Artık ülkemiz bir deprem gerçeğini kabul etmek durumunda ve konumunda.

Deprem ülkesiyiz.

Deprem ile karşı karşıya olmadığımız yıl yok gibi.

Bir çok yüksek,orta şiddetli  ve düşük ölçekli depremlerle karşılaşıyoruz.

Deprem olmayan bölgemiz yok gibi.

Marmara.

Ege.

Akdeniz.

Güney doğu

Doğu Anadolu,

Karadeniz'in iç kesimleri.

İç Anadolu belli bölgeleri.

Hepsi deprem kuşağında.

Hem de boydan boya.

İran üzerinden gelen.

Kafkaslar kısmından gelen fay hatları.

Avrupa’nın balkan yarımadasına kadar uzuyor.

Fay hatlarımız boydan boya.

Kırmızı hatlar o kadar belirgin ki.

Deprem gerçeği ile karşı karşıyayız.

Son 24 yılda yaşanan depremler.

Hem de çok ağır depremler.

Marmara depremi başlı başına çok geniş yüzölçümlü yaşadığımız milat bir depremdi.

Peş peşe deprem yaşanmasa bilir.

Üç ay ara ile çok ağır depremleri Marmara bölgesinde gördük.

Kocaeli, Gölcük, Sakarya.

Peşine Düzce depremleri her yeri yerle bir etti.

Deprem sonrası Düzce il olarak ayağa kalktı.

Kaldırıldı.

Peşine birçok depremler yaşadık.

Elazığ depremi,

İzmir.

Malatya ve pek çok depremi gördük.

Bugünlere geldik.

Hele ki Van depremi

Yeni bir kent kuruldu.

Şehir kuruldu.

Devletimiz çok güçlü bir şekilde deprem ile oluşan zararı, ziyanı, halkın mağduriyetini giderdi.

Van yeniden doğdu.

Ve bugünlere geldik.

99 depremi sonrası deprem yönetmeliği çıktı.

Bu uygulama 2007 yılından sonra daha yasalaştı.

Artık depreme dayanıklı bina olmazsa olmazdı.

Zemin etütsüz hiçbir binaya izin verilmedi.

Temel ise güçlendirmeli olma şartı geldi.

Yapı denetim kuruluşlarının onayı olmadan tuğla bile koyulmuyor.

Hazır beton adına C 25 şartı getirildi.

O kadar deprem yönetmeliği ile ilgili titizlik sağlandı.

Odalar kabul etti.

Mimarlar onay verdi.

Ve deprem yönetmeliği ile ilgili bina yapım şartları belirlendi.

Başka türlü bina yapımına izin verilmiyordu.

Zemin etüt olmazsa.

Olmaz.

Ve bugüne geldi.

Kahramanmaraş depremi.

Hem de peş peşe aynı günde geldi.

Çok büyük yıkım.

Acılar.

Tam on il etkilendi.

Nüfus yoğunluğu on beş milyon.

Türk olarak 13. 500 000

Suriyeli 1.7 milyon.

Çok büyük bir deprem felaketi ile birlikteyiz.

Beraberiz.

Yıkım çok büyük.

Tam bir milyon iki yüz otuz altı bin bağımsız birim hasar adına tespitler yapıldı.

Yaklaşık iki yüz bin bina yıkımı var.

Ağır hasarlı var.

Hepsi temizlenecek.

Buralar açık alan olacak.

İlk etapta hemen 30 bin konut yapımı Cumhurbaşkanımız açıkladı.

Start alıyor.

Devamında konut yapımları bir yıla yayılarak devam edecektir.

Ülkemiz bu zorlu günlerin üstesinden gelecektir.

Tüm bakanlarımız o bölgede.

On ile yayılmış durumda.

Cumhurbaşkanımız on ili gezdi, gördü ve inceledi.

Halkla bir arada oldu.

Acılarına ortak oldu.

Halkımıza devlet katından en büyük sahip çıkılma yaşandı.

Yaralar sarılıyor.

İhtiyaçlar gideriliyor.

Depremle mücadele yoğun yaşanıyor.

Bu nedenle ve sebeple.

Tüm devlet kurumlarımız orada.

Seferberlik sürüyor.

Çevre ve Şehircilik bakanlığımız:

İçişleri bakanlığımız.

Mili Eğitim Bakanlığımız.

 Sanayi ve ticaret bakanlığı.

Pek çok bakanlık deprem bölgesinde .

Cumhurbaşkanımız baş yardımcısı.

Devletin tüm kurumları.

Ama ne olursa olsun.

Türkiye bir deprem bölgesi ise.

Ve bu artık kesinleşti.

Çok büyük depremleri yaşıyoruz.

Halen daha binalarımız kağıt gibi yıkılıyor.

TOKİ ise bir başarı hikayesi yazdı.

TOKİ’ yi beğenmeyen bazı yerel yönetimler.

TOKİ’ ye yer vermeyen bazı iller.

Muhalefet yapanlar.

TOKİ evlerini küçümseyenler.

Ağır eleştirenler.

Başarısını çekemeyenlerin.

TOKİ başarısını olağanüstü görünce bence nutku tutuldu.

TOKİ  deprem yaşanan on ilimizde binlerce, hatta  on binlerce konut yaptı.

Hiç birinde yıkım yok.

Hasar yok.

Allaha şükür hepsi sapasağlam.

TOKİ’ de binalarını inşaat firmalarına yaptırıyor.

Ama şartnamesi çok güçlü.

Zemin etütsüz hiçbir bina hayata geçmiyor.

Hem de birkaç kere.

Yerel yönetimler yaptıysa.

Bazı kurumlar zemin etüt  gerçekleştirdiyse.

Kendisi de ihale etmeden zemin etüt ihalesini özellikle yapıyor.

Sonra  birkaç yerden alınan rapor doğrultusunda ihaleye çıkılıyor.

Ve inşaat yerel yönetimlerin imar raporu doğrultusunda kat çıkılıyor.

Yerel yönetimlerin imar kat ölçeği dikkate alınıyor.

Ve TOKİ’ ye iller adına konuşuyorum.

Yazıyorum.

Öyle yerler veriliyor ki .

Şaşıyorum.

En atıl yerleri TOKİ’ ye veriyorlar.

Şimdi artık herkes aklını başını alsın.

Bence TOKİ’ ye en değerli yerleri vermeliler.

Nerede şehrin çıkışı varsa.

Kent uzağında yer varsa.

Dere kenarı.

Veya kent merkezinden uzak dağ ve tepe veriliyor.

Buna rağmen TOKİ başarıyor.

Mucizeyi yaratıyor.

TOKİ ihaleye veriyor.Kırımı alıyor.

Şartnamesine uyulmasına esas alınıyor.

Müşavir firmasına her daim her safhasına her daim safhada denetleniyor.

Sonra bina yapımına temelden başlayarak her safhasına ayrı ayrı onay veriyor.

Ve ortaya çok güçlü bir yapı çıkıyor.

Yıkılan binaları ve konutlara yapan firma sahipleri madem deprem yönetmeliğine uymayacaksanız?

Neden inşaat işi yapıyorsunuz?

Haksız kazanca neden oluyorsunuz?

Şimdi o binaları yapan firmalar rahat uyuyabilecek misiniz?

Binlerce on binlerce cana mal olsunuz.

Yüz binlerce yaralı.

Ve yıkılan yüz binlerce konutlar.

Bu nedenle ve sebeple deprem ve afet bakanlığı kurulmalı.

Bakanlık içeriği de çok güçlü tutulmalı.

AFAD ile ilgili başarısızlığını ayrıca çok detaylı değerlendireceğim.

AFAD sınıfta kalmıştır.

Reklam amaçlı  yol almaktadır.

Bu da AFAD içeriğine olmadı. Hayal kırıklığı yarattı.

AFAD' dan beklenti çok yüksekti.

Neden böyle oldu halen çok şaşkınım.

Halbuki AFAD  içinde çok değerli isimler var ve mevcut.

Deprem analizleri ile ilgili yazılarımız sürecek.