hemen çıkarılan deprem yönetmeliği.

En azından 99 yılında sonra  yapılacak binaları içeriyordu.

Yıkılan binalar.

Yeniden yapılıyordu.

Artık zemin etüt kanunu vardı.

Kentsel dönüşüm adına binalar yıkılıyordu.

Kentsel dönüşüm adına teşvikler veriliyordu.

Ve aradan geçen yıllar.

Yirmi yılda doksan dokuz sonrası.

Pek çok depremi gördük.

Yaşadık.

Bir çok depremi hissettik.

Denizli.

Malatya.

Elazığ.

İzmir.

Van depremi en çok hissedileni idi.

Ve Van depremi sonrası 2012 yılında yeni bir şehir kurulduğunu söyleyebiliriz.

Yakın zamandan bahsediyorum.

Söz ediyorum.

1999 yılında yaşanan deprem.

Hem de peş peşe.

Ülkemizi derin bir kaostan geçmemize neden olmuştu.

Sebep olmuştu.

Çok da tecrübeli değildik.

Devlet birimleri çok daha profesyonel bir yapıya sahip değildik.

Tabi ki 99 depremi aklımıza ve başımıza getirdi.

En azından bugünlerde çok daha güçlü depremlere karşın savunmamız var.

99 öncesi yapılar.

99 sonrası yapılar diyerek ülkemizde ki depremlere karşın ikiye ayırmamız gerekiyor.

Deprem yönetmeliği.

Deprem sigortası.

DASK.

Zemin etüt.

Hazır beton.

Radyan temel.

İmar durumu ve konumu.

Artık ülkemizde 99 sonrası binalar çok daha güçlü bir yapıya kavuşuyordu.

Tabi ki tüm yönetmeliklerin eksiksiz hazırlanması ve hayata geçmesi adına 2007 yılını milat olarak adlandırabiliriz.

2007 yılı sonrası binalar çok daha güvenli olarak adlandırabiliriz.

Ve bu süreçte son 24 yılda pek çok depremi yaşadık.

Hem de birçok bölgede.

Ve şunu da söyleyeyim.

Altını çizelim.

Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, deprem sonrası demeçlerinde maalesef ülkemizin altı çürük sözlerini kullanmıştı.

Çürük diyelim.

Sağlam değil diyelim.

Deprem fayı var diyelim.

Diyelim de diyelim.

Ülkemiz.

Coğrafyamız deprem yüzölçümünde.

Hem de çok güçlü.

Her yerde deprem riskimiz var.

Buna karşın hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Teyakkuz halinde olmalıyız.

Depreme her daim karşın hazırlıklı olmalıyız.

Ne bekliyorduk.

İstanbul depremi bekleniyordu.

Buna karşın Güneydoğu ve Doğu Anadolu depremi çok güçlü yaşandı.

Deprem gücü 7.7  ve hemen altı saat sonra 7.6.

Peş peşe iki güçlü deprem.

Ve bu arada altı ile yedi arasında peş peşe bir kaç tane artçılar.

Onlarda çok güçlüydü. Ve bugün iki gün oldu.

Deprem ile ilgili arama ve kurtarma çalışmaları son sürat sürüyor.

Devam ediyor.

Tüm ülkemiz seferber.

İller seferber.

Kan bağışı için milletimiz sırada.

Yalnız kan bağışı adına Kızılay’ın şu açıklaması önemli.

Kan çok beklemez.

Bağışları günlere yayalım sözleri de önemli bir uyarı ve hatırlatmayı.

Hepimiz birden kan vermeyelim.

Günlere yayalım.

Taze kan bağışı yaparak.

Herkesin kan ihtiyacını sağlayalım.

Verelim.

Dün otoyolda yol alan bir sürücü arkadaşım söyledi.

Otoyol da ambulans yoğunluğu var.

Akın akın Güneydoğuya yardım ekipleri gidiyor.

Ülkemiz tam bir seferberlik içerisinde.

Olağanüstü hal gibi.

Oradaki halkımız da bizim halkımız.

Oradaki can da bizim canımız.

Oradaki ailelerde bizim ailemiz.

Türk halkı.

Türkiye halkı.

Bir kez daha çok ağır bir depremle ülkemiz derinden sarsıldı.

Bu sefer çok daha güçlüyüz.

Çok daha dinamik durumundayız.

Dün ve bugün sabah Zonguldak'tan peş peşe kurtarma ekipleri yola çıktı.

TTK ve madenciler yaklaşık bugün için 1279 sayısına ulaşmış.

Bu sayı daha da artabilir.

Madencimiz yine cansiperane deprem bölgesinde.

Yoğun çalışıyor.

Gerçi konaklama ve diğer ihtiyaçlar adına sorun yaşansa da.

Koordinasyon eksikliği görülse de.

Madenci her şartta ve ortamda gereğini, gerekeni yapar. 

İnşallah  bu zor günleri de atlatacağız.

Depremle yaşamaya alışacağız.

Depreme hazırlık olacağız.

Önce binalarımızı sağlamlaştıracağız.

Kentsel dönüşüm adına kaynak bulacağız.

Yaratacağız.

Ulusumuzun başı sağolsun.

Vefatlara Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun. Yaralılarımıza şifa,sağlık ve sıhhat diliyoruz.

Enkaz altındaki tüm kalanlara da bir an önce ulaşma dileği ile.

Bu depreminde yaralarını saracağız.

Ülkemiz bu derin acıyı içimize gömeceğiz.

İçimiz kan ağlıyor.

İnşallah çok çabuk toparlanacağız.

İnşallah.

Şimdilik nokta.