1980 Darbesi üzerinden daha birkaç yıl geçmişti ki, Üniversite ( YÖK yeni kurulmuş) sınavını kazanıp İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER fakültesini okumak için kent dışına gittiğimde bu garip adama ne yurt ne de burs çıkmıştı ! Bugün rahmet okumak için sıraya girdikleri Özal başbakan. Kul hakkı yemek; daha o zamanlardan moda yani anlayacağınız ! 

   Bir yurt var dediler “ İŞ GARANTİLİ” ! nasıl dedim. Bu özel yurdun adı FATİH ÖĞRENCİ YURDU. Yurt dışından maddi destek içeriden manevi derken bayağı popülerlermiş, ben yeni öğreniyorum. Çaresiz, bir konuşalım bakalım ne menem şeymiş bu özel yurt diye adresi öğrenip gittim. Mahalle arasında bir bina, içeriye ayakkabı ile girilmiyor, bildiğiniz tahta takunyalar var sıra sıra, dakika 1 gol bir “ böyle giremezsin, ayakkabını çıkar şunlardan birini giy” fırçamızı da yedik. Yönetici ile görüşmek istiyorum, beğenirsem bu yurtta kalacağım dedim, benim gibi öğrenci olduğunu düşündüğüm bir çocuğa. Ona sen karar veremezsin, idare karar verecek senin burada kalıp kalamayacağına ! daha maça çıkmadan 2 gol yedik üst üste … Yönetici dedikleri benden en fazla 5 yaş büyük bir delikanlı, önce baştan aşağıya bir süzdü(takunyaları giymediğimden ayaklarda takılı kaldı), nerelisin dedi, kasıla kasıla “ ZONGULDAKLIYIM” dedim. Suratı daha bir düştü, yurtta yer kalmadı dedi, nemrut suratını döndü ve gitti. 

  Zonguldaklı arkadaşım Sadık geçici olarak dört öğrenciyle kaldıkları evde misafir etmişti ilk gittiğimde. O sene mezun olan Boran’ın yerine evde kalmaya başladım. Hepsi kafa çocuklardı. Sonra değerli arkadaşım Tuncay’da geldi bir sonraki yıl. Öğrenci evi dediysem bazı günler ev kirasını ödeyemeyip kovulan, otelde/pansiyonda parası ödenmediğinde kapının önüne konulan( Özellikle İstanbullu piç Murat)  ve daha bir çok arkadaşın da katılımıyla YURT gibi oluyorduk. Düşünüyorum da bir Üniversite okuyup insanın nasıl hiç yakın arkadaşları olmaz o dönemden? 

  Fakülte kantinindeki sohbetler sırasında artık dört yılı bitirmiş ama alttan dersi kalan yaşça tecrübelilerle konuşmaların birinde o tiplerden biri “ oğlum sizde hiç akıl yok, niye İKTİSADI yazdınız” dedi. Nedeni sorduğumuzda “anlatayım” dedi. 

  Önce ekonomistler 3+1 ayrılır dedi. Okulu iyi derece ile bitirenler, en başarılılar düşük maaş ama kariyer beklentisiyle özel sektöre girerler. 

  Biraz normal olanlar açılan sınavları kazanıp biraz daha iyi şartlarda BANKACI olurlar. 

  Bu sınavları kazanamayanlar bir SIRTIN da(ya da bir hamili kartın) yardımıyla BÜROKRAT olurlar( hakkıyla olanları tenzih ederim, onlar kendilerini iyi bilirler) yani devlete kapağı atarlar. 

  Bunlar ilk üç grup.ARTI 1 olan aşağıda;

  Bu sınavları kazanamayanlar ve en başarısız olanlar “siyasete atılırlar” İyi bir yere postu sererlerse çok önemli mevkilere gelirler hatta bakan bile olabilirler. 

    Aradan yıllar geçti … Acaba o sözleri dinlesem iyi olur muydu diye sık sık düşünürüm !