İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı “ Yasa dışı bahis soruşturması” ile ilgili yaptığı açıklama aynen söyle; “ Toplumun ekonomik ve sosyolojik yarası haline gelen yasa dışı bahis oyunları hakkında sürekli ve kararlı bir mücadelenin devam ettiği, buna dair soruşturmalar aralıksız sürdürülmektedir”. Emeği geçen herkesi kutluyorum.
Olayın yalnızca Türkiye içindeki mali boyutu yaklaşık 100 MİLYAR DOLARDIR. Bu rakamın ne denli büyük bir anlam ifade ettiğini şuradan da anlayabiliriz, 2025 Ocak-Eylül arası İHRACAT rakamımız 200 milyar dolardır. Bütün ülke çalışıp, üretip yurt dışına; yasa dışı bahiste dönen paranın yalnızca 2 katını satabiliyoruz. Korkunç ölçüde büyük bir soruna el atıldı. Bu işin yalnızca yüz civarında bir hakem ile döndüğünü sanmak gerçekten ciddi ölçüde travmatik SAFLIK olur. Olayın futbolcu, idareci, profesyonel personel hatta TFF içinde bazı unsurların olduğunu basına yansıyan bilgilerden çıkarabiliriz. Elbette soruşturmalar sonunda tüm gerçekler ortaya çıkacak ve bu ciddi kanayan sosyolojik ve ekonomik sorunun belki kaynağını kurutabileceğiz. Soruşturmanın adli yönü ile ilgili anlatacaklarımız başsavcılığın kamuoyuyla paylaştıkları kadar olacaktır elbette ancak bu işin birde ŞİKE kısmı var ki, zaten asıl pis kokular da oradan çıkmaya başlıyor.
Bu büyük çaptaki yasa dışı mali işleri kovalayanlar maçların sonucunu TESADÜFLERE ! bırakmamak için olayın içine “ maç sonuçlarını da garanti altına alıp hem sportif başarı hem de bahis dümeniyle yüklü kazanımlar elde etmişler. Bu kirli tezgahın en mağdurlarından biri de ne yazık ki ZONGULDAK SPOR olmuştur. 2 sezon önce Ankara da oynanan ANKARA SPOR- Nazilli BLD. Spor maçının 0-0 ile sonlandırılmasıyla takımımız küme düşürülmüş, Nazilli Bld. Spor 2. ligde kalmış, Ankara Spor ise play-off a yükselmişti. Geçtiğimiz aylarda TFF Disiplin kurulu; o maçla ilgili kararını vermiş ve 2 takımın idarecileri ve bazı oyuncular hak mahrumiyeti cezası almışlardı.
Ben sıkı bir spor sever olarak zaten ilgi alanım olan futbolda dönen bu kirli çarkı 27 Kasım 2024 tarihli “ Kentte intihar ve yasa dışı bahis olayları” başlıklı yazımda anlatmaya çalışmıştım. Elbette daha bir çok benzeri yazıların da etkisiyle kanayan bu derin yaraya neşter vuruldu. Ancak sorun, birkaç sitenin kapanması veya birkaç kişinin tutuklanmasıyla bitecek gibi durmuyor. Şimdi herkesin elinde akıllı telefonlar ile bir SANAL CASİNO, örümcek ağı yada bataklık bulunuyor.
Dünya globalleştiğinden beri bir çok insanın hayali KOLAY PARA ve ona ulaşmak oldu. Sürekli olarak emeksiz kazanmanın yolunu arayanlara en cazip yol olarak da yasa dışı BAHİS işi enjekte ediliyor. 50/100 lira ile gel binler götür mantığı ilk başta küçük kazananları daha da heveslendirdi, o küçük oyunlar daha da büyük rakamlara doğru yükselmeye başladığında asıl sosyolojik sorun ortaya çıktı, gençler ( tahmin edilen bu oyunları oynayanların büyük ekseriyetinin gençler olduğu yönünde)evden aldıkları harçlıkla veya çalıştıkları işten kazandıklarıyla yetinmez oldular. Etraftan borç alma, kredi kullanma hatta yasa dışı işlere bulaşma dahil bir çok yola başvurdukları son yıllarda suça sürüklenen çocuklar vakalarında görülüyor. Toplumun bu şekilde bir erezyona sürüklenmesi yalnızca alınacak adli kararlarla veya kolluk güçlerinin sürekli bunları takip etmesiyle çözüm bulamaz.
Aileler başta evlatları hatta evdeki her bireyin bu konuda çok duyarlı davranıp çözümü ilk önce hanede araması ve olası risk durumlarında emniyet birimlerini veya savcılıkları haberdar etmesiyle başlamalıdır. Bu hastalık bir bataklığın kurutulmasıyla bitecek gibi durmuyor. SANALDAN ve özellikle yurt dışından bu işlere zemin hazırlamanın çok kolay olduğunu ne yazık ki bu son soruşturmada gördük. Hadi yurt içindeki çetelere göz açtırmadınız ya yurt dışında çöreklenen yapıya ne yapabilirsiniz?
Bu toplumu en zayıf halkasından yaralamaya başlayan illetin kökünden bitirilmesi için, aileler, eğitim kurumları, sportif kulüpler, medya ve devletin tüm unsurları koordineli bir çalışma sağlamalı. Bu olaylar yalnızca televizyon ekranlarında duyacağınız basit adli suçlardan biri değildir. toplumu derinden etkileyecek ve yarın umudumuz olan evlatlarımızı kaybedeceğimiz pis bir dipsiz kuyudur. Herkesin çok duyarlı ve hassas olması gereken bir süreç başlamalıdır.